Aksu Bora
9 Temmuz 2024 Salı
Ev işi mevzuu, “kendi kendini gerçekleştirme” mevzuundan çok daha karmaşık ve derin bana sorarsanız. O sebeple gönderinin altındaki yorumların hepsi doğruydu; öyle katmanlı ve çok boyutlu bir alanda söyleyebileceğiniz şeylerin büyük bir kısmı, doğru oluyor ister istemez. Evet, “yatağı yorganı kim toplayacak, robotlar mı?”, evet “sen tabii ki, felçli misin?” evet “ev işi en iyi terapilerden biridir” ve evet, “bulaşık yıkarken yaptığım çözümlemeleri Sokrates yapamaz”. Ve evet, tabii ki Ann Oakley haklı!
Murat Belge
8 Temmuz 2024 Pazartesi
Gerek Almanya, gerekse Fransa demokrasi alanında Avrupa’nın örnek ülkeleri olmuşlardır, ama tarihlerinin belirli kısımlarında anti-demokratik siyaset konusunda öncü rol oynadıklarını da unutmayalım (hele Almanya!). Fransa’yı “demokrasinin beşiği” olarak görmeye alışmışızdır: koca Fransız Devrimi! Siyaset sözlüğümüzün pek çok kavramı o büyük olay içinde biçimlenmiş. Ama Vichy hükümetini kuranlar da Fransızlar; Devrim’in getirdiği kurumlara karşı çeşitli “restorasyonlar”ı gerçekleştirenler de onlar. Monarşist partileri de var.
Ahmet İnsel
6 Temmuz 2024 Cumartesi
Keir Starmer’in İşçi Partisi’nin başına geçtiğinden beri partiyi merkeze çekip, partinin sol kanadını tasfiye ederek yürüttüğü strateji, yakın bir tarihe kadar kamuoyu yoklamalarında %40 civarında gözüken partisinin oy oranının seçim akşamı ancak %34’e yaklaşmasına yol açtı. Muhafazakâr Parti’nin ve medyasının son haftalarda “süper çoğunluk” olacak diyerek, İşçi Partisi’nin seçim zaferini abartarak ilan etmesi, Starmer’e oy vermek istemeyen bir kısım sol seçmeni sandığa gitmekten caydırmış gibi gözüküyor.
Işıl Kurnaz
6 Temmuz 2024 Cumartesi
Hem yerel mahkemelerin hem AYM’nin hem de AİHM’in bir ifadenin sınırlarına ilişkin hukuki değerlendirmeleri oldukça açık olmasına rağmen, aslında RTÜK kendisine yasayla verilmemiş bir görevi iş ediniyor ve bir tür tarih tartışmasıyla hem suçu tespit ediyor, hem cezayı kesiyor hem de bunu tarihle kanıtlamaya çalışıyor.
Işıl Kurnaz
28 Haziran 2024 Cuma
Çünkü kadınların ekonomiden en az payı aldığı ülkeler aynı zamanda kadınların sağlık ve hayatta kalma dizininde de en yoksul olduğu yüzde beşlik kesimdeki ülkeler. Yani kadınların ekonomik özerkliği azaldıkça, hayatta kalma oranları belirgin şekilde düşüyordu. Hayatta kalma darken, gerçekten kadınların yaşama haklarıyla ilgili bir şeyden bahsediyor rapor. Büyük siyasal değişimlerin gölgesinde, kadınların haklarıyla hayatta kalmaları arasındaki o bağdan bahsediyor yani.
Cuma Çiçek
27 Haziran 2024 Perşembe
Türkiye’de alt ve orta sınıflardan üst sınıflara büyük sermaye transferi bütün şiddetiyle devam ediyor. Bir tür bölüşüm şokunun yaşandığı bu dönemde sistematik sermaye transferini sağlayan en önemli dinamik emeğin değerinin düşürülmesiydi. Çalışanların, emekleriyle geçinenlerin bu dönemde satın alma güçlerinde büyük bir gerileme yaşandı. Öte yandan, bankalar başta olmak üzere büyük şirketler kârlarını dikkate değer düzeyde artırdılar.
Tanıl Bora
26 Haziran 2024 Çarşamba
Ümit Kıvanç'ın Çok Kötü Bir Şey Oldu belgeselinde, böyle iki istisna daha yer alıyor. İlâhiyatçı İhsan Eliaçık, linççi kitlenin tekbir getirmesine parmağını basarak,  "dolduruşa gelmiş olsa bile... olaylarda dahli olmasa bile... 'Allahüekber' diyen, namaz kılan herkesin boynunda bir yük ve bir borçtur," diyor, bu olay için. Dönemin Refah Partisi milletvekili Mukadder Başeğmez, "pogrom" dediği Sivas katliamıyla ilgili şu sorumluluk taksimini yapıyor: "Bu halkın, bu milletin, bu kültürün mensubuyum. Benim sokağımda böyle bir şey oluyorsa ben suçluyum. Ben karşımdakini küçük görüyorsam, hor görüyorsam, düşman görüyorsam, ben suçluyum."
Erdoğan Özmen
25 Haziran 2024 Salı
Bir film üzerine düşünürken, kendimizi, karakterin bir nevroz türünden (obsesif, histerik, narsisistik vb.) muzdarip olduğunu teşhis etmek ya da filmde sahnelenen örneğin oral, anal, ödipal bazı örüntü ve yapılara işaret etmekle  sınırlandırdığımızda, bunun, bu türden bir analizin filmden ziyade söz konusu nevroz türleri ya da ruhsal yapılar hakkında düşünmek/konuşmak anlamına geleceğinden söz ediyorduk.
Murat Belge
24 Haziran 2024 Pazartesi
Hayat “değişim” demek. Hazreti Muhammed’in yaşadığı çağda bu olay hoş görülmese de büsbütün olmayacak bir şey değildi. Zaten başka türlü olamazdı. Bu türden olaylar durmadan oluyor ve olacaktır da. Zaman geçiyor, hayat değişiyor. Bu yeni durum da Salman hakkındaki fetva ile paralel bir gelişme izleme istidadı gösteriyor. Yani gene “öldürün” fetvası verecek merciler çıkar, onlara kulak verecek kurum ya da bireyler çıkar; bütün bu durumlarda çözüm birilerini “öldürmek” mi?
Aksu Bora
23 Haziran 2024 Pazar
Hayat belki de gerçekten biz planlar yaparken başımıza gelen şeylerdir. Yine de insan plan yapmaya inanmak istiyor. Planlar yapılabileceğine. Sonuçların nedenleri olduğuna, bunları öngörebileceğine, hatta bunlara müdahale edebileceğine. Anlamı böyle kuruyoruz. İçinde hareket edebileceğimiz ilişkiler, nedensellikler olarak. “Hikâyelerin içinde yaşamak” denen şey, bu.
Tanıl Bora
12 Haziran 2024 Çarşamba
Türkçede yasak kelimesinin etimolojik hikâyesi, öğreticidir. Yasa-yasak ilişkisini, başka dillerde olmayan bir açıklıkla önümüze seriyor. (Türklüğün şânını burada arayabilir miyiz?) Yasak, Moğolca casah'tan (yasah) geliyor. Cengiz Han Yasah'ı, Cengiz Han nizamını veya örfi hukukunu belirten bir terim. Çağatayca üzerinden, 'bizim' Türkçeye kadar gelmiş. Kanun yerine yeni Türkçe yasa kelimesi de, yasak'tan türetilerek 'bulunmuş.'
Işıl Kurnaz
11 Haziran 2024 Salı
Her kadının bedeninde, kendi fiziksel sınırları kadar kendi toplumsal sınırları da gizliydi. İşte o iki tür sınırın her birini aynı anda aşmaya çalışıyordu Etero. Ama öte yandan, annesiyle arasındaki travma bağının yükünü arkasında bırakamıyor, bedenindeki her izde annesinin ölümünü okuyordu. Murman, ona şiirler yazıyor, özlemden boğuluyor, aralarındaki aşkı benzetebileceği kelimeler arıyor, ona bir başka ülkenin sınırlarını sakince çiziyordu ama Etero için o sınırları geçebilmek için cezbenin kuvvesi yetmiyordu.