Başkan, Yalanlar ve Adamları
13 Şubat 2017 Pazartesi
Trump’ın bugüne kadarki en geniş katılımlı yemin töreninin kendisininki olduğu iddiası aksi fotoğraflarla ve istatistiksel analizlerle kanıtlandığı halde, Beyaz Saray sözcüsü ve danışmanlarına da ısrarla tekrar ettirdiğini yeri gelmişken hatırlatalım. Hatta danışmanlarından Kellyanne Conway, iddiayı “alternatif gerçek” olarak savunarak belki de çağımıza daha yakışan bir isim bulmuş bile olabilir.
Popülizmin Trajik Zekâsı
10 Şubat 2017 Cuma
Türkiye’nin yakın zamanlı siyasi, ekonomik ve toplumsal tartışmalarını bu kavram üzerinden düşünmek son derece faydalı olacaktır. Trajik zekâ kavramı açısından bakıldığında, bazı iktisatçıların orta gelir tuzağı olarak kavramsallaştırdığı ve Türkiye ekonomisinin son beş senedir büyüme rakamları açısından yerinde saymasını basitçe küresel trendlerin bir yansıması olarak görmek zorlaşmaktadır.
Bizim Büyük Çaresizliğimiz ya da Politikaya Çağrı
8 Şubat 2017 Çarşamba
Toplumun zincirlerinden boşalmış ekonomi karşısında, sosyal olanın sınırlarını özgürlük ve eşitlik idealinde çizmeye kalktığı İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemden bahsediyoruz. Emeğin ve sermayenin demokratik korporatizm mekanizmalarıyla uzlaştığı dönem. Öyle ki, ekonominin sınırlarına geri çekildiği, ekonominin toplumdan bağımsız üstün ahlâki otoritesinin sorgulandığı sosyal demokrat kimliği haiz refah devleti dönemi.
Sözün İçinde Kalan Tarih
6 Şubat 2017 Pazartesi
Sözün üstünden öğrenecek olduğumuz tarih bir ucuyla tartışmalı olacak olsa da onu yazı haline getirip otoritenin alanı olmaktan çıkarabilir ve ondan kurtarabiliriz. 1915 yılında Ermenilerin yaşadığı kıyım ve sürgün (bu durumu isteyen istediği gibi tanımlayabilir) hâlâ bir yanıyla söz bugüne ne kadarını ve ne getirebilmişse onlarla ancak açıklayabildiğimiz bir trajedidir.
“Üst Akıl”, Akıl, “Aklın Eleştirisi”
5 Şubat 2017 Pazar
Russel Crowe’un başrolünü oynadığı, Nobel Edebiyat ödülünü alan ünlü matematikçinin hayatının anlatıldığı Akıl Oyunları filminde, matematik dâhisi, aklının ürettiği paranoyalar yüzünden tüm kariyerini, hatta ailesini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Soğuk Savaş’ın konjonktürü içinde, aklıyla tasarladığı paranoyalar, zaman zaman seyirciyi de ikna edecek bir mantık içinde gerçeklik kazanır.
“Hayır” Ama Nasıl Bir Hayır
3 Şubat 2017 Cuma
Uzun bir süredir devletten öte yana yolunu düşüren muhalif sokaklarda birbirine paradoks iki kavram aynı anda dile getiriliyor: Bu kavramlardan ilki “halka gitmek” üzerinden kendisini ifade eden yüz yüze siyaset ilkesi. İkincisi ise biraz da “öğrenilmiş çaresizlik” nedeniyle bu halkın çoğunluğunun “sağcı, milliyetçi ve muhafazakâr” oluşu.
Hayır'ın Dili
1 Şubat 2017 Çarşamba
“Hayır” üzerine kurulu bir siyasi iletişim kampanyası ilk bakışta bir tezat olarak görünebilir ama durumu yumuşatmak için gerekli mizah ve hiciv ne mutlu ki yine Türkiye siyasetinin alameti farikalarından. Gerilimi tırmandıracak ve iletişime ket vurmaya çabalayacak hamlelere karşı sadrımız geniş, sabrımız engin, dilimiz de kıvrak olsun. Gün ola hayır ola!
Washington DC'deki “Kadınlar Yürüyüşü”nden Manzaralar/İzlenimler
30 Ocak 2017 Pazartesi
Donald Trump’ın ABD başkanlığı yemin töreninin hemen devrisi günü, 21 Ocak 2017’de, bir başka büyük etkinliğe ev sahipliği yaptı Washington, DC. “Kadınlar Yürüşü” (Women’s March) olarak adlandırılan organizasyonun zamanlaması tesadüfi değildi; zira etkinliğin birincil amacı Trump’ı protesto etmekti. Ve protesto etkinliği bir gün önceki resmî töreni gölgede bırakmayı başardı
Anayasa Değişikliği Çevre İçin Ne Anlama Geliyor?
30 Ocak 2017 Pazartesi
AKP'nin on sekiz maddeden oluşan “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. Anayasa değişikliğinin TBMM’de kabul edilmesiyle birlikte Türkiye’yi referanduma götürecek süreç de başlamış oldu. Siyasal rejimin topyekûn yeniden inşası anlamına gelecek yenilikler, pek çok alanda köklü değişikliklere ve hatta sistemin kilitlenmesine yol açabilecek düzenlemeler içeriyor.
Ben, Daniel Blake Gibi Biri
29 Ocak 2017 Pazar
“Ben, Daniel Blake” filminden çıktıktan sonra aklınızda kalmayacak bir cümle bu. Çünkü iş kurumu görevlisine, o hafta, sokaklarda dolaşarak iş aradığını, “cv”sini işyerlerine elden bıraktığını anlattıktan sonra, “Peki ama kanıt nerede?” “Akıllı telefonunuzla fotoğraf çekmediniz mi?” “Ben nereden bileceğim gerçekten iş aradığınızı?" gibi sorularla karşılaşan Daniel Blake “Beyan esastır,” diyor.
Distopyalar Güzeldir
27 Ocak 2017 Cuma
İçinde yaşadığımız dünya giderek daha çok bir distopyaya benzerken, bu sorunun bizi de ilgilendirdiği aşikâr. Distopyanın kahramanları, yani âşık olmaya ve yalnız kalmaya cesaret edebilenler, iktidarın sunduğu “istikrar” ve “mutluluğu” reddeden, bile bile mutsuzluğu tercih edenlerdir. Kendilerine gösterilen yoldan gitmedikleri sürece, attıkları her adımın bir bedeli olacaktır.
Trump’ın Ekonomi Politiğinde Nostalji
25 Ocak 2017 Çarşamba
Trump'ın uluslararası alanda ekonomik ve siyasi işbirliğini hedefleyen kurumlara olan güvensizliği, hatta düşmanlığının kaynağı da bu kurumların küreselci elitlerin ajandasına hizmet ettiğine olan inancı. Örneğin bir Dünya Bankası programının nihai amacı, ülkeler özelinde değil, dünya genelinde ekonomik büyümeyi arttıracak ve gelir dağılımı eşitsizliğini azaltacak uygulamaları hayata geçirmek.
Örgütlü Kötülüğe Karşı İyiliğin Sefaleti
23 Ocak 2017 Pazartesi
Mesela Dodan adlı bir müzisyenin, O Ses Türkiye’ye katılmasına Ali Duran Topuz gibi hayıflanabilir miyiz? Anlatıldığı kadarıyla yirmi iki yıl ana akımın dışında yol yürümüş, belli ki politik bilinci de yüksek bir müzisyen olan Dodan’ın “parçalandığı” ânın yasını tutmak için hiç değilse sağlam bir zemine ihtiyacımız yok mu?
Türkiye’de Kamusal Alanın Paternalist Hassasiyetler Üzerinden Yeniden İnşası Üzerine Bir Tartışma
20 Ocak 2017 Cuma
Paternalist bakış açısı ülkeyi büyük bir aile, ülke yönetiminin başındaki kişiye de ailenin reisi/baba rolünü uygun görmektedir. Baştaki baba figürü aile reisinden beklentilere benzer beklentilerle şekillenirken, ailenin reisi de devleti bir aileyi yönetir gibi yönetmektedir. Cumhuriyet tarihinde paternalist yaklaşımla hükümet etme geleneği ilk kez uygulanan yeni bir şey değildir.
2011-2013 Tutanakları Işığında Bugünkü Anayasa Değişikliği Süreci
17 Ocak 2017 Salı
TBMM Genel Kurulu’nda on sekiz maddelik anayasa değişiklik paketi görüşülmeye devam ediyor. Teklifin şimdiye kadar sekiz maddesi kabul edildi ve henüz ikinci oylamaya geçilmedi. Yapılan değişikliklerin içeriği kadar, mecliste yaşanan görüntüler ve değişiklik yapım sürecindeki usul de yoğun tartışmalara sebebiyet veriyor. Usule dair iki konu bizim için önem teşkil ediyor.
Yavaşlık Felsefesi
16 Ocak 2017 Pazartesi
İnsan kalabalığının, kaynak noksanlığı ve yer darlığının olduğu her yerde, “yavaşlık felsefesi” olarak adlandırmayı deneyeceğimiz bir öğretiyi uygulamak zorunludur. Maddi kaynakların az olduğu yerde, bu noksanlığı tinsel öğretilerle telafi etmek, dışarıya dönük bir ilginin, iştahın biraz da içe dönmesi ve hatta farklı aktarımlarla dengeleme çabası daha anlaşılır olur.
Anayasayı Düşünmek ve Serdar Tekin
11 Ocak 2017 Çarşamba
Elimin altında bir kitap. Adı, Founding Acts, Constitutional Origins in a Democratic Age. Türkçeye “Kurucu Edimler, Demokrasi Çağında Anayasal Kökenler” diye tercüme edilebilir. Yazarı Serdar Tekin. Ege Üniversitesi’nden. Daha doğrusu, olağanüstü hal hukuksuzluğu içinde son OHAL kanun hükmünde kararnamelerinden biriyle Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü’ndeki görevine son verilen öğretim üyelerinden biri.
Yüz Yıllık “Anayasa Paketi”
9 Ocak 2017 Pazartesi
Cumhur veya devlet başkanı da denilse, yasama ve yargıyı kendine bağlayan “başkan”, en hafifinden “otorite” sahibi olur. Otorite sahibi olan “kuvvet ve keramet sahibi” olarak görülür, gösterilir. “Keramet sahibi”nden mucize beklemek pek tabiidir. Yeter ki seçmenin çoğu buna inandırılsın. Keşke “kuvvet ve keramet” sahibine “ihtiyaç” hissettiren şiddet bataklığı içinde olmasak, korkular esir almasa aklımızı ve vicdanımızı!
Kurşun Vızıltısı Değil, Sen Bir İnsansın
8 Ocak 2017 Pazar
Bu yazıyı Taksim-Bostancı sarı dolmuşunda yazmaya başladım. Sağ yanıma oturan genç adamın kucağına telaşla yerleştirdiği kahverengi deri çantada saatli bir bomba olduğundan neredeyse emindim. Cüzdanından para çıkardığı sırada ellerinin titrediğini korku ve endişe içinde izledim. “Köprüyü geçene kadar bir şey olmazsa daha da olmaz” diye düşünmekteydim.
Bir Çatışma Çözümü Modeli Olarak Güney Afrika: Post-Apartheid Perspektifinden Bugünü Anlayabilmek
5 Ocak 2017 Perşembe
Güney Afrikalı ünlü gazeteci Justice Malala 2015 yılında yayımladığı kitabına şu sözlerle başlıyordu: “Çok kızgınım! Çok öfkeliyim. Çünkü bunun bizde de olabileceğini hiç düşünmemiştim.” Ve devam ediyordu. “Ne olursa olsun, biz Mandela’nın çocuklarıyız. İşler buraya nasıl geldi?” Malala bu şekilde yakınan entelektüel, gazeteci, yazar, akademisyen yahut siyasetçilerden sadece biri.
Aidiyet Üzerine
2 Ocak 2017 Pazartesi
Beraber düğünler yapmıştık, cenazeler kaldırmıştık. Ah edip sövmüşlüğümüzde çoktu birbirimizin rüyasına misafir oluşumuzda, beraber gündüz düşleri kuruşumuzda. Sonra ufacık kırgınlıkları kocaman yapıp birbirimize sarılmayı unutuşumuz da çok oldu. Yaşım daha neydi ki ben zamanla daha çok kırılmayı öğrendim diye sorarken buldum kendimi. Gerçek dostluğun arasına mesafeler girmiyordu, bir onu iyi anladım.
Gayatri Chakravorty Spivak ile Söyleşi: Hukuk Adaletten Şaştığında
30 Aralık 2016 Cuma
Madun çalışmaları alanının en önemli isimlerinden olan Gayatri Chakravorty Spivak ile yapılan bu söyleşi, temelde “şiddet” kavramına odaklanmış olsa da, bu bağlamda hukuk, adalet, direniş, feminizm ve edebiyat gibi alanlara temas ediyor. Adaletsiz bir hukukun körlüğüne dikkat çeken Spivak, “özgürlük pratiği”nin rahle-i tedrisatından geçmemiş bir toplumda hukukun bir şemailden ibaret olduğunu ileri sürüyor.
Şehirlerde, Halk Otobüslerinde Güneşe Dua Etmek
26 Aralık 2016 Pazartesi
Güneşe dua etmek bir Alevilik ritüelidir. Güneşi her sabah kalkıp selamlamak onun araladığı yaşama bir saygı ritüelidir. Alevilikte güneş yaşamın kaynağıdır. Ve her sabah doğanın uyandırıcısı olduğu için verilen tüm nimetlerin ve iyiliklerin kaynağı olduğu düşünülmektedir. İyi ile kötünün; aydınlık ile karanlığın; haksız ile haklının ayrıldığı yerdir ve kutsaldır.
Dil Varlığında Gerçekleşen Bir Aşk Söylemi
23 Aralık 2016 Cuma
Dilin mevcudiyetinde esas ilişki yalnızca gösterilenin geçerli olduğu bir anlamı taşımaz. Görülen, dilin yansımalarında sınırlı olanla kendi kendinin yaratısı olur. Bu oluş, ötekine iletilen haliyle belirir. Beliren pek tabii bir ulaşılamaz olana dönüşebileceği gibi, anlamında yitirilene dönüşerek olasılığını kaybedebilir de. Peki yitirilen bir anlam nasıl olur da dile gelebilir; bir söyleme dönüşebilir?