ÖDP'den Ne Bekliyoruz?

Sancl ve sorunlu ilçe kongrelerinin ardndan, ksr tartşmalarla geçeceği ve farkl listelerin seçim yarşn yönlendireceği endişeleriyle beklenen Merkez Konferans ve Kongresi’nden kazasz belasz çkldğ düşünülebilir. Bu rahatlamann ardndan genel bir değerlendirme yapma olanağ var.

Bu yaz, Ankara’da yaşanan ilçe kongre ve konferanslarnn braktğ izlenimle beslenen ve “hiç olmazsa il ve merkez kongrelerinin kurtarlmas”na katkda bulunmak tasasndan hareketle hazrlanan notlar fazlaca değiştirilmeden, yeni ekler yaplarak hazrland. Amaç partinin hastalklarn “teşhis ederek” gerekli “tedavileri” önermek değil. Esasen, partinin hastalklarnn hekimi olmak hiç kimsenin haddine de düşmemeli. Bu yaznn amac, içeriden ve partiye katkda bulunmaya yöneliktir; tüm problem alanlarna değinen sistematik bir bütünsel değerlendirmeden çok, izlenimlerin yönlendirdiği güncel değinmelerden oluşmaktadr.

PARTİMİZ ÖDP

Merkez Konferans’nda kürsüden dinlediğimiz tartşmalar ne kadar ÖDP’yi yanstyordu, acaba? Delege says en yüksek il olan İstanbul delegasyonunun kendi arasnda, zaman zaman Ankara delegasyonunun da katlmyla yaptğ tartşmalarn, örgütün tümünü ne kadar temsil ettiği sorusu hemen akla geliyor. Burada önemli olan, “İstanbullu”larn örgüte taşdklar tartşmalarn doğruluğu veya yanlşlğ değil; ÖDP dünyasn oluşturan unsurlarn kendilerini ne kadar, İstanbul delegasyonunca çizilen dünyann içinde gördüğüyle ilgili. Bana kalrsa, örgütün bütününün konferansn konularna ilgi duymas daha nitelikli bir ÖDP’nin oluşmasn sağlar. Eğer partinin tabandan belirlenmesinin önemli olduğunu düşünüyorsak, mevcut durum buna karşlk gelmiyor. Eğer partinin niteliğini geliştirmek istiyorsak, partinin ortalama üyelerinin ilgisi bu yönde değil. Bu bir sorun mudur, eğer sorun ise çözüm nasl?

Ankara’daki ilçe kongre-konferanslar da ayn soruyu akla getirmişti. Partiyi oluşturan unsurlar olarak genellikle eski sol hareketlerden geliyoruz. Biz, ayn zamanda şu anda partinin orta kademe yöneticilerini de oluşturuyoruz. Bizim parti mücadelesinde yapamayacağmz fedakârlk yoktur, zaten partimiz de sokağn partisidir ve tüm yaşammz parti eylemine tâbidir. Her gün memleketin bir yerinde afişleme, bildiri, miting “işi” olsa hepsine yetişmeye hazrz. Bu “eylem”lerde en militan tavrlar sergiler, mitinglerde güvenlik görevlisi olur, slogan attrrz. Bütün bunlar yaparken, ne dşardan gelecek saldrlardan, ne de devletin bask ve engellemelerinden, polis dayağndan korkarz; hattâ eylemlerin kitlesini kendi gövdemizle oluşturduğumuz zrhla korumaktan çekinmeyiz. Parti “eylemleri” dşnda pek zamanmz kalmadğndan, yalnzca yandaş olduğumuz hareketin süreli yaynlarndan aldğmz bilinçle düşüncelerimizi oluştururuz. Dolaysyla, politika konuşmalarmz bu yaynn ele aldğ konularla belirlenir. Düşünce dünyamz besleyecek sinema, tiyatro, sergi gibi diğer uğraşlara ne zaman vardr, ne de bunlara yönelik ilgimiz.

Rakip siyasetlerin son sralardaki zayf noktalarn ve bizimle olan ayrm noktalarn, dergimiz sürekli olarak işlediği için gayet iyi biliriz. Bu konudaki tartşmalara katlr ve rakip siyaseti kitle içinde mahkûm edecek becerilerimizi geliştirir, politik bilincimizi ve kitle çalşmas performansmz yükseltiriz. Zaten siyaset çok karmaşk bir süreç de değildir. Zaten ülkemiz her an, tarihinin en derin krizini yaşamaktadr ve emekçilerin kurtuluşu iktidarmzdadr. Başkaca da önemli bir şey yoktur. Gerisi önemsiz detaylardr.

Biz tüm konular birbirimizle tartşarak çözümleyebiliriz. Bunun için skça toplantlar yaparz. Toplantlar o kadar sklkla yaplr ki, toplant aralarnda, gelecek toplantya hazrlk yapacak zamanmz kalmaz. Bir toplantya katlmann önceden o toplantyla ilgili hazrlk yaplmasn gerektirdiği, toplant srasnda diğer kişilerin söylediklerini anlamann, ortaya atlan düşüncelerin derlenerek senteze ulaşlmas için katkda bulunmann, toplantnn verimini sağlamak açsndan temel önemde olduğunu pek hatrlamayz. Çünkü önemli olan toplantda bizim ne söylediğimizdir, başkalarnn ne söylediği onlar için önemlidir. Bu nedenle, elimizde not kâğd olmadan toplantya gelmek, gündemle ilgisini tutmadan kafamzdaki düşünceyi dile getirmek, diğer düşünceleri anlamak yerine kendi ifadelerinin kabul edilmesini beklemek, genel olarak “tartşma” üslûbumuzdur.

Bu abartl betimlemeye konu olan partimizin tabannn durumu, partinin politika geliştirmesindeki önemli sorunlarn başnda geliyor. Çünkü bu denli soyut bir sistem muhalefeti söylemiyle günlük durumlarn çözümlemesini yapmaya olanak yok. Dolaysyla, parti tabannn toplum kesimleriyle, bu söylemle iletişebilmesi mümkün değil. Sonuçta halkla iletişemeyen, ancak merkezden gelen hoş sunumun savunusunu yapmaya indirgenen bir yerel politika tutumu ortaya çkyor. Bu da bir anlamda bir tür apolitikleşme sonucunu doğuruyor.

Merkez Konferans’nda uzun boylu görüşülerek kabul edilen “halk sarmaşğ” başlkl karar metni, aslnda politik tutumla ilgili olarak son derece önemli baz önerileri içeriyor: Politik tutumun, hayatn her an ve her alanna ilişkin olduğunu, yaşam değiştirme mücadelesinin iktidarn el değiştirmesi veya üretim araçlar mülkiyetinin şekil değiştirmesi ile snrl kalamayacağ, esasen de içinde yer aldğmz tüm süreçlere ilişkin kendi tutumlarmzn sorgulanp dönüştürülmesi çabasyla başlayacak ve tüm toplumsal alanlar saracak bir uğraş olmas gerektiği belirtiliyor. Bu bağlamda parti içinde ciddi bir seferberlikle parti tabannn politikleştirilmesi program, şu anda partinin en öncelikli işini oluşturmal.

ÖDP TOPLUMSAL MÜCADELENİN NERESİNDE?

ÖDP her frsatta kaybeden muhtelif kesimlerin taleplerinin temsilcisi olduğunu söylüyor. Yalnzca emeğin değil, -kimi partililerin pek hoşuna gitmese de- çevrenin, kadnn, barşn, insan haklarnn, vicdani reddin, muhalif sivil söylemlerin de ÖDP’de ifade bulduğu skça dile getiriliyor. Peki bu söylenenin yaşamdaki karşlğ nedir, yani nasl olacak da parti tüm muhalif toplumsal kesimleri bünyesinde toplayacak veya onlarla nasl bir ilişki içinde olacak? Öncelikle, parti tüm toplumsal-siyasal duyarllk ve tepkiyi kendi bünyesi içine alma gayretine gitmemelidir. Partinin amac, bireylerin ve toplumsal kümelerin siyasal ve toplumsal duyarllklarnn gelişmesidir. Bu anlamda, parti tüm eylemli ortamlarla ilişki kurmal, ancak her eylemliliği “parti eylemi” kalbna sokma gayretine girmemelidir; kendisini bu eylemliliğin bir hzlandrcs ve ifade edicisi olarak görmelidir.

“Eylem yapmak” ile “eylemli olmak” ayn anlama gelmez. Eylem yapmak çağrs, pratik olarak bir gösterinin fiziki varlğn oluşturmak amacyla snrlanabiliyor ve bu haliyle fiziken hareket halinde, ancak zihnen eylemsiz insan teşvik edebiliyor. Amacn, “eylemliği yükseltmek” olmasndan hareketle, duyarl-alglayc-anlama gayretine sahip-eleştirel-eleştirdiğini değiştirme enerjisini yaratan-mücadeleci-örgütleyici-birlikte hareket etme yeteneği yüksek bireylere ve topluma ulaşmak hedefi tüm faaliyetlerin ana eksenini oluşturmaldr. Çünkü ancak böyle bir insan tipiyle toplumsal dönüşüm sağlanabilir ve tasavvur ettiğimiz yaşama ulaşlabilir.

Parti kendi hedeflediği yapnn yegâne örgütsel varlğ ve formu değildir. Parti üyesi olmadan da toplumsal mücadelede yer almann ve hattâ partinin hayatiyetine katkda bulunmann mümkün olabileceğini kabul edebilsek yaklaşmlarmz çok zenginleşebilecektir. Partiyi partililerden ibaret görmeyen ve hattâ toplumsal mücadele araçlarn parti ile snrlamayan bir anlayş, bizi yeni ilişkilere ve düşünce zenginliğine ulaştrabilecektir. Bu, birkaç örgütün birlikte bildiri yaymlamas veya ortak eylem düzenlemesinin ötesine geçen bir anlayştr ve birlikte “iş yapma” olanağn sağlayacaktr. Fikir, anlayş ve program zenginliğinin bulunduğu böyle bir ortamda, eğilimlerin nasl belirleneceğini ve kararlarn nasl alnabileceğini, arayş içinde bir ortaklğn nasl geliştirilebileceğini öğrenmek mümkün olabilecektir.

İKTİDARIMIZ

ÖDP de diğer siyasal partiler gibi toplum karşsna nasl bir gelecek tasavvuru olduğunu açklayarak çkmş, bu niyetine ilişkin programlarn oluşturulmas ve hayata geçirilmesi için mücadele ettiğini ilân etmiş ve toplumu bu mücadele sürecine katlmaya çağrmştr. En azndan böyle bir çabay sergilemektedir. Ancak bu noktada çok kritik önemde bir ayraç, ÖDP’yi kendisi ile ayn zeminde -anayasa, yasalar, düzen, toplum- bulunan partilerden ayrdeder. ÖDP iktidar mücadelesini, programnn hayata geçirilmesi içeriğinde kavrar. Programnn hayat bulmas, fiziki olarak çoğunluğu ele geçirmek ve böylece hükümet etmek anlayşndan ibaret değildir. Bu yaklaşmdr ki, ÖDP’yi, kapitalist toplumun işbölümü anlayşn ve politika yapma tarzn yeniden üretmekten sistem içi muhalefet arac olmaktan uzak tutacaktr.

Dolaysyla iktidar mücadelesi ne bireysel olarak ne de grupsal olarak yönetme gücünü ele geçirmeye indirgenemeyecek kadar geniş aç ile düşünülmelidir. Kald ki, egemen olmak, etkili olmak temelinde sürdürülecek bir mücadele, partilileri iktidar erkini kullanan yöneticiler yapmaya yöneltirse; toplumu yönetmek, egemenliği halk adna temsil etmek snrllğ, ÖDP’lilerin de en gerici yöneticiler konumuna gelmesi olaslğn ortadan kaldrmaz.

ÇOKSESLİLİĞİMİZ

ÖDP çok-renkliliği ve çeşitliliği bir ilginçlik veya fantezi olarak savunmuyor: seçmen kitlesine cazip gelecek bir çağrc slogan olarak seslendirmiyor, yahut güncel deyişle takyye yapmyor. Çünkü hepimizin hayal ettiğimiz ve tasavvur etmeye çalştğmz yaşamn savunmaya ve yaşamaya çabaladğmz bu çeşitlilikle daha insancl olacağna inanyoruz. Çok seslilik içinde düşündüğümüz yaşam topluma anlatmaya çalşyor ve bu yaşam birlikte kurmaya çağryoruz. Bu konuda ne denli içtenlikli olduğumuza halk inandrmaya çabalyoruz.

Parti içinde program düzeyinde farkllklarn olmas hem doğal hem de gereklidir. ÖDP’yi diğer siyasal kurumlardan ayran temel niteliklerinden birisi, kendisini tasavvur ettiği topluma benzetme yaklaşmdr. Zaten geçtiğimiz bir yl içinde ÖDP’nin toplumun birçok kesiminden aldğ olumlu tepkilerin altnda da bu ve ayn bağlamda verdiği mesajlarn büyük etkisi vardr. Eğer partili olmak bir bilinç ise, partililere düşen de yaratlmş olan bu sempatiyi geliştirecek propaganday sürdürmek olmaldr.

