Ahmet İnsel
23 Ekim 2022 Pazar
Bazı gözlemcilerin ifade ettiğinin aksine, muhafazakâr devrim kavramını Tayyip Erdoğan’ın ilk kez sahiplendiği konuşma değildi bu. Nisan 2017’de otokrasi rejimini anayasallaştıran değişiklikleri halk oylamasında ite kaka ve ucu ucuna kabul ettirdikten sonra, 30 Mayıs 2017’de AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı sıfatlarıyla TBMM’de yaptığı ilk grup konuşmasında da bu kavramı sahiplenmişti. Partisinin demokrat, cumhuriyetçi, milli, yerli ve kucaklayıcı olduğunu iddia ettikten sonra, şöyle devam etmişti...
Aksu Bora
20 Ekim 2022 Perşembe
14 Ekim'de, Amasra’da TKİ maden ocağında grizu patlaması oldu, 41 işçi öldü, 11 işçi yaralandı. Devlet büyükleri “kaza”, hatta “kader” dediler, ölen işçiler “maden şehidi” ilan edildi. Bu katliam, başkalarını hatırlattı tabii, öncelikle Soma’yı. 2014 yılında, 301 madencinin ölümüyle sonuçlanan patlamayı ve arkasından yaşananları- sorumluların cezasız bırakılmasını, madenci avukatlarından Selçuk Kozağaçlı dışında tutuklu sanık kalmadığını, madenci yakınını jandarmaya tutturup tekmeleyen Yusuf Yerkel’i…
Tanıl Bora
19 Ekim 2022 Çarşamba
20. yüzyılda bu kavram, nasyonal sosyalistlere aitti, Propaganda Nazırı Goebbels tarafından bayıla bayıla kullanılırdı. (Kayınpederine bile “plütokrat” diyor günlüklerinde.) Nazi dilinde plütokrat tabiri, Büyük Britanya ve ABD’nin, yani dünyanın büyük “kapitalist güçlerinin” adıydı. Batı demokrasisi, Nazilere göre, fiilen bir küçük zenginler grubunun güdüp yönettiği bir sistemdi. Bu plütokrasinin arka planında da, Yahudilerin olduğuna işaret ediliyordu tabii.
Cuma Çiçek
17 Ekim 2022 Pazartesi
“Duygusallığa” vurgu yapan bu yaklaşımlar çoğu durumda Kürtlerin “eğitimsiz” olduğunu da ima ediyor ve bir tür “medenileştirme” çağrısını da içeriyor. Duygu ile akıl arasında ayrım yapan bu yaklaşımların sorunlu olduğunu; Kürt sokağındaki rasyonaliteyi, deneyim ve bilgiyi küçümsediğini ve bu anlamda kolonyalist zihniyetin etkilerini taşıdığını not edip bir yana bırakalım.
Işıl Kurnaz
15 Ekim 2022 Cumartesi
Çünkü sansür ve otosansür yasaları, zaten konuşmakta olanları daha fazla cezalandırmaktan başka bir işleve sahiptir. Hiç konuşmayanları, hiç sesi çıkmayanları daha derin bir sessizlik çukuruna hapsetmek, daha büyük korkular ve sopalar göstererek onları iyice konuşamaz hale getirmek. Toplumsal mücadelede cesaretin bulaşıcı bir şey olması gibi, bu yasalarla da korku bulaşıcı bir şey olur.
Erdoğan Özmen
12 Ekim 2022 Çarşamba
İnsanın en güzel, en eşsiz, en yüce halinin ortaya çıktığı yerdir burası. Dayanışma ve ortaklık karşısında, dayanışma/ortaklık pratiklerinde/jestlerinde içimizin kabarması, sevinçle hafiflemek bu yüzden belki de. Bir an beliren keskin parıltı ve umut: Tüm insanlığı, hepimizi bağlayan derin bir kardeşlik ve eşitlik bağı var, ve dünyayı bu bağa göre, bu bağı temsil edecek biçimde yeniden yaratabiliriz...
Orhan Koçak
11 Ekim 2022 Salı
Öyleyse liyakatle imtiyaz arasındaki ilişkinin “tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan” döngüselliğine indirgenemeyeceğini kavramamız gerekir. Toplumsal hayatta her zaman bir “ilk tavuk” vardır: Liyakat imtiyazın içinde başlar, eşitsiz ve hiyerarşik toplumun folluğunda büyür, o toplumun aynen yeniden-üretiminin garantörü olur. Zamanda ve uzayda iyice uzağa çekilerek bakma imkânımız olsaydı şunu da görebilirdik belki: neyin liyakat ve maharet sayılacağını belirleyen de aynı toplumdur.
Murat Belge
10 Ekim 2022 Pazartesi
Kılıçdaroğlu partililerine “Arkamda mısınız?” diye sorunca böyle bir soruyu yadırgayanlar olmuştu. Bu yeni ortamda sorunun boşuna sorulmadığını gösteren sözler, tavırlar gördük ve işittik. Görmeye ve işitmeye devam edeceğiz. Bu memlekette insanların özellikle siyasette bir kere benimsedikleri görüşü değiştirmeleri en zor işlerden biri. Empati yeteneği hemen hemen hiç gelişmemiş (böyle bir şeyin olumlu bir özellik olabileceği de kabul edilmiş değil zaten, empatinin Türkçesinin bir çeşit “döneklik” olduğunu düşünmek daha yaygın).
Tanıl Bora
5 Ekim 2022 Çarşamba
Aşağı yukarı 1980'lerden itibaren, politika, gitgide daha fazla medya-merkezli hale gelirken, öylesine kişiselleşti ki. Şahsiyetler, kişisel imajlar, fikrin-sözün-programın temsili olmaktan öte, onun ikamesine dönüştü. Açık ki, fikrin, ideolojinin, örgütün-örgütlenmenin, taban dinamiğinin aleyhine işleyen bir gidişattı ve gidişattır bu. (Ki bu lider-merkezlilik de bizzat ideolojiktir; dünyaya, topluma belirli bir bakışı telkin eder.) Evet, zamanın ruhu böyle. Mütehakkim bir tazyik bu.
Cuma Çiçek
2 Ekim 2022 Pazar
HDP’nin sosyalistlerle geliştirdiği ilişkiler, kurduğu ittifaklar çoğu zaman Kürt sokağında tartışma konusu oldu, oluyor. Toplumsal temsil gücü zayıf olan Türk sosyalistlerinin Kürt siyaseti üzerinde asimetrik bir ağırlığa sahip oldukları yönünde ana-akım Kürt siyasetinin dindar-muhafazakâr ve liberal taraftarları arasında yaygın bir kanaat var. 2013-2015 Çözüm Süreci’nin başarısızlıkla sonuçlanmasının faturasını Türk sosyalistlerinin HDP üzerindeki etkisine bağlayan geniş bir kesim bulunuyor.
Ahmet İnsel
1 Ekim 2022 Cumartesi
Otoriter niteliği giderek artarak, bütün güçlerin başkanın elinde toplanmasıyla otokrasiye dönüşen bir rejimden demokratik yöntemlerle, seçimler aracılığıyla çıkış imkânı hasıl olduğunda, yeni yönetimin karşılaşacağı birçok büyük sorun arasında, devralınan kamu bürokrasisinin durumu en başta gelir. Hele otokratik rejimin başındaki güç ve onun siyasal çevresi iktidarda uzun zaman kalmışsa, bütün kamu kurumlarında liyakatı dikkate almayan, siyasal-ideolojik aidiyeti ve iktidardaki güce tabiyeti ön planda tutan, çoğu zaman yasadışı menfaat ilişkilerine bulaşmış bir kadrolaşma çok büyük bir boyuta varmıştır.
Murat Belge
29 Eylül 2022 Perşembe
Bugün “Nükleer silah kullanmak zorunda kalabiliriz” diyen kişi Vladimir Putin. Siz bu adı taşıyan bu adamdan “sorumlu” davranışlar bekliyor musunuz? Yoksa şu anda dünyayı kaplamış gibi görünen “popülist liderler” ligasında yer alan kardeş diktatörler gibi onun da “tahtından” başka bir şey gözetmeyeceği görüşüne daha yakın mısınız? O “iki kutuplu” dünyada yaşarken endişelerimiz vardı, duruma göre oluyordu. Kutupların mahiyeti değişti ama sayıları azalmadı — hatta galiba arttı da. Dünyayı sonu belirsiz serüvenlere sürükleme potansiyelleri de güçlendi.