“İsyan Çağı”nda “Biz”in Eyledikleri
31 Mayıs 2017 Çarşamba
John Holloway baştan beri devleti reddeden ve onun dışında bir dünya ve bugün isteyen bir Marksizm tartışması yürütüyor. Onun bunu bir gelecek hayalinden çok bugün için talep ettiği söylenebilir. David Harvey’in savunmadan bir hayat biçimi inşa etmeye geçmemiz gerekir demesiyle John Holloway’in bugünkü talebi arasında bir ilişki kurulabilir.
Patika Yolların İtaatsizliği
29 Mayıs 2017 Pazartesi
İnsanların yaptığı ilk yollar patikalardır. Evden tarlaya, tarladan ormana, ormandan başka bir köye ve geriye. Patikalar bir yerden bir yere gitmenin en kısa değil, en kolay yoludur. Düzlükten dağa tırmanan patika düz değildir, sürekli bir sağa bir sola giderek yolu uzatır, ama çıkışı kolaylaştırır. İngiltere’de mezarlığı olmayan köylerden, mezarlığı olan köylere tabutların taşındığı “ceset patikaları” varmış.
Nostaljiye Vefa, Daha Ne Kadar?
28 Mayıs 2017 Pazar
Nostaljinin bir hastalık olduğu benzetmesi bu yazıya özgü değil. Nostalji, gerçekten de 17. ve 18. yüzyıllarda hastalık olarak kabul edilirdi. Sonradan özellikle modernleşmenin sonucu olarak, çağa ya da topluma yabancılaşmanın ortaya çıkardığı entelektüel bir hastalık olarak tanımlandı. 19. yüzyılda ise nostaljinin dünyanın gelişmesine ve tıptaki ilerlemelere yenik düşeceği ve kendiliğinden tedavi olacağı beklendi.
Barışçıl, Adil, Cinsiyetsiz Bir Futbol Mümkün: Selamsız Bandosu
24 Mayıs 2017 Çarşamba
Mavi-kırmızı-turuncu renkli Selamsız Bandosu oyuncuları politik duruşun sahaya taşınabileceğine, bunun önemli olduğuna inanıyorlar. Kadınlara, futbolun erkeklere ait olmadığını, herkesin oynayabileceğini göstermeye çalışırlarken aynı zamanda futbolun küfürsüz, mümkün olduğunca faulsüz, düşmanca değil, dostça oynanabilen ve her şeyin kazanmaktan ibaret olmadığı bir oyun olduğunu da sergilemek peşindeler.
Türkiye’de Kamusallığın Buharlaşması ve Demokrasinin Sınırları
22 Mayıs 2017 Pazartesi
Çatışmaların ve toplumsal huzursuzlukların kendini gösterdiği sahne ve bu çatışmalar etrafında geçici uzlaşıların sağlandığı ve tekrar bozulduğu uzam ise kamusal alandır. Bu belli somut bir mekân olabileceği gibi, somut mekândan azade bir tür virtüellik veya hayalî uzam da olabilir.
Metafizik Soy Zincirleri: Devlet, Din, Millet, Bayrak
17 Mayıs 2017 Çarşamba
Antropolojide soy kavramı kökensel nitelikler üzerinden bireyleri birbirine bağlayan ilişkiyi ifade eder. Aile veya kabile ortamında soy zincirleri somut, görünür ve saptanabilir niteliktedir. Aynı ebeveynlere ve aynı bireysel atalara sahip olan insanlar bu ortaklık üzerinden birleşir. Bu yakın ve doğrudan ilişki bireyler arasında doğrudan ve gönüllü ittifaklar yaratır ve aile veya kabileyi ileriye taşır.
Egemen, Şiddet ve Ölüm
15 Mayıs 2017 Pazartesi
En nihayetinde her birimizin muhtemel ve müstakbel birer kutsal insan olma hali ile yaşadığı bir dünyada, egemen gücün aşırı şiddetinin yöneldiği bugünün kutsal insanlarına olan tavrımız, aynı zamanda kamusal alanda bir istisna hali içinde ortaya çıkan kutsal insana ve kutsal hayatına dair algıyı yeniden üretmekten ibaret bir hal almıştır.
Tukidides Tuzağı ve Üçüncü Dünya Savaşı
12 Mayıs 2017 Cuma
Söz konusu Tukidides tuzağından iki risk doğmaktadır. Yükselmekte olan güç sendromu birdenbire yükselen gücün, artmakta olan özbilinci, çıkarlarını savunma güdüsü, saygı ve tanınma hakkını talep etmesi demektir. Egemen güç sendromu ise bunun yansıması olarak kendini kanıtlamış olan gücün, "çöküş" imaları karşısında duyduğu yükselen korku ve güvensizlik hissini tanımlamaktadır.
Küreselleşme, ABD ve Trump’ın Dil Oyunları
10 Mayıs 2017 Çarşamba
Donald Trump’ın “Ohio giderse ülke gider” sloganı bu gelişmeler ışığında okunduğunda anlam kazanmaktadır. Trump’ın korumacı, yerelci ve istihdam vaat eden popülist söylemleri ile birlikte ötekileştirici siyasal söylemlerinin gerisinde ABD ekonomisinde yaşanan sınai depremler bulunuyor. Şüphesiz burada sadece milli gelir kayıplarından, kapanan fabrikalardan ve azalan üretimden bahsetmiyoruz.
“Laf İçeriğin Üzerinde, Hâlâ”: Macaristan’da Olup Bitenlere Dair
8 Mayıs 2017 Pazartesi
9 Nisan günü gerçekleşen büyük yürüyüş ve mitingin üzerinden daha yirmi dört saat geçmemişken, Cumhurbaşkanı Áder’in CEU’yu kapatan yasayı onayladığının duyulması üzerine, çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu gruplar Budapeşte sokaklarını tekrardan doldurmaya başladılar. Budapeşte’nin dışında Debrecen ve Szeged gibi ülkenin önemli üniversitelerinin bulunduğu şehirlerde de dayanışma ve destek eylemleri gerçekleşti.
Sandık İttifakı ve Ötesi
5 Mayıs 2017 Cuma
Hayır’cıların listesini çıkarmaya soyunabiliriz, ama besbelli, sonu yok, her grubun içinden bir dizi alt küme daha çıkacaktır, uzar gider. Faydası olur muydu? Tersine, parçalılık duygusunu pekiştirebilir. Sandık ittifakını analiz etmekse, diğer yöntem. Siyasal imkânları görmenin yolu malzemeyi didiklemekten geçiyor. Bundan çıkacak sonuca, alıştığımız şekilde bakarsak çok vaat edici bulmayabiliriz.
Uyan Uykundan Uyan Artık ya da Demokrasinin Beşiğinde Erken Seçim
3 Mayıs 2017 Çarşamba
Benzerlikler sizin de dikkatiniz çekmiştir ama ben yine de altını çizeyim: Koalisyonların istikrarsızlık üreteceği iddiası (“400 milletvekilini verin, bu iş huzur içinde çözülsün”e varmasa da), kaosla korkutma ve çoğulculuğun karşısına çoğunluğu çıkararak elde edilecek güçlü liderlik vaadi… Zizek’in kapitalizmin boşanma haberini duyurmasından beş buçuk yıl sonra, artık demokrasinin beşiği bile bu söylemlerle sallanıyor.
KHK İktidarı
1 Mayıs 2017 Pazartesi
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin şeriatçı bir iktidar kuracağını zannederek tüm cephanesini laiklik ilkesine yükleyen memleketimin sosyal demokrat ve kimi sol siyasetinin görmesi gereken bir gerçek var: AKP şeriatçı değil, biyopolitik bir iktidarı başarıyla var etmiştir. Bu nedenle laiklik üzerinden mücadelenin örülmesi baştan yenilginin kabul edilmesidir.
Adaletin Zamanı Yoktur, Canavarın da
28 Nisan 2017 Cuma
Hukuk ve yasalar, duygulardan ve tarihten azade, teknik, soğuk, steril metinlermiş gibi duruyordu. Gökten bir hale gibi yeryüzüne inen ve mutlak gücünü, insanın duygu sınırlarına çekilememesinden alıyor gibiydi. Bir tarihselliği yokmuş da, geçmişi ve geleceği bağlayıcı bir her şeye kadir, evrenselliğini dokunulmazlığından alan kutsal metinlermişçesine ayakta tutulmaya çalışılıyordu.
Anketler Seçmen Davranışını Etkiler mi? Teknik Bir Analiz Denemesi
27 Nisan 2017 Perşembe
Seçmenlerin anketlere erişiminde etkisi olan üç aşamalı bir süreçten bahsedebiliriz. İlk aşamada, gelecek olan anket bilgisine baştan koyulan seçicilik etkili olur. Anketi yapan şirket veya çalışmayı yayımlayan medya kuruluşu hakkındaki görüşleri seçmenlerin sunulan anket bilgisine karşı yaklaşımını belirler. Bireyin, hiç okumadığı bir gazetede yayımlanan bir anket çalışmasından etkilenmesi söz konusu olamaz.
Doğu Karadeniz’in Beklen(mey)en Referandum Tercihi
25 Nisan 2017 Salı
Nihai olarak da, tüm bunlara ilaveten, bu sonucun beklenmedik bir neticeymişçesine yarattığı şok ve teessüf ise başka bir sorunlu alana işaret etmektedir. Bilhassa fiziksel ve zihinsel olarak merkezde yaşamını sürdüren insanlarda daha fazla ortaya çıktığı gözlenen bu hayalkırıklığının en başta gelen sebebi elbette ki Türkiye siyasal kültürüne damgasını vuran merkez-taşra dikotomisinin hâlâ bir türlü aşılamamış olmasıdır.
“Aslında Ulaşamadığımız” Kesimler
21 Nisan 2017 Cuma
16 Nisan’da yapılan referandum çalışmaları muhalif eksende bulunan derneklerin kapatıldığı, yüz binleri bulan ihraçların olduğu, siyasi parti temsilcilerinin ve gazetecilerin tutuklandığı, yani hayır cephesi açısından hiç de iyimser olmayan atmosferle başladı. AKP’nin MHP ile kurduğu ittifak başlarda Evet’in favori gösterilmesine sebepken Hayır seçime kadar iddiasını sürdürdü.
Fransa Seçimleri: Jean-Luc Mélenchon
19 Nisan 2017 Çarşamba
Bir ay kadar önce, Emmanuel Macron’un siyasi hareketini değerlendirdiğim yazımda, sol partilerin ikinci tura geçebilmesinin tek yolunun Melenchon’un seçimlerde merkez sol (Sosyalist Parti) adayı Benoit Hamon’u desteklemesi olduğunu yazmıştım. Şu an anketlerde gözüken tablo bunun aksini işaret ediyor. Hamon destek bulmakta büyük zorluk çekti ve yüzde 8-10 bandına kadar geriledi.
Referandum: Bir Pirus Zaferine Dair Notlar
18 Nisan 2017 Salı
Erdoğan dün iki kere konuştu. İlk konuşması, referandumun siyasi başarısızlığının farkında olan konuşması, danışmanlarının, metin yazarlarının kaleminden çıktığı aşikâr olan konuşmasıydı. Mutedil bir dilin hakim olduğu konuşmasında Erdoğan’a gerilimi azaltacak, başkanlık sisteminin maharetlerