“Eğer trende arama olursa Lenin’leri (Collected Works) camdan salla gitsin; ne yap yap Birikim’leri kurtar.”
Bu an 1980’de aramalarn yoğun olduğu dönemde bir yolculuk srasndan kalmadr. Birikim ile ilk tanşmam da (bu olaydan önceydi) bu ‘öneriyi’ yapan kişi araclğ ile oldu. Birikim’lerin güvenliği benim güvenliğimden bile önemli idi, daha abartlmş bir yorumla onlarn güvenliği benim/bizim de güvenliğimizdi belki. Kimliğimizin bir parçasn baskya karş korumaya çalşmak myd acaba? Daha sonra Birikim’in yeniden çkacağn duyduğumda yurt dşndaydm ve gazeteden ilânn fotokopisini alp kocamn bölümünde odasnn kapsna asmştk, başka ilgilenen olursa diye. Hintli arkadaşlardan başka ilgilenen pek olmad.
Birikim’in kişisel önemi beni hemen her zaman kaliteli yaz, eleştiri ve tahlillerle tanştrmasnda olmuştur. Ayrca Birikim pek çok konuda Türkiye solu, milliyetçilik, kimi sosyal bilimsel teoriler vb., ciddi bir referans olmay sürdürmüş ve sürdürmektedir. Örneğin ben eğer ilgili konular içeriyor ise bir ödev veya yazya başlamadan önce Birikim’de çkmş yazlar gözden geçirmeyi bir ön çalşma olarak yapagelmişimdir, kimi zaman yabanc dilde okuduklarm anlayp anlamadğm test etmek için de. Ayrca geçen yaza kadar dilbilim tahsil eden bir kuzenimin yapsalclk üzerine yazdğ bitirme tezinde ilk kaynaklardan birini oluşturmuştur. Çoğumuzun da hemfikir olacağ gibi referans çeşitlenmesi ikinci dönemde artarak devam etmektedir. Kimi konularn işleniş biçiminden ötürü ciddi ve “soğuk” addedilmesi bence bir saknca olmaktan çok akademiye kaynak oluşturan kimi tartşmalar sadece onun yanlmaz otoritesi altnda tartşmaya brakp yeni bir iş bölümüne teşne tutmaktansa, niteliği yüksek tutup onlar da bu platforma çekmek ve farkl bir okuyucu ile tanştrma çabas takdire değerdir diye düşünüyorum. Bu çabann tutup tutmamas bence biraz da okuyucunun sorunu.
Birikim’in insanlara (dşndakilere!) olan mesafesi veya insanlarn Birikim’e olan mesafesi diye adlandrabileceğimiz bir sorunun hâlâ var olduğunu kimi 100. say değerlendirmelerinde de görüyoruz. Bu hattâ zaman zaman bir “elitler” adlandrmasna da varyor. Kendilerini çeşitli gruplara karş “öğreticilik” misyonunun imtiyaz ile donatmş elitler. Bunda gerçek pay olup olmadğ maalesef sanldğ gibi objektif bir perspektiften baklarak anlaşlacak bir şey değil. Bu ancak bizim Birikim ile kurduğumuz ilişkiler içinde gerçeklik kazanabilecek bir görüş.
Öncelikle şu içeridekiler ve dşardakiler meselesini açmak istiyorum. Bana kalrsa (kendi ilişkimden bağmsz olmadan konuşuyorum) Birikim her zaman aktif bir katlm için okuyucusuna kapsn açk brakmştr. Öyle sanyorum ki, sürekli Birikim okuyup da orada yazma itkisini duymamş çok az kişi olmal. Bu kişilerdeki bu etkilenmenin çok çeşitli nedenleri olabilir, kendileri de bu “elitlere” dahil olmaktan tutun da ayklanmş bile olsa bir şeyler öğrenme tutkusuna kadar. Artk şunu da biliyoruz ki, bir yazar/okur ilişkisinde her zaman en azndan var saylan bir hiyerarşik ilişki olagelmiştir. Ancak bana öyle geliyor ki, yine Birikim tam da bu ikiliği krmak için var olduğuna ilişkin ipuçlarn da vermiştir. Bunu da makûl nitelik snrlar içerisinde yazlmş yazlar yazarlarnn statüsüne bakmadan yaymlama çabas oluşturuyor gibime geliyor. Tabiî ki Birikim’in hitap etmeyi beklediği belirli bir aktif okuyucu kitlesi var (hadi diyelim genelde üniversite eğitimi alan ve almş olan kitle), bu da belki başl başna bir snrlama getiriyor. Ancak her seçimin bir maliyeti var ve bence Birikim bu maliyeti ödemeye değeceğini düşünerek iyi bir karar verdi. Yine de denilebilir ki, bu hem Birikim’in de beklentilerinin çok azn bulabildiği bir ödeme oldu hem de düzenli Birikim okuyucularnn. Bunda Birikim hakkndaki önyargnn fazlas ile etkisi oldu anlaşlan; 1980 öncesi yarglarn örneğin, Birikimci olarak damgalanma korkusu ve soğuk, ciddi bir yüz vb.
Ben tüm bu yaratlan sorunlarn Birikim’den çok kendini Birikim dşnda alglamay meziyet edinen okuyucunun kaçsndan kaynaklandğn savunacağm. Topu Birikim’e atmann konformizmini düşünsenize. Böylece Birikim’in dşnda kalma sorunu kendinden menkûl olarak alglanmaya çok müsait duruma gelir ve bu formülasyonu kurann hakllğn da sağlamş olur.
Bir dergiye aktif okuyucu olarak katlmay istememek bir şey, ‘katlmak istiyorum! Ama katlamyorum, çünkü onu başmda bir öğretici otorite olarak alglyorum’ demek daha başka bir şey. Tam da işte katlmay isteme ve onu mümkün klmaya çalşma çabas burada işin içine dahil oluyor. O “otoriteden” yine o otoriteyi kaldrabilmek için öğrenmekte, kendi öğrettikleri ile kendi otoritelerinin sonlarn getirme çabas ile ve mümkün ise yeni bir karş otorite yaratmaya kalkşmadan. En başndan beri Birikim okumaya devam edip de, hâlâ bu ilişkinin var olduğundan yaknan biri olabileceğini aklm almyor; Birikim’de “aradğn bulamamş” kimselerin artk aktif bir okuyucu olmadğ kansndaym. Aradğn bulmaya katkda bulunmayanlar ne yazk ki ne Birikim’de ne de başka yerde aradklarn hiçbir zaman bulamayacaklar, ola ki aradklarnn başka bir yerde oluşmasna katkda bulunuyor iseler o zaman Birikim dşnda bir oluşuma ihtiyaç hissetmeleri en doğal haklar olur. Ama bunun faturasn yalnzca Birikim’e çkarmadan.
Bence içeriyi dşarya, dşary da içeriye dahil etmenin başka yolu yok. Eğer yine Birikim’de çizgi değişikliği, konu zenginliğine gerek olduğu kans var ise bunu yalnzca Birikim’in“mutfağndakiler”den beklemek de ayr bir sorun. (Burada domestik alana bir gönderme yaplarak bu tür işlerin de değerine bir atfta m bulunulduğunu yoksa ‘şef’ aşçlara m bir gönderme olduğunu düşünelim bilemiyorum tabiî. Belki ayrmn sanldğ kadar fazla olmadğ da anlatlmak istenmiştir.)
Beni daha fazla ilgilendirdiği için (bu da kabul ediyorum ki bir ayklama işlemi) Birikim’e feminizmin dahil edilmesi örneğine bakalm. İkinci yarda “dayatan” koşullardan ötürü Birikim kadnlarla ilgili konu ve yazlara sayfalarn açacağn ilân etti ve katlm çağrsnda bulundu. Belli bir katlm oldu. Katlanlar da doğal olarak kendi seçtikleri sosyalist feminist parçalarla açlş yaptlar. Yazlanlar ve seçilenleri okudukça kahroldum. Ancak çok istememe rağmen şu veya bu nedenle (bahane ile?) kendi seçimlerimden oluşmuş bir yaz göndermedim; hâlâ geleceğe ilişkin bir proje olarak portföyümde tutmama rağmen. Şimdi mutfaktan birileri, ki hepsi erkek, bizim (kadnlarn) yerimize bir seçim yapsa yine sorun olacak ve hattâ vazifeyi onlara devretmek biraz da ayp olacak gibi geliyor bana, en azndan halihazrda sürdüğüne inandğm başlangç için. Yoksa bu konuda ne diyalog ne de erkeklerin bu konuya katkda bulunabilecekleri umudunu yitirmiş değilim.
Demiyorum ki, kadn-feminizm gibi konular başka hiçbir yerde hakkyla tartşlmad, tartşlmyor; eğer böyle bir “işbölümüne” kendimiz raz olacak isek o zaman Birikim ile alp veremediğimiz nedir, açkça dile getirebilmeliyiz. Eğer sorun bu hâkimiyet/tababet sorunu ise bunu Birikim’de de tartşmak onun içerik ve biçimini etkilemek açsndan daha anlaml görünüyor bana. Bu konular karşlkl bir etkileşim içinde tartşmak istiyor isek ve derdimiz tamamen bir akademik ortama da seslenmek değil ise, o zaman Birikim’den daha iyi bir yer aklnza geliyor mu? Şahsen benim gelmiyor.
Bu gibi konularda ve Birikim’in diline ilişkin kimi kayglarm içeren birçok yaz yazdm, ancak kimi yerde kendi tarzma ve yeterliliğime ilişkin kayglarla, kimi yerde ise başkalarnn “değerli” fikirlerine fazlaca önem verdiğim için hiçbirini göndermek ksmet olmad. Sanyorum artk hem Birikim’in içinden bir eleştirisinin hem de dolays ile kendi seçimimiz olan konularla aktif katlm gerçekleştirerek, kendi eleştirimizi de bunun içine katma zaman geldi. Ben “dşardan” bir eleştirinin ne etkili ne de mümkün olmadğna inanyorum. Birikim’in durumu bence bunun şimdilik en güzel örneği.
Frsat oluşmuşken ksaca Birikim’de yazlmş kimi yazlardaki bana göre farknda olunmadan (bu zarar azaltmyor) ama cinsiyetçi bir dilin kalntlarn taşyan kimi özel noktalara değinmek istiyorum. Ancak bu eleştiriyi yaparken, cinsiyetten arnmş bir yaklaşmn tamamen ne kadar mümkün olup olmayacağ konusunda şüphelerim olduğunu da belirtmeliyim. Bu yazlar ne kadn veya feminizm konusu üzerinedir ne de böyle bir kayg ile uzak yakn ilişkileri vardr. Ancak yine de dillerine içkin bir geleneksel cinsiyetçi kurgu az da olsa söz konusu.
Bunlardan ilki laiklik tartşmalar üzerine bir yazyd.[1] Yalnzca “Konya halk ‘kz ve kadnlarmzn namusunu korumak için otobüs seferleri düzenleme derneği’ kurup...” diye verilmiş farazi bir örnek ve o dönemde otobüslerin Konya Belediyesi’nce cinsiyete göre ayrştrlmasnn yaz içinde ayrca laiklik ve demokrasi dolaymnda ele alndğ bir bölümdü. Ancak namuslarnn korunmas veya namuslar üzerinden başkalarnn politik imtiyaz kazanmas söz konusu olanlar kadnlar olmasna rağmen (Konya halk ve belediyesince tabiî) verilen örnek de, maalesef “Konya halknn” kadnlar içermeyen bir cemaat olarak alglanmasna bir nevi katkda bulunabilecek bir dille kurulmuştur. Eğer kadnlar için namuslarn korumak elzem olsa idi, neden bunun için kendilerini içermeyen Konya halkna gerek duysunlard, yoksa bu kadnlarn namusu ad altnda kadnlarn kontrolüne yönelik bir uygulama m idi? Tabiî kuşkum yok ki yazarn kendisi Konya Belediyesi veya halk adna bunu ayrntlandrmay vazife edinmiyor (yaz bütün olarak kaygm güçlendirici değil zaten, ancak örnekteki uygunsuzluğu çarpc yapan da bu galiba).
Ancak demokrasiye de değinen bu tartşmada toplum içerisinde nasl bulunulacağna onlar adna karar verilen bir grubun tek derdinin karar mekanizmasnn laikliği, sivilliği veya resmîliği olamayacağ açk. Bence bu yazda biraz daha dikkat veya bir kadna danşmak (bu ksa bölümle ilgili olarak) konunun daha incelikli bir boyutta tartşlmasn sağlayabilirdi. Fazla alnganlk buna m denir bilemiyorum ama, beni bu küçük örneğin böyle kurgulanmasnn rahatsz ettiğini belirtmeden geçmek istemedim.
İkinci örnek ise futbol[2] tartşmalar konusunda ortaya çkt. Konuyu tartşan futbol “severlerin”, buna futbolfili (philia) de denebilir; verilen örneklerin tamam nerede ise cinsiyet yüklü (özellikle de karş-cinse atfen) örnek ve karşlaştrmalarla doluydu. Futbolun popülaritesinin karşsna Bat klasik müziğinin “seçkinliğinin” onu icra eden bir kadn sanatçnn[3] örnek gösterilerek karşlaştrlmasndan tutun da futbola “sevgilimiz-di” diye hitap edilmesinden (tartşanlarn hepsinin erkek olmas tesadüfi miydi bilemem), futbolun artk askerî darbecileri destekleyen yaman bir işkadn olduğuna kadar. Kadnlar ne seyirci ne oyuncu olarak bu kadar az cezbeden bir etkinliğin tartşlmasnda bu kadar kadn ve karş-cinsellik göndermesi nasl işin içine çağrld anlamak zor. Ancak ben sonunda bunun dile ancak bu terimlerle getirilerek meşrû klnan bir erkek narsisizmi ya da bir eşcinsel arzu göndermesi olduğuna kani geldim. Malûm dil ne zannettiğimiz kadar saydam ne de masum. Tabiî bu aceleci bir karar olabilir veya yeterince ince elenmemiş[4] bir yaklaşm da; ama sonuç şu ki futbol sever veya sevmez hiçbir kadn çkp da ‘yahu ne oluyoruz, hani siz futbol tartşmyor muydunuz?’ demedi.
Bu gibi sorunlar ufak gibi görünebilir ve tekil durumda öyledir de. Ancak yakndan baklp görünür klnmadkça yalnzca stadyumda veya stadyum çkşlarnda dert olmaya devam etmeyecek, tartşma ve yazlarda da üstü örtülü, bu defa niteliğinin örtüsü ile gizlenmiş olarak ve büyüyüp başka yazlara da taşnarak devam edecek. Bu dolaşma müdahale ederek bir yerinden krmak gerekliliği bence aşikâr; özellikle de Birikim gibi ayrmclğn hedeflendiğini ne düşündüğümüz ne de istediğimiz bir dergide. Kimi zaman en tehlikeli durum karşmza genellikle hiç beklemediğimiz için görmeyi de ihmal ettiğimiz yerde çkabilir.
Sondan biraz önceki söz: Yine geçtiğimiz yaz bir arkadaşa Birikim’in ay ortasndan önce çkmay ilke edinmeye başlayp başlamadğn sordum, o da ‘hayr ama her ayn en geç 21’inde bayilerde oluyor, ayrca genç kzlara da vaadlerde bulunmuyor’ dedi. Soralm! Birikim ile ilişkimiz bu verilmemiş vaadi beklemenin ötesine geçecek mi?
[1]Birikim, say 2, Haziran 1989, s.32.
[2]Birikim, say 56, Aralk 1993; say 57/58, Ocak-Şubat 1994.
[3]Neden bir erkek sanatç ad verilmez anlamam, acaba kadnlarn modernleşmedeki “işbirlikçiliği” vurgulanmak istendiğinden mi? Ne de olsa inanlan o ki, toplumu modernleştirme uygulamalar “doğal” olarak kadnlar üzerinden yürütülegelmiştir.
[4]Daha ince elenmiş analizlerimi fazla polemiksel bulunduğu için çöpe atmştm. Onun yerine önerilen sosyolojik bir metin analizi de bana çok cazip görünmemişti. Nedeni ise “sosyolojik analizin” daha nötr, objektif, dahas bilimsel olacağna inanmadğm için. Öteki türlüsü de yazk ki fazla kişiseldi (okuyunuz: reaksiyoner, bireysel, cinsiyetimle damgalanmş...)