Farkl olduğunu ileri süren kümelerin farkllklarn program düzeyinde, çalşma tarz düzeyinde ortaya koymalar şarttr. Aksi durumda farkl olduğunu anlatabilmek olanaksz hale gelecektir. Ama farkl olma hakkn elde edebilmek için, kendinden farkl bir başka kümenin de bulunabileceğini kabul etmek gerekir. Dolaysyla, kendisinin varlğn bir başkasnn yok edilmesine bağlayan anlayşn yaşayamayacağ bir kültür ortamn oluşturmak, partililik bilincinin gereğidir.

Farkl olduğunu başka kümelere referansla anlatmak, kendi başna bir kimlik oluşturamamakla ilgili olabilir. Dolaysyla her kümenin kendisini, kendisine atfettiği pozitif değer, tarz, anlayşla ifade etmesi ve yalnzca ifade etmekle kalmayp bunlar yaşamas, ancak bu pozitif kimlikle yaygnlaşmas ve giderek parti yaşamnda etkin hale gelmesi ÖDP’deki politik mücadele tarz olabilir. Bu anlayşla büyük toplumsal dönüşüm projemizin örneklerini yaşamamz, kendimizi geleceğe hazrlamamz, geliştirebilmemiz olanakl olacaktr. Farkl olduğunu varsayan her küme, kendi inisyatifiyle kendi önerisini hayata geçirmek, bu doğrultuda eylemli hale gelmek, örgütlenmek, etkinlik oluşturmak yoluyla politika yapar. Baş eğmek veya karşt yok etmek uçlarnda bir davranş genelde daha kolay ve toplumsal geleneklerimizle de daha uyumludur. Ancak partili bireyler olarak ilk devrimci eylemimizin önce kendimizi, hayal ettiğimiz toplumsal yaşamn bir bireyi haline getirmek doğrultusunda dönüştürme gayreti olmas gerekiyor. Hedeflediğimiz parti içi yaşam, politika ve iktidar tarz ancak bu dönüşüm süreciyle hayat bulabilecektir. Şunu açklkla saptamaktan korkmamalyz: bizler bugünkü davranş alşkanlklarmzla yarnn toplumunun bireyleri olamayz. Bu anlamda, sosyo-kültürel kimliğimizin bir parças haline gelmiş olan şiddet ve uzlaşmay reddetme davranşyla da hesaplaşmamz gerekiyor.

YÖNETİM-TABAN PROBLEMİ

ÖDP’de orta yönetim kadrolar bir yandan karar süreçlerinde etkin olarak yer almak istiyor, diğer yandan “üst yönetimin” kendi sorunlarn çözmesini bekliyor. Ayn kadrolar, özverili çalşma, cesaret, ataklk konularnda hiçbir eksiklik göstermezken, ideolojik yetkinleşme, araştrma, nesnel olmaya yönelik bir çabaya girmiyor. Yine ayn kadrolar kendilerinin, hayatn tüm bilgi ve yorumuna sahip olduğu varsaymndan hareket ettiğinden kendini geliştirme motifine sahip olamyor.

Partinin birçok alana ilişkin politikasnn eksik olduğu sklkla dile getiriliyor. Büyük ölçüde doğru olabilecek bu durum karşsnda orta yönetim kadrolar, bir yandan bu eksikliğin daha üst yönetim düzeylerinde giderilmesini talep ediyor, diğer yandan var olan politikalarn da tepeden inme anlayşlarla oluşturulduğundan yaknyor. Bu çelişik değerlendirme, bir bakma, orta yönetici kadrolarn partide “varoluş şekli” haline gelme eğilimi taşyor.

Ayn kapsamdaki benzer diğer bir sorun da “eğitim” çalşmalaryla ilgili. Parti içi eğitim çalşmalarnn öneminden skça söz ediliyor. Yukardan aşağya, hiyerarşik ve kat örgütsel disipline dayal yaplarda, birey tutum ve davranşlarnn yeknesak ve örgüt kalplar içinde kalmasn hedefleyen bir şekillendirmeyi imâ eden bu talebi, yukarda belirtilen sorun bağlamnda alglamak mümkün. Belki de “eğitim” dşnda başka bir sözcükle, ama partililer ve çevrelerini oluşturan kişilerin zihni faaliyetlerini, yaratclklarn teşvik edici, birlikte üretme pratiğini araştrc bir birlikte-sürekli-öğrenme sürecinin tasarlanmas üzerinde çalşlabilir.