Haftalık
Erdoğan Özmen
18 Ocak 2025 Cumartesi
Böylesi gelişmeler karşısında üzüntümüzü ve moral bozukluğumuzu daha da derinleştiren bir tepki veriyoruz haklı olarak: Bir demokratik kitle/meslek örgütünde bile bir arada durmayı beceremeyen, birlik olamayan, kaç kuşağın onca emek, çalışma ve çabasıyla kurulmuş, biriktirilmiş ve bugünlere gelmiş örgütleri hoyratça çarçur etmekte beis görmeyebileceğini, o emanetleri hakkıyla muhafaza etmeyi önemsemeyebileceğini belli eden, böylesi bir özensizliği ve gözü karalığı kendine yakıştırabilen sol/sosyalist bir çevre/grup/topluluk kadar heves ve ümit kırıcı başka ne olabilir ki?
Işıl Kurnaz
17 Ocak 2025 Cuma
Jose Arcadio’nun delişmenliğini, o simyalarla uğraşırken Ursula’nın ona duyduğu öfkeyi göremiyorsunuz. Romanda sayfalar boyunca anlatılan bazı ayrıntıların kaybolması, bu karakterlerin büyüyüp serpilmelerini nasıl etkilediğini boşluğa düşürüyor haliyle. Çünkü bu roman, sadece bir ailenin hikayesinden fazlasını anlatıyor. Siz romanda Kolombiya’nın dünyayla bağlandığı yerleri, Latin Amerika’nın izolasyonunu, politikanın kurulma biçimini okuyorsunuz da, dizide bu es geçilen bir ayrıntı oluyor. Çünkü dizinin seti, romanın dünyasının yeryüzündeki onlarca noktasından sadece birine düşüyor.
Ahmet İnsel
15 Ocak 2025 Çarşamba
Osman Kavala tutuklandığı güne kadar büyük, küçük demeden, toplumsal sorunlara somut ve etkili çözümler getirilmesi için uğraştı. Ezidi çocukların eğitimi, sokakta mendil satan çocukların okullaşması, kültürel faaliyetlere aşina olmaları, yoksulluğun özellikle çocukları maruz kıldığı kültürel dışlanmayla mücadele ve elbette Kürt sorununun çözümünde ilerlemek, Türkiye ve Ermenistan gençleri arasında diyalog, Avrupa ile kültürel ilişkileri taşra kentlerine taşımak gibi projelerin içindeydi. Ama hiçbir zaman ön sırada, protokolde yer almadı. Sanat merkezine dönüştürdüğü dedesinden kalan eski tütün deposunda, sergi açılışında davetlilere sandalye taşırken daha çok görüldü.
Cuma Çiçek
15 Ocak 2025 Çarşamba
Kürt meselesinin formasyonunda birinci kırılmayı Osmanlı’nın son dönemindeki merkezileşme süreci oluşturuyorsa, ikinci kırılmayı Cumhuriyet’in kuruluşu oluşturuyor. Sorunun Osmanlı’dan kalan “egemenlik ve güç paylaşımı” boyutlarına, Cumhuriyet’le birlikte “kimlik” ve “jeopolitik” boyutları eklendi. Cumhuriyet tarihi içerisinde bu boyutlara kökleri 1930’lara kadar uzanan “bölgeler arası eşitsizlik” eklendi. Daha da önemlisi, 1925-1927 sıkıyönetim, 1927-1952 umumi müfettişlikler (OHAL), 1960, 1971 ve 1980 darbeleri ve 1987-2002 OHAL dönemi dikkate alındığında neredeyse Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt coğrafyası olağan olmayan bir hukukla yönetildi.
Aksu Bora
11 Ocak 2025 Cumartesi
Elif Akşit’in Kızların Sessizliği isimli nefis kitabında, 18. yüzyıl ortasından itibaren kadınların ev dışında ne giyip ne giymeyeceklerine dair ne çok padişah fermanı çıkartıldığından bahseder. Ferman üstüne ferman.  Neredeyse iki ayda bir falan. Peçenin kalınlığı bu olacak, etek boyu şu olacak, çarşafın rengi şu… Bir yandan “yuh, yeter artık” der insan okurken, bir yandan da güler; belli ki ferman padişahın, keyif benim demiş kadınlar. Belli ki pek işe yaramamış onca nasihat, tehdit, ceza.
Tanıl Bora
8 Ocak 2025 Çarşamba
TİP'in iç işlerine müdahale edemeyiz – fakat okuma listesi hazırlama işine imrendim. Kendi kendime, bir teorik okuma listesi tasarlamaya giriştim. "Eğitim çalışması" demeyelim de... Sosyalist veya daha mütevazı bir adla sol bir okuma faaliyeti için... Tıpkı Semih Gümüş'ün dediği gibi, 'illâ bunlar' demeden, –başka başlıklar da düşünülebilir–, bir çerçeve çizmek, bir düşünme patikası açmak için. Yeni yıl selâmı niyetine...
Orhan Koçak
5 Ocak 2025 Pazar
Ama bu şok, bizi adamın geçmişini bir gecede unutacak kadar pelteleştirmeli mi? Bizi bu kadar kısa sürede şapır şupur olmaya zorlayan herhangi bir siyasal, toplumsal ve hatta jeopolitik mecburiyet var mı? İsrail’in başlattığı bir virüs saldırısı karşısında mıyız? En azından, TKP, TKH veya TİP’teki müsvedde “solculara” malzeme vermeyecek ölçüde mesafeli duramaz mıyız? Şu var ki Kürt siyasal hareketinin ağırlıklı bir kısmı (bunlar arasında arkadaşım şair ve öykücü Ender Öndeş ve değerli Ayşe Düzkan gibi sosyalist feministleri de görmek bana ilginç geliyor) daha çok o kesimle iyi geçinmeyi yeğlediler. Böylece namus yeminlerine ihanet etmeyeceklerini düşünüyor olmalıydılar.
Murat Belge
30 Aralık 2024 Pazartesi
Devlet Bahçeli bir başka türlü ehliyetten (doğrusu “ehliyet” olmalı) söz etmişti: Öcalan’ı hapishane dışına taşıyacak bir “ehliyet”! Ancak Bahçeli bu tasarıdan söz ederken “terörist başı” demekten vazgeçmiyor. Öcalan ise “Sayın” Erdoğan ve “Sayın” Bahçeli ile muhatap olmakta. Belli ki taraflar arasında bir düzey farkı var – ama olacak o kadar.  Bu kişiler arasında kurulacak ilişkide Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan hakkında olumlu duygular taşımasını beklemek mümkün mü? Bana pek mümkün değil gibi görünüyor.
Barış Özkul
10 Aralık 2024 Salı
Esad’ın devrilmesiyle İsrail, ABD ve Türkiye’nin yeni durumdan fayda sağlayacağı, İran ve Filistin’in zarar göreceği konuşuluyor. Jeopolitik dünya görüşünün “gündem maddeleri” bunlar. Suriye’nin sivil halkını, kadınları, çocukları, engellileri; on yıllar boyunca Baas rejiminin hapishanelerinde yatmış olan siyasi mahkumları, İç Savaş’ta aile fertlerini, yakınlarını, çocukluk arkadaşlarını kaybedenleri; ülkelerinden göçüp gurbette çoğu açlık koşullarında yaşayan Suriyelileri konuşan; bu insanların deneyimleri üstüne düşünenlerin sayısı ise çok az. Oysa Suriye’ye bahar bu insanların deneyimlerini merkeze alan, eşitlikçi ve insancıl bir bakışın hakimiyetiyle gelebilir. Ülkenin mevcut felaketi olan jeopolitik aklın, militarizmin, mezhepçiliğin hakimiyeti ise yıkım manzarasının devamını getirecek; Esad’ın baskı rejimi sadece el değiştirmiş olacaktır.
Derviş Aydın Akkoç
1 Aralık 2024 Pazar
Bir vakitler Kürt Siyasi Hareketi’ne aklını efkârını, eylemini ve hapis yıllarını vermiş, uzundur görüşmediğim ama hep ve hâlâ sevdiğim bir arkadaşımın sesi dalgınlığımın saçlarını okşuyor, bankta tanıdığım biri var: “Arabayla gelip seni alayım, fabrikayı gezdireyim sana, kafan dağılır.” Ben hep proleter kökenli bir küçük burjuvaydım, iki tek filtre kahve gibi zevklerimden taviz vermemiştim, hiçbir siyasi harekete hukuken bağlanmadım, sünepe âşıklar gibi çoğun uzaktan sevdim devrimcileri, hal böyleyken telefon kulağımda, çıfıt çarşısına dönmüş zihnime üşüşen kirli-agresif düşüncelerin önünü alamıyorum: Ne oldu bunca yılda bu adama, devrim yapamayınca fabrika mı açtı?
Güncel
Katili Yakalamanın Zorlukları: The Long Shadow
17 Ocak 2025 Cuma
The Long Shadow (2023) yedi bölümlük bir İngiliz dizisi. Böyle bir diziyi spoiler vermeden tahlil etmek olanaksız. Katilin kim olduğunu her şeyden öncelikli sayanlar burada yazıyı terk edebilir. Dizinin son bölümüne kadar seri katilin kim olduğunu öğrenemiyoruz. Fakat kısa bir internet gezinmesi bu ismi hemen söyleyecektir. Dizide suçun izini süren kabiliyetli dedektiflere rastlamıyoruz. Dizi Brecht'in en sevmediği davranıştan da uzak durur ve epik bir etki yaratarak, seyircinin sahnedekilerle empati kurmasına izin vermez.
İnternet Sörfünün Hiper Kazası: “Beyin Çürümesi”
15 Ocak 2025 Çarşamba
Beyin çürümesi demişken, önemsiz içerikleri kaydırarak izlemenin beyne ödettiği diyet ne mi oluyor? İşte somut bir örnek: 2024 yılının en çok dinlenilen şarkısı “Cıstak” olmuş. Haber bültenleri böyle diyor. Şarkıdan iki dörtlük şöyle: “Aldım marka, bakmıyo'm faturasına/ Adı Katarina, verdim tam arasına/Dedi, 'Lütfen tekrar gel ara sıra'/Güzel mi güzel, onun arabası var (var)” (…) “Hadi, cıstak, cıstak, cıstak/ Manitalar ıslak, ıslak, ıslak, uf/ Hadi cıstak, cıstak, cıstak/ Manitalar ıslak, ıslak, ıslak.” ‘İsyankâr rap’in en fakfon alaşımlı, pek ödipal, çok efsunkâr bilinçaltının en iç gıcıklayıcı numunelerinden biri hakikaten. Gerisini varın siz tahmin edin.
Aydın Afacan: Çok Uzak Bir Dünyanın Şiiri
14 Ocak 2025 Salı
Dünyanın uzaklığının yarattığı bu mesafede, Afacan’ın çok uzak bir dünyadan çağırdığı şiirleri yoluyla, varoluşsal bir özlemi de barındırdığını seziyoruz. Bu özlem, dünyayı anlamaya, onun kötülüğüyle karşılaşmaya, ona gerçek yüzünü göstermeye ve mümkünse onu yenmeye yönelik bir çabadır; fakat aynı zamanda bu çabanın kaçınılmaz başarısızlığını da ima eder. Nitekim kitabın ikinci şiiri olan “pastoral bukağı”da şiirsel metnin pastoral bir atmosfere açılması beklenirken şiirin en başında hızla karamsar bir alt metne büründüğü görülür
Barbarları Beklerken: Barbarlara Muhtaç İmparatorluk
12 Ocak 2025 Pazar
Bilinmeyen bir imparatorlukta, zamanda ve mekânda geçen; çoğunlukla isimsiz karakterlere sahip John Maxwell Coetzee’nin Barbarları Beklerken (1980) adlı eseri apartheid/ayrımcılık konusunu beyaz bir sulh hâkiminin ve ‘barbar’ kör bir kızın ilişkisiyle gözler önüne serer. Eser beyazların, göçebelere/barbarlara, tüccarların büyükbaş hayvanlarını çaldıkları gerekçesiyle yakalayıp işkence etmesini, yaralamasını, öldürmesini ve savaş açmasını konu edinir. Çöl yollarını bilmeyen Sivil Savunma’nın görevlendirdiği Albay Joll ve emrindeki köylü askerler sınırdaki barbarları dağlara göçe zorlar.
Hasan Kılıç'la Söyleşi: "Borç İnsanlık Tarihi Kadar Eski bir Gerçekliktir"
11 Ocak 2025 Cumartesi
İkincisi sermaye birikiminin yeni yollar açması ve bunun ideolojik-politik takibinin yeterince güncellenememesiyle ilgiliydi. Kitapta 2000’li yıllarla birlikte finansallaşma ve borçlandırma yoluyla bir yandan toplumun yönetilmesine diğer yandan ise yeni sermaye birikim yollarının açılmasına doğru bir seyir izlendiğini anlatmaya çalıştım. Oliver Roy’un dediği gibi ekonominin (ve dolayısıyla sermaye birikiminin) ağırlığı merkezi üretim ve emekten finansallaşma ve borçlanmaya doğru kaydı. Kritik bir tavır olarak bu dönüşümü gören, dönüşümün ortaya çıkardığı yeni tabiiyet ilişkilerini anlayan bir yerde durmalı düşüncesine sahip oldum. Öte yandan bu iki durumu ortak kesen bir tarihsellik eksikliği vardı.
Mahir Deniz Bebek ve Türkiye’de Ad Koymanın Politikası
10 Ocak 2025 Cuma
31 Aralık gece yarısı adettir, yeni yılın ilk anlarına doğan bebeklerin haberleri yapılır. Son yıllarda teknolojinin ve sosyal medyanın maharetiyle senenin ilk bebeklerinden hemen haberdar oluyoruz. Bu yıl Mahir Deniz ve annesinin fotoğrafı ilk saatlerden itibaren büyük ilgi gördü. Hayatımıza büyük oranda Gezi Direnişi’yle giren genç sol mizah, “Mahir Deniz bebek” için hemen devreye girdi; Marx, Lenin, orak-çekiç, kızıl bayrak, yeşil parka vs. sosyalizme dair ne kadar imaj varsa Mahir Deniz’le yan yana geldi.
Galata Masajı
10 Ocak 2025 Cuma
1 Ocak’taki yürüyüşte “İsrail’e Silah Satan Katil ZIM Katil MAERSK Türkiye’den Defol” pankartına bile tahammül gösterilmedi. Pankartı hazırlayanlar yürüyüşe sokulmadığı gibi gözaltına da alındılar. Eylemi düzenleyen yüzlerce STK korunaklı ve konforlu bir alanda ABD ve İsrail için lanetler okurken dişe dokunur somut adımlara dair konuşmamayı ya da yerli işbirlikçiler aleyhine “hiçbir şey söylememeyi” tercih ettiler. Dünyanın uzak bir köşesinde belki bu tutum sivilliğin neye dönüştüğü konusunda net bir görüntü vermeyebilirdi. Ancak Filistin’le komşu coğrafyada, ümmet olmanın ortak hafızası içinde Türkiye’nin NATO ve ABD ortaklığında ısrar ederek işgalcileri doğrudan zora sokacak kesintisiz ve tam bir ambargodan bile isteye kaçınması takkeyi düşürmüş oldu.
Sözün Başladığı Yer
8 Ocak 2025 Çarşamba
“Teröristlerle görüşmeye gittiği” için “onların tutsağı haline gelmekle” eleştirildiğini, ama barış zeminini oluşturmak için bu güven duygusunun gerektiğini söyleyen Powell, o dönemdeki asıl sorununun “IRA’yla herhangi bir görüşmenin tamamen yasaklanmış” olması olduğunu ve o sırada kimsenin diyalog düşüncesiyle ilgilenmediğini ekliyor. Powell’ın; kariyerini, hatta hayatını tehlikeye atarak gizlice başlattığı görüşmeler daha sonra Blair’in onayını almış ve bu iletişim kanalı aracılığıyla IRA içindeki güvercinlerle yakalanan diyalog, yıllar boyunca hükümet ve IRA arasındaki iletişim olanağının temelini teşkil etmişti.
10 Yıl Önce Bugün Charlie Hebdo Saldırısında Ölenlerin Anısına
7 Ocak 2025 Salı
Demokrasinin ve yayıncılığın temel değerleri olan ifade, yayınlama ve basın özgürlüklerini kararlılıkla savunmak için Charlie Hebdo’ya yapılan canice saldırıyı tüm varlığımızla kınıyor, hayatını kaybedenleri saygıyla anıyor,  yayın camiasının ve ailelerinin acısını paylaşıyoruz.
Yeni Bir Yıla Girememek
7 Ocak 2025 Salı
Yeni bir yıla girmiş bulunuyoruz. Ancak yeni bir yıla girdiğimizi idrak edebildik mi? Bilemiyorum. Yeni bir yılın gelişi kimisi için bir şeyleri değiştirmeyecek belki, ya da kimisi için yeni kapılar aralayacak. Ancak hissettiğimiz daha çok bir şeyin değişmeyeceği, bir farkın ortaya çıkamayacağı yönünde sanki. Diğer bir deyişle yeni bir yıla girmek için ya hazır değiliz ya da onun hemen geçip gitmesini, daha güzel yıllara ulaşmak üzere atlanması gerektiğini düşünüyoruz. Kısacası yeni yıl için ya çok geç ya da çok erken.