Işıl Kurnaz
4 Eylül 2022 Pazar
Çünkü bu rejimde mahkemelerin yükselişi, hukukun bir tür dar anlamda genişlemesi daha çok bir ters dikiş. Mahkemeler, belli bir kamunun talep ve arzularına yanıt verirken, toplumun bir başka kamusunu oyun dışına çıkarıyor. İptal edilen konser ve festivalleri düşünelim. Kamunun o kısmı, itinayla yaşamın dışına itilmeye çalışılmıyor mu? Bugün bir kamuya tanınan hak, diğer kamudan esirgenmiyor mu? Kamunun bir kısmının katıldığı konser ve festivaller, idari kararla iptal edilirken mahkemelerin yükseldiğini gördük mü? Yoksa bu yükseliş, sadece belli bir kamunun taleplerini yerine getirmek için mi el arttırıyor?
Cuma Çiçek
2 Eylül 2022 Cuma
Kürt meselesinin çözümüne dönük bir açılım potansiyeli var mı? Bir yandan sekülerleşmeye dönük toplumsal rıza genişlerken ve özellikle genç kuşak başta olmak üzere yeni toplumsal grupları içine alırken, bir yandan da farklı nüanslarla birlikte genişleyen, güçlenen bir milliyetçilik var. Sekülerleşme dalgası AK Parti sonrası olası demokratik dönüşüm sürecine Kürt itirazını katma potansiyeli taşıyor, bununla birlikte bu dalganın sınırlarını Türk milliyetçiliğinin dönüşüm kapasitesi belirliyor.
Erdoğan Özmen
31 Ağustos 2022 Çarşamba
Kişisel ya da toplumsal bütün ilişkilerimizi bu çerçevede; yani bir tarafta istismar eden, güç kullanan, çeşitli manipülasyonlar ve stratejilerle tuzaklar kuran, sömüren, türlü hainlikler ve şeytanlıklar planlayan bir fail/zalim/psikopat/narsist vb., diğer tarafta tüm bunlara maruz kalan, çaresiz, masum ve zavallı kurban ikiliği içinde görmeye teşvik ediliyoruz mütemadiyen.
Işıl Kurnaz
23 Ağustos 2022 Salı
Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi ve hatta Türk mevzuatı olan Hayvanları Koruma Kanunu’na göre bile kamusal-özel ayrımı olmadan hayvanların yaşam alanları, sokaklar, parklar, site ve apartman bahçeleri ve sokaklardır. Bir cinayet şebekesi gibi örgütlenerek, devletin ve hükümetin hayvanlara yönelik politikasızlığının bedelini o hayvanları öldürmeye teşvik ederek ödetmek, onların zehirlenmesine göz yummak, onları yaşamın kendisinden koparmaya çalışmak adlı adınca suçtur.
Tanıl Bora
24 Ağustos 2022 Çarşamba
Bundan 42 yıl önce, 30 Ağustos günü yapılan Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısında Başbakan Demirel, Fatsa’da sürmekte olan operasyonu değerlendirirken, “olay”ı “Fatsa Cumhuriyeti olayı” diye tanımlamıştı. İşin henüz başında olduklarını, “bu meselenin yarım bırakılamayacağını” söylüyor, “Bırakılırsa yüz Fatsa çıkar” diyordu. Söz konusu operasyon “Nokta Operasyonu” adıyla 11 Temmuz 1980’de askerî birliklerin de katılımıyla başlatılmıştı, yürütücüsü vali Reşat Akkaya idi.
Murat Belge
22 Ağustos 2022 Pazartesi
Dünyanın her yerinde seçimin güvenlik içinde yapılması için ne türlü tedbir varsa alınır, Türkiye’ye, Türkiye’nin şu andaki durumuna özgü bir şey değil bu. Ama şu şimdiki bağlamda önemli olan ve gerekli olan bu güvenlikten muhalefet adına sorumlu olanlar. Onların her bakımdan hazırlıklı olması gerekiyor. Herhangi bir aşamada gevşememeleri gerekiyor. Bütün ihtimalleri düşünmüş ve tedbirini almış olmaları gerekiyor. Bu ihtimaller arasında yasaları zorlayacak davranışların varlığı da sözkonusu.
Orhan Koçak
21 Ağustos 2022 Pazar
Ece Ayhan, 80’li, 90’lı yılların genç şairleri tarafından sevildi, “müritleri” oldu, bunları kendinden uzaklaştırmaya da çalışmadı. Ama ilk izleyicileri sayabileceğimiz Mustafa Irgat ve İzzet Yasar’dan çok farklı olarak bu gençler onu asıl Devlet ve Tabiat’taki şiirleriyle benimsediler. Bunlar da, sonrakiler de (Zambaklı Padişah, Çok Eski Adıyladır) muhteşemdi tabii. Ama gençler daha öncesine pek ilgi duymamış gibiydi. Kınar Hanımın Denizleri ve Bakışsız Bir Kedi Kara’da yumuşak bir lirizmle, Ortodoksluklar’daysa pırlanta sertliği ve keskinliğiyle gelen o dekadan estetik, gençlere fazla yabancı, fazla nadide, fazla lüks gelmişti galiba.
Erdoğan Özmen
17 Ağustos 2022 Çarşamba
Günümüzün egemen travma kavramını da (“beden kayıt tutar” başlığı altında yer alan külliyat) büyük ölçüde belirlemektedir özcü perspektif. Diğer yanda, zihni başlangıçta bütünüyle boş ve içeriksiz olarak, bir tür “tabula rasa” olarak düşünen ve bütün işlev ve içeriklerini çevre ile etkileşim halinde edindiğini ileri süren toplumsal inşacı konum vardır. Toplumsal/kültürel tüm alanlarda düşünme biçimlerimizi belirleyen söz konusu ikiliği terk etmeliyiz demek ki. Çünkü hem sahte bir karşıtlık/ikilik vardır burada, hem de söz konusu iki kendilik/entite arasında her türden etkileşimi ve karşılaşmayı hiç dikkate almayan, dahası yok sayan bir tavır.
Cuma Çiçek
17 Ağustos 2022 Çarşamba
“Türkiye hangisi ile daha güçlü olur?” sorusuna “askeri güç” cevabını verenlerin oranı sadece %9,6. Öte yandan, %32,0 “ekonomik güç”, %30,6 “güçlü bir demokrasi”, %20,1 ise “toplumsal barış” cevabını veriyor. Bu veriler, Türkiye’de milliyetçiliği ve devletçiliği besleyen militarizmin zayıfladığını göstermesi açısından umut verici. “Ekonomik gücün” otoriterliği ve totaliterliği dışlamadığı dikkate alınarak dışarıda bırakılması durumunda bile toplumun yarısı demokrasi ve toplumsal barışı esas güç kaynağı olarak görüyor.
Derviş Aydın Akkoç
12 Ağustos 2022 Cuma
Hakikatinin bereketli toprağında boy atan zarif iniltilerin inatçı ağaç dalları gibi camlara çarpar, soluğunla balkonlarda usul usul reyhanlar büyür, derin ve karanlık susuşun tren raylarında bir parıltıdır, ürperterek uzar gider; sıvacı kuşları gibi titreyen bakışınsa tüm zamanları taşır heybesinde, ve hırpalanmış bir halkın ruhu ve özlemi senin silinip sonsuzluğa karışan her hatıranda durmaksızın çoğalır, uçsuz bucaksız genişler…
Tanıl Bora
10 Ağustos 2022 Çarşamba
Nasyonal sosyalizmin, askerî-endüstriyel kompleksin kamçısı altında savaşa koşullanmış, sendikasızlaştırılmış, zorunlu çalıştırmalı, toplama kamplı, sürekli olağanüstü halli emek rejimini bir “istihdam” ve “kalkınma başarısı” olarak onun “kötü” yanından, ırkçılığından falan ayrılabileceğinin tasavvur edilmesi, Goebbels’in yüz yıl ömrü olsaydı erişemeyeceği bir propaganda başarısıdır. Bu da ırkçılığa-faşizme karşı suntadan duvarımız.
Murat Belge
8 Ağustos 2022 Pazartesi
Tayyip Erdoğan uyuyakalmış intikam duygularını bulmak, uyandırmak, harekete geçirmek üzere bütün detektörlerini çalıştırırken Kılıçdaroğlu insanların birbirlerini anlamalarının önemini ve gereğini vurguluyor. Erdoğan’ın intikam ethosuna karşılık Kılıçdaroğlu “helalleşme” söylemiyle geliyor. Bu bana çok önemli geliyor, çünkü Erdoğan ve yakın çevresinin kavgacı politikası ve iktidar stratejisi Türkiye’de yaşayan insanların birlikte var olma isteklerini ciddi ölçüde zedeledi, yıprattı.