Derviş Aydın Akkoç
18 Ağustos 2024 Pazar
Dünden razıyım, merdivenlerden inip tezgâha geçiyorum yeniden, masada dağınık notlar, sere serpe uzanmış kitaplar, plastik su şişesi, kimi sorular beliriyor o sıra, Gramsci ve Kürt meselesi ya da Cumhuriyet ve sosyalizm gibi şeylerle ilgisi yok: Tarık ağabeyin evine ziyarete, kitap için fotoğraf albümü yapmak üzere gitmiştim, rahmetli Nihat Tuna bir albüm güzel olur demişti, kaç yıl önceydi, nerden baksan on beş yılı var, aheste dağınık yollanmıştım, Suadiye’de miydi ev, çok zarif bir eşi vardı, adı neydi, hatırladım: Perihan Hanım.
Erdoğan Özmen
14 Ağustos 2024 Çarşamba
Arzulayan bir varlık olarak ortaya çıkmak, arzulamaya başlamak aynı zamanda anlam yaratmaya, anlamlı bağlar ve ilişkiler kurmaya başlamaktır.  Arzulamak ile, anlamlandırma süreci denen şeyin özne tarafından -kendinin de belli bir anlam alanında ortaya çıktığının bilgisi/sezgisi/bilinci eşliğinde- başlatılması eşzamanlı, örtüşen, dahası özdeş süreçlerdir belki de. İnsanın gerçek yolculuğunun, kendine/kendi için başlamasının anı/yeri.
Emel Uzun
13 Ağustos 2024 Salı
Bence, kısmen Obama’nın 2008 yılında aday olduğu ilk ABD Başkanlığı seçimlerinden, ama net olarak da Trump’ın Hilary Clinton ile yarıştığı 2016 başkanlık seçimlerinden beri biz yeniden medyanın güçlü etkisi yaklaşımına geri döndük. Cambridge Analytica’nın ismini ilk kez duyduğumuz ve sosyal medya mecraları üzerinden yapılan “seçmen davranışı” manipülasyonunun kabulünden itibaren, iletişim araştırmalarının, yeniden medyanın güçlü etkisi dönemine bir biçimde geri döndüğümüzü söylemek çok abartı olmaz sanırım.
Tanıl Bora
7 Ağustos 2024 Çarşamba
Nihal Atsız’ı, Türkçülüğün ikonik ideologu olarak bilirsiniz. Atsız’ın kitapları, zaten Türkçülük literatürünün istikrarlı kaynağı olan Ötüken Neşriyat’tan yayımlanır. Ötüken Neşriyat’tan, Atsız’ın fikriyatı üzerine yeni bir inceleme daha yayımlandı: Atsız ve Irkçılık. Yazarı Mehmet Kaan Çalen, milliyetçi ve Türkçü düşünce tarihi üzerine incelemeleriyle bilinen, bu mesaiyi kendine bir uzmanlık sahası edinme saikiyle değil, tutku ve angajmanla yürüten bir akademisyendir.
Cuma Çiçek
1 Ağustos 2024 Perşembe
Muhalefetin yönetme/idare etme kapasitesini göstereceği en önemli alanlar yerel yönetimler. Türkiye’de yerel yönetimlerde çoğunluğun muhalefette olduğu, merkezî iktidarın yerel iktidarla dengelendiği bu dönemde belediyelerin stratejik ağırlığı arttı. Ekonomik kriz bu ağırlığı daha da arttırdı. Merkezî hükümetin çözüm üretme kapasitesinin daraldığı, araçlarının azaldığı ve işlevlerini önemli oranda yitirdiği bir dönemde yerel yönetimlerin vatandaşlara erişen ve sorun çözen aktörler olarak öne çıkması Türkiye’deki iktidar değişiminin zeminini oluşturabilir.
Erdoğan Özmen
31 Temmuz 2024 Çarşamba
Lacan, babayı uyandıran şeyin rüyanın içindeki başka bir gerçeklik olduğunu düşünür demek ki. Çocuğun onu kolundan yakalayarak fısıltıyla sorduğu soruda ("Baba, görmüyor musun yanıyorum?"), panik, ümitsizlik, hüsran ve teslimiyetle yüklü bu aşırı jestte çoktan var olan bir şeydir bu. Nitekim bir kez daha, “Bu mesajda, babanın yan odadaki tuhaf gerçekliği teşhis etmesini sağlayan gürültüden çok daha fazla gerçeklik var, öyle değil mi?” diye sorar.
Işıl Kurnaz
26 Temmuz 2024 Cuma
Uluslararası insan hakları örgütlerine gönderilen alternatif raporlar, devletlerle uluslararası kurumların boşluklarını tarif etmekte, onların içine kolayca düşebilecekleri belagati tersine çevirmekte oldukça önemli alternatif okumalar. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın Türkiye raporuna yönelik Alternatif Gölge Raporu, bu açıdan önemli bir soru soruyor: Evet, Türkiye’de işkence suçunun ilgili normunda soruşturma izni gerekmiyor ancak işkence vakalarıyla ilgili olarak uygulamada her zaman TCK’nın bu maddesi işletilmiyor.
Tanıl Bora
24 Temmuz 2024 Çarşamba
Bütün “anti”ler, karşıtına tabi olmakla malûldür, doğru. Fakat faşizmin mutlak kötülük olması, üstelik gönülleri kazanma kabiliyeti yüksek, –ancak kapitalizmle tartılabilecek– bütüncül bir kötülük olması bakımından, anti-faşizm, “anti”ciliğin zaaflarından mazurdur. Orhan Koçak son yazı üçlemesinde faşizmin süreğenliğini unutmanın ‘cilveleri’ ile meşgul olurken, bilhassa –solda da– normalleşen milliyetçiliğin, bu unutuşu afaziye çevirmesi üzerine duruyordu
Erdoğan Özmen
17 Temmuz 2024 Çarşamba
En önemli soru ve mesele budur bugün demek ki: bu koşullarda sol niçin böylesine etkisiz ve güçsüzdür? Tam da böyle bir zamanda sözünü, söylemini, sloganlarını kaybetmiş olmasının sebepleri nelerdir? Sesi neden hiçbir karşılık bulmaz, hiçbir yere ulaşmaz olmuştur? Sol parti ve hareketlerin insanlarla bağ ve ilişki kurma kapasiteleri niçin böylesine gerilemiş, daralmıştır? Solun/solcuların konuşma ve gündemleri niçin hiçbir ilgi ve merak uyandırmamaktadır?
Cuma Çiçek
16 Temmuz 2024 Salı
Son bir ay içerisinde Diyarbakır kent merkezinde 4 ayrı saldırı gerçekleşti. 10 Haziran’da kent merkezindeki bir parkta etkinlik düzenleyen bir özel dans okulu öğrencilerine bir grup tekbirler getirerek saldırdı. Bu saldırıdan sonra 23 Haziran’da “İsrail’e destek veren markalar” içerisinde olduğu gerekçesiyle Sur ve Kayapınar ilçelerinde yer alan bir kafe ve restorant bir grup tarafından basıldı. Son olarak, 12 Temmuz gece saatlerinde tarihi kent Suriçi’nde aynı sokakta bulunan iki kafeye gece saatlerinde ses bombalı ve silahlı saldırı yapıldı.
Ahmet İnsel
12 Temmuz 2024 Cuma
Fransa’da aşırı sağın iktidara gelmesini, en azından parlamentoda çoğunluk elde etmeye çok yaklaşmasını Cumhuriyetçi Cephe şiarıyla harekete geçen geniş bir seçmen grubu bir kez daha engelledi. Birinci turda üçüncü gelip ikinci tura kalabilen sol koalisyondan 126, merkez koalisyondan 78 ve sağ partiden 2 aday aşırı sağ parti aleyhine seçimden çekilince, 250 ve üstünde milletvekili kazanmaya hazırlanan aşırı sağ Ulusal Birlik Partisi koalisyonu 7 Temmuz akşamı seçimi 143 milletvekiliyle bitirdi.
Tanıl Bora
10 Temmuz 2024 Çarşamba
Kaçmak, kaçmak olamıyorsa… Kaçmak, zaten bazen kaçmak değil de, yenilenmek, tazelenmek üzere çekilmekse… Her şeyden önce, kaçma deneyimi dedik – kaçmak da bu dünyada bir deneyimse… Yani, kaçışları, büsbütün yitik saymamalı; ya da, Kamusal’ın ‘yitik malı,’ saymalı, deyim yerindeyse. Bilmediğimiz yollardan geri gelebilirler, bilmediğimiz yollar açabilirler. Yani, gözden kaybetmemeli…