30 Kasım 2022 Çarşamba
“Ezber bozmak” birkaç on yıldır, popülaritesini sürdüren bir söz. Toplumu anlayabilmek, anlamlı bir politik bir tercih koyabilmek, anlamlı bir çift söz edebilmek için, önce muhakkak ezber bozmak gerektiği hatırlatılıyor sık sık. Gerçekten etkili olabilmek için, ezberleri bozacak bir şey söylemek gerektiği ikazını sık sık işitiyoruz. Doğrudur, dünyaya kulak asmadan, dönüp de devrana bir bakmadan ha bire bildiğini (ya da bilmediğini!) okuyanlar, bu ikazı kışkırtıyorlar. Fakat mesele şu ki, bizzat “ezber bozmak lâzım” sözünün kendisi, manâlı bir şey söylemenin, yeni bir şey söylemenin yerine geçti, gitgide.