ÖDP’nin 1. Olağan Kongresi’ni, birbiriyle yeterince iletiflim kuramayan yönetim organlarndan ve kendi içinde disiplinli siyasal gruplardan oluflan bir yapnn, partileflme sürecinde attğ önemli bir adm olarak değerlendirmek uygun olur. Parti merkezinin etkisiz kaldğn, yerel birimlerin birer “merkez” gibi ifllediğini ve sadece “büyük politika” ile ilgilendiğini saptayan ÖDP’liler, “parti gibi olmayan parti” anlayflndan uzaklaflarak, gerçek bir siyasal parti olmaya yöneldiler.
Bu yönelifl bir tercih değil, zorunluluk olarak ortaya çkt. 1970’li yllarda, özellikle faflist saldrlara karfl bir direnifl hareketi olarak halkn içinden çkp geliflen ve parti gibi olmayan bir örgütlenme modelinin, 1990’larn ideolojik ve politik iklimine uygun düflmediği belki de sezgisel olarak anlaflld ve iki yllk deneyim sonucunda daha örgütlü bir yap, daha programatik bir çalflma yöntemi benimsendi.
Parti Meclisi’nin Kongre’ye sunduğu karar tasarlar bir mücadele ve iktidar program tartflmasn da bafllatmfl oldu. Gündelik mücadele taleplerini her defasnda genellefltirmek, bu talepler için verilen mücadelenin kazandrdğ deneyimle daha ileri taleplere ulaflmak ve emekçilerin iktidar sorununu gündelik yaflama aktarmak; ya da tam aksine, gündelik mücadele taleplerini snrlamak, daha ileri talepleri belirsiz bir geleceğe ertelemek ve iktidar sorununu gündelik taleplerin uzağnda tutmak gibi bir ikilem, ÖDP’nin önünde önce çözümlenmesi, sonra da çözülmesi gereken bir sorun olarak duruyor. Bu sorun bugüne kadar çeflitli kisvelere bürünerek (ÖDC ve rejim tartflmalarnda, asgari-azami program tartflmas giriflimlerinde ve nihayet kamulafltrma-özellefltirme tezlerinde) ÖDP’nin önüne çkt.
Elbette bu türden sorunlar sadece yazarak ya da anlatarak, formüller üreterek çözülemez. Bunlar hayatn içinde, sokakta mücadele eden, tanm gereği dogmatik ve doktriner olmayan bir kitle partisinin ancak yüz yüze geldiğini hissettiği, sahici olduğunu anladğ zaman çözmeyi düflünebileceği sorunlardr. Baflka deyiflle, program sorunlarnn olay mahallinde, mücadelenin içinde çözülmesi ve yaflanan deneyimler temel alnarak formüllendirilmesi gerekiyor. ÖDP’nin bu yönteme uygun bir zihniyete sahip olduğu söylenebilir. Nitekim “parti gibi olmayan parti” anlayflndan, gerçek bir siyasal parti olma düflüncesine ve ufukta beliren program tartflmalarna geçifl böyle bir seyir izledi.
KAVRAMLAR, KELİMELER VE SORULAR
ÖDP içinde, teorik sorunlarn, gerçekte var olmayan uydurulmufl sorunlar ya da “ifl yapacak yerde laf üreterek sorun çkarmak” gibi bir fley olduğuna dair yaygn bir kanaat var. Bu kanaat, hiç kuflkusuz, 1980 öncesinde teoriyle fazla ülfeti olmayan hareketlerin kitleselleflebilmeleri, teorisist ya da “teorici” hareketlerin ise ya güdük kalmalar ya da sürekli bölünmeleri gerçeğinin belleklerdeki canllğndan kaynaklanmaktadr. Bu durum günümüze bir dengesizlik biçiminde yansmfltr. Bir yanda güçsüz ama teorik olarak aflr snmfl gruplar, öte yanda eski reflekslerini arayarak “ifl yapmak” isteyen ve her türlü derinleflme çabasn engel ya da lafazanlk olarak gören sayca kalabalk gruplar var. İkincisi, birincisine öfkeleniyor: “Kitlelerin özdeneyiminden kalknmayan bir sosyalizmi kimse bize sosyalizm olarak yutturmasn” ya da “(Bunlar) kendi kafalarndaki sosyalizmi kitlelere dikte ettirmeye (çalflyorlar)” gibi. Bu öfkelenmeler zaman zaman, “sanki biz toplumun snflara bölünmüfl olduğunu bilmiyoruz” gibi yaknmalara da dönüflebiliyor. Ya da “terimlerle ve kavramlarla değil, kelimelerle konuflalm” denebiliyor.
Burada, 1980 sonrasnda her fleye bulaflan neo-liberalizmin görünmez etkilerini, duvarn yklflyla birlikte her türlü sosyalizm tartflmasnn geçirdiği değiflimi, postmodernizmin medya araclğyla, post-Marksizmin ise okur yazarlar eliyle nükleer bir serpinti gibi yaylmasn ve bütün bunlarn hepimizde çeflitli derecelerde yarattğ akl tutulmasn uzun uzadya tartflmaya gerek yok. Marksizmi sokaklarda, ya da cezaevi hücrelerinde öğrenenler ile üniversite ortamlarnda ya da kitaplardan öğrenenler arasnda çkan böyle bir tartflmann (ya da birbirini anlayamamann) ÖDP içinde uzun dönemde ykc ve dfllayc etkiler yaratabileceğini belirtmek yeterli. Kavramlar ve terimleri kelimelerle tartflmak ve programatik olan tarihte değil, yaflanmakta olann içinde görüp göstermeye çalflmak, program alternatiflerini eylemin içinde üretmeye çalflmak, zamanla böyle bir sanat edinmek, belki bir çözüm yolu olabilir. Ağzmzdan çkan sözlerin karflmzdaki kifli tarafndan her zaman bizim düflündüğümüz ya da anlatmay amaçladğmz flekilde alglanamayacağn ve anlafllamayacağn bilmek, teori dilini siyaset diline içermenin dünyann en zor ifllerinden biri olduğunu unutmamak durumundayz.
Ancak burada önemli bir nokta var: Konferans srasnda yaplan tartflmalar, ÖDP’nin iki yldr gerçeklefltirdiği eylemler, örgütlenme sürecinin sağladğ deneyimler ve gündeme getirdiği sorunlar üzerinden değil, bafllangç tanmlamalar üzerinden yaplmfl, hattâ “ÖDP’yi bafllangç ilkelerine oturtmak”tan söz edilmifltir. Kongre metinlerini, bafllangç tanmlamalarn gelifltirme, ayrntlandrma, derinlefltirme ve güncellefltirme çabas olarak görmek mümkündür. Bu metinlerde, kitlelerin özdeneyiminin ve bu özdeneyimden çkan bir sosyalizmin ipuçlarn bulmak zordur. Baflka deyiflle kitleler bize kendi özdeneyimlerinden kalknan bir sosyalizmin ipuçlarn vermiyorlar; bizler de kafamzdaki ve birbirinden çok farkl sosyalizmlerimizi kitlelere iletebilecek bir örgütlenmeye ve gerekli araçlara henüz sahip bulunmuyoruz.
Bu elbette ÖDP’nin hatas değil. Yanlfl hatrlamyorsam Engels’in, “Kitlelere doğru gitmeniz yeterli olmaz, kitlelerin de size doğru gelmesi gerekir” anlamnda bir sözü vard. Bugün genifl kitlelerin sağa doğru, Allah’a doğru ya da militarist-çağdafl merkeze doğru gitmekte olduğu kuflku götürmez. Genifl kitlelerin kulağ 1960-80 dönemindeki gibi sola açk değil. Bu da konjonktür sorununu ve konjonktüre uygun bir kitle partisi modeli sorununu öne çkaryor.
Soru flöyle sorulabilir: devletin giderek güçlendiği, kitlelerin sağ ideolojilerden beslendiği bir konjonktürde sosyalist solun gerçek anlamda bir kitle partisi oluflturmas nasl mümkün olabilir? Bu soruya eklemeler yaplabilir: bugünkü konjonktürde kadrosuz bir kitle partisi olabilir mi? Ufuk Uras’n kongre konuflmasnda dediği gibi, parlamentoya girmeyi bir teferruat haline getirecek flekilde sokakta iktidar olmak, kadrolaflmay gerektirmez mi? ÖDP’nin gerçek bir kitle partisi olmas sağ dalgann yatflmasna ve rejimin demokratikleflmesine mi bağldr? ÖDP’nin tek baflna ya da bir ittifaklar manzumesi içinde sağ dalgay yatfltrmas ve rejimi demokratiklefltirmesi mümkün müdür? Bugünkü sağ dalgann iflçi hareketini önemli ölçüde parçaladğ, iktisadî uygulamalarn sendikal mücadeleyi zayflattğ ve toplumun dokusunu bozduğu biliniyor. Bu durumda ÖDP’nin gevflek dokulu bir kitle partisi olarak geliflmeye çalflmas m, yoksa sk örgütlenmifl kadrolar olan bir kitle partisi olmaya yönelerek yükselen sağ dalgann karflsnda bir tahkimat kurmas, politik değil de etik anlamda açk ve net bir sosyalist çizgiyi benimsemesi mi daha uygun olur? ÖDP böyle bir çizgiyi benimserse küçülür mü? Küçülürse, öteki küçük sosyalist partilerden fark kalmaz m?
Bu sorular ve benzerleri önümüzdeki dönemde ÖDP’lileri meflgul edeceğe benziyor. Asl kurulufl süreci flimdi bafllyor ve gerek programatik gerekse örgütsel bakmdan önümüzdeki yolun arzasz olmadğ görülüyor.
BÖLÜNME KORKUSU VE GRUPLAR
ÖDP flimdilik, Kuruçeflme Toplantlar’ndaki gibi, derinlefltikçe anlamszlaflan tartflmalarn girdabnda boğulup yok olmaktan kurtuldu. Partileflme çabas, ayrntlarda derinleflerek, çoğunluğu izleyici durumuna itip yabanclafltrarak dağlma tehlikesini ortadan kaldrd, herkesin alglayp anlayabileceği bir dille konuflmay zaruret haline getirdi. ÖDP’nin bölünme tehlikesi ya da bölünme korkusu da ortadan kalkt. Mevcut ya da müstakbel gruplarn hiçbiri 1980 sonrasnn en yaygn ve kitlesel hareketini terk edip de dergi bürolarna dönmeyi göze alamaz. Sosyalist sol 1980’den sonra ilk kez binlerle ifade edilen bir delegasyonun katldğ bir parti konferans örgütlemeyi baflard. Son on befl senenin örgütlenme ve birleflme giriflimlerini yakndan izlemifl olanlar bunun büyük bir baflar olduğunu biliyorlar.
Şimdi partiyi yeniden örgütlemek, parti örgütleri arasndaki kopukluklar gidermek, bilgi ve karar akfln sağlamak ve bir denetim sistemi kurmak gerekiyor. Denetim sistemi özellikle önemli, çünkü geçtiğimiz dönemde gruplarn yan sra organlarn da çeflitli derecelerde özerkleflmesi, bir siyasal parti yapsndan çok konfederasyon benzeri bir yapya yol açt. Sözgelimi, bir ilçe ya da bir komisyonun fikirsel, hatta örgütsel olarak alp bafln gittiği durumlar görüldü. Bu bafln alp gitme durumu, zaman zaman gruplar için de geçerli oldu.
Baflka bir ülkede, geliflmifl bir demokraside yaflyor olsaydk buna “çoğulculuk”, “çok renklilik” ya da “çok seslilik” derdik ve sorun olmazd. Ama ne yazk ki, devleti ordunun yönettiği, gerçek sivil toplumu ise tarikatlarn oluflturduğu bir ülkede yaflyoruz. Üstelik ordunun önderliğinde bir restorasyon sürecine giriliyor. ÖDP gibi düzenin temellerini sorgulayan, ezilenlerden yana bir kitle partisinin orta vadede karfllaflabileceği sorunlar uzun uzadya anlatmaya gerek yok. Bir tür liberalizmi ya da liberter yaplanmay çağrfltran “çok seslilik, renklilik, çoğulculuk” gibi tanmlamalar bir yana brakp, “sosyalist demokrasi” ya da “parti içi demokrasi” gibi kavramlara dönerek, bu türden demokrasinin kurallarn tam bir mutabakatla belirlemenin ve bu kurallara uymann (bir tür iç tüzük hazrlanabilir) zaman gelmifl olmaldr.
ÖDP kurulurken muazzam bir iyimserlik yafland. Otuz befl yllk bir tecrübenin sentezine ulaflldğ sanld. Hattâ bireylerin ve gruplarn edindikleri deneyimlerin kovalarda birikmifl svlar gibi ortak bir havuza aktlabileceği düflünüldü. Bütün deneyimler ve yaflanmfllklar bu havuzun içinde birleflecek, kaynaflacak (“harmanlanacak”) ve gruplar ortadan kalkacakt. Bu iyimserlik, gruplarn temel konularda birbirinden farksz ve yapay olduğu görüflüne dayanyordu. Ancak zaman bunun tam tersini gösterdi.
Birincisi; açk konuflmak gerekirse, geçmiflten gelen deneyimin bugünün dünyasnda pek ifle yaramadğ görüldü. “Deneyimim cebimde kald” diyenler oldu. Aslnda bu çok doğald, çünkü toplumun yaps, kentler, semtler, insanlar, öğrencilerin düflünceleri, insanlarn beklentileri, kadnlarn varolufl bilinçleri, her fley değiflime uğramflt. Yllarca yurt dflnda ya da cezaevlerinde kalan pek çok kifli, İspanya İç Savafl’ndan yllar sonra Madrid sokaklarnda yolunu kaybeden eski partizanlar gibi dolanp durdular. Kafalarndaki flehir rehberi doğru yolu göstermiyordu. İkincisi: gruplar dağlmadlar, havuzun içinde erimediler; dergilerini çkarmaya, birbirinden farkl görüfllerini savunmaya ve gene de ÖDP’li kalmaya devam ettiler. Bilinmezliklerle dolu bir dünyada, kendi bildik ortamlarn bozmay, alflageldikleri düflünce ve iliflki biçimlerinden, sembollerinden ve gelenekselliklerinden vazgeçmeyi, tek bafllarna kalmay göze alamadlar.
Ne var ki, son iki yl, gruplarn partiyi bölen ya da felce uğratan bir ifllev taflmadğn, bağmszlar dfllayan ya da grupsuz parti üyelerini uzaklafltran, partinin kitleselleflmesini engelleyen bir etki yaratmadğn gösterdi. Bu durumda, gruplarn varlğ ÖDP’yi diğer partilerden ayran önemli ve savunulmas gereken bir özellik olarak görülmeli. Nitekim, kongre seçimlerinde hiçbir grup dfllanmad, adil bir seçim yapld ve Parti Meclisi bütün gruplar gerçek güçleriyle orantl biçimde temsil edecek flekilde olufltu.
Gene de önümüzdeki dönemde bütün gruplar kendi iç disiplinlerini gözden geçirmelidirler. Grup toplantlarnn bütün parti üyelerine açk olmas, bütün parti üyelerine grup toplantlarnda söz hakk verilmesi, gruplarn kendi içlerinde organlar oluflturmamalar, delege ya da eğilim belirlemek için önseçim yapmamalar gibi önlemlerin bizzat gruplar tarafndan alnmas halinde ÖDP’nin muazzam bir insanî enerji tasarrufu sağlayacağ kesindir.
ÖDP uzun yolculuğu boyunca çeflitli olaylar ve durumlarla karfllaflacak, bunlar çözümlemek ve karar vermek zorunda kalacaktr. Bu süreç içinde yeni saflaflmalarn ve daha sahici gruplaflmalarn, aznlk ve çoğunluk eğilimlerinin oluflmas kaçnlmazdr. Daha flimdiden gruplararas ittifaklar, saflaflmalar, bloklaflmalar görülmektedir. Bunu doğal karfllamak ve ÖDP’yi diğer partilerden ayran bir özellik, bir geliflmifllik belirtisi olarak görmek gerekir. Burada önemli olan, açklk ve dürüstlüktür: mutabakata dayanan parti içi demokrasi kurallarna herkesin özen ve sayg göstermesidir.
Basnn kurulufltan bu yana yarattğ ÖDP imgesi (aflkn ve devrimin, uslanmfl ve yafllanmfl çocuklarn özgürlükçü ve her bakmdan yenilikçi partisi!) bu partinin gerçekliğine uymuyor. ÖDP’nin herhangi bir ilçe binasna arada bir uğrayan, gelip gidenleri gözlemleyen, gruplarn dergilerini sabr gösterip okuyan herhangi biri bile bu imgenin gerçeği yanstmadğn kolayca anlayabilir. ÖDP devrimci sosyalistlerin ve devrimci Marksistlerin yeni partisidir. ÖDP’nin ana gövdesi basnn yansttğ imgeye bakarak kendisini yeniden kurgulamaya asla yanaflmamfltr. Kongre belgeleri bunun kantdr. Türkiye’de bu flekilde siyasallaflmfl bir kesim hep vard, flimdi de vardr ve onlar yeni bir parti kurmufllardr. Bu parti olmazsa baflka parti kuracaklar ve hep var olacaklardr. Bu nedenle basnn, özellikle büyük medyann, ÖDP tarihsel bir sürecin devam, onca mücadelenin, iflkencenin ve aclarn bir ürünü değilmifl de, sanki bofllukta zuhur etmifl nefleli ve medyatik bir tüketim nesnesiymifl gibi davranmas ayrca üzerinde durulmas gereken bir konudur (Kanal 7’nin gösterdiği teveccühe ne demeli!). “Maflallah, kongrelerini de yaptlar, ne de güzel tpfl tpfl yürüyorlar,” fleklinde bir yaklaflm, insan güldürüyor ve büyük bir bellek kaybn yanstyor. Otuz yerinden vurulup yere serildikten sonra kan revan içinde doğrulup ayaklarnn üzerinde duran kocaman ayy, evcil bir yavru hayvan olarak yeniden tanmlamaya çalflmak ne büyük bir gaflet!