Murat Belge
2 Eylül 2024 Pazartesi
Amerika Birleşik Devletleri Avrupa’da rahat yüzü görmeyen Protestan göçmenler tarafından kuruldu. Bunların bazıları da bir hayli radikaldi (Amish, Mennonite, Anabaptist, Quaker v.b.). Amerika’nın toplumsal yapısında Avrupalı toplumlara hiç benzemeyen bazı özellikler bulunması bunun sonucudur. Bu Protestan topluluklar açısında en önemli şey, dinlerinin kurallarına göre yaşamaktı. Laikliğin temel kuralları onlar için dinsizlikti: siyasi otorite ile dini otoritenin birbirinden ayrılması düşünülemezdi.
Orhan Koçak
30 Ağustos 2024 Cuma
2000’li yılların ilk yarısıydı, kapım çalındı, biri kız üç genç. O zamanlar çıkan İleri (daha sonra Türk Solu) dergisine abone yapmak istiyorlardı. Oysa temiz yüzlü çocuklardı, niye hakaretlerle kovulduklarını anlayamamış göründüler. Bir kısım eski Maocu tarafından çıkarılan bu dergi, Kürtlerin “Batı”ya taşıdıkları zevkleriyle birlikte şehir hayatından dışlanmasını istiyordu, kebaba, lahmacuna, isota karşı kampanya açmıştı. Ama bu beyinsiz kampanyanın ölü doğmuş olması, hiçbir “sinir ucuna” dokunmadığını da göstermez.
Ahmet İnsel
29 Ağustos 2024 Perşembe
İsrail hükümetinin Gazze’de soykırıma dönüşen saldırısının yanında, İsrail toplumunun içinde giderek güçlenen bir aşırı sağ, ırkçı-dinci damarın, hükümetten, polisten ve bazı diğer devlet kurumlarından destek alarak güçlenmesini İsrail istihbarat örgütü başkanı teşhir ederken, bunun “İsrail’in geleceği” açısından içerdiği yakın büyük tehlikeye işaret ediyor. İsrail devletinin ve İsrail toplumunun varlığı açısından esas büyük tehlikenin İsrail toplumu içinde boy verdiğini bazı muhalif İsrailli siyasetçiler de dile getiriyorlar.
Erdoğan Özmen
28 Ağustos 2024 Çarşamba
İnsanlık tarihinin seyri daima inişli çıkışlı olagelmiş, nispeten kısa dönemler haricinde hiçbir zaman öngörülebilir olmamış, henüz ortaya çıkmamış hiçbir yenilik ve değişim önceden kestirilememiştir. Büyük toplumsal olaylar ve dönüşümler hiç beklenmedik zamanlarda ve yerlerde ortaya çıkmıştır. Daha sonra, tarihsel sürece bugünden geriye doğru baktığımızda bazı kırılma noktalarının varlığı ve onların sonraki gelişmeleri etkileme/belirleme biçimleri görünür ve ayırt edilebilir hale gelmiştir.
Işıl Kurnaz
23 Ağustos 2024 Cuma
AYM’ye göre hem Can Atalay’ın hem yumruk atan Alpay Özalan’ın milletvekilliği ve dokunulmazlık statüleri aynı. Ancak yaşadığımız fiili durum, Atalay’ı yıllardır tutulduğu cezaevinden çıkaramayan bir dokunulmazlık halesine, Özalan’ı ise attığı yumruklara rağmen dokunulmaz kılan bir koruma halesine sahip. Üstelik bu kınama kararlarındaki keyfilik ve oransızlık, Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir kurumun, parlamentonun bu türden kararlarını denetleme yetkisine sahip olmamasından ötürü kendisi için de bir dokunulmazlığa sahip.
Aksu Bora
22 Ağustos 2024 Perşembe
“Bir toplumu toplum yapan şey nedir?” sorusu geçerliliğini değil ama popülerliğini yitirmiş görünüyor. Toplum olmaktan çok hayatta kalmayla uğraştığımız için belki. Bir yandan da, bu ikisini birbirinden ayrı düşünemiyorum, ne de olsa, türümüzün doğası bu: topluluk halinde yaşıyoruz. Ki, zaten toplulukların herhangi bir varlık problemi yok gibi görünüyor; hatta toplumu bir arada tutan bağlar gevşedikçe topluluklarınki pekişip güçleniyor.
Tanıl Bora
21 Ağustos 2024 Çarşamba
Anılarında “özlemini çektiği, adını ve unvanını taşıyan reçete kağıdına sahip olma”nın sevincini, bir yaralıyı tedavi ettiği ilk vak’asının ardından yaşadığı “mutlu yorgunluk duygusu”nu anlatır. Boğmacadan (“halk arasında” kuxika dîko) göz nezlesine (çavgirtin), bir dizi ‘basit’ hastalığın o devirlerde Kürtlere nasıl belâ olduğuna dair hikâyatı, başlıbaşına küçük bir tıp tarihi dokümantasyonudur. Memleketi Lice’de, arkasından Siverek’te, kıt kaynaklarla, aletsiz ilaçsız hekimlik tecrübesi, onun bir ‘toplum önderi’ formasyonu kazanmasında önemli rol oynamıştır.
Cuma Çiçek
20 Ağustos 2024 Salı
Sonuncusu ama belki de en önemlisi Kürtlerin anadillerine bağlılıklarının zayıflığı. Bu konuda Kürt aktörlerinden gelecek eleştirileri de göze alarak, Kürt sokağının anadiline bağlılığının zayıf olduğunu ileri sürmek istiyorum. İran,  Irak ve Suriye Kürtleriyle temas etmiş, dostluklar kurmuş biri olarak Türkiye’de yaşayan Kürtlerin kardeşlerinin tutumundan farklı olarak kendi anadillerine olan bağlılıklarının zayıf olduğunu belirtmek istiyorum. Kuşkusuz tarihsel ve siyasal bir inşa olan bu durumun birçok nedeni bulunuyor.
Murat Belge
19 Ağustos 2024 Pazartesi
Biden düştü kalktı, sonunda adaylıktan çekildi. Yani gene bir sağduyu gereğine uydu. Gene “koskoca Amerikan toplumu” diyeceğim, “koskoca Demokrat Parti”, acınası durumlara düşen adayını çekilme konusunda ikna etme ve yerine kazanabilir bir aday bulma işini yapamaması çok şaşırtıcı değil mi? Şimdi aday Kamala Harris. Nasıl görünüyor Kamala Harris’in seçim şansı?
Derviş Aydın Akkoç
18 Ağustos 2024 Pazar
Dünden razıyım, merdivenlerden inip tezgâha geçiyorum yeniden, masada dağınık notlar, sere serpe uzanmış kitaplar, plastik su şişesi, kimi sorular beliriyor o sıra, Gramsci ve Kürt meselesi ya da Cumhuriyet ve sosyalizm gibi şeylerle ilgisi yok: Tarık ağabeyin evine ziyarete, kitap için fotoğraf albümü yapmak üzere gitmiştim, rahmetli Nihat Tuna bir albüm güzel olur demişti, kaç yıl önceydi, nerden baksan on beş yılı var, aheste dağınık yollanmıştım, Suadiye’de miydi ev, çok zarif bir eşi vardı, adı neydi, hatırladım: Perihan Hanım.
Erdoğan Özmen
14 Ağustos 2024 Çarşamba
Arzulayan bir varlık olarak ortaya çıkmak, arzulamaya başlamak aynı zamanda anlam yaratmaya, anlamlı bağlar ve ilişkiler kurmaya başlamaktır.  Arzulamak ile, anlamlandırma süreci denen şeyin özne tarafından -kendinin de belli bir anlam alanında ortaya çıktığının bilgisi/sezgisi/bilinci eşliğinde- başlatılması eşzamanlı, örtüşen, dahası özdeş süreçlerdir belki de. İnsanın gerçek yolculuğunun, kendine/kendi için başlamasının anı/yeri.
Emel Uzun
13 Ağustos 2024 Salı
Bence, kısmen Obama’nın 2008 yılında aday olduğu ilk ABD Başkanlığı seçimlerinden, ama net olarak da Trump’ın Hilary Clinton ile yarıştığı 2016 başkanlık seçimlerinden beri biz yeniden medyanın güçlü etkisi yaklaşımına geri döndük. Cambridge Analytica’nın ismini ilk kez duyduğumuz ve sosyal medya mecraları üzerinden yapılan “seçmen davranışı” manipülasyonunun kabulünden itibaren, iletişim araştırmalarının, yeniden medyanın güçlü etkisi dönemine bir biçimde geri döndüğümüzü söylemek çok abartı olmaz sanırım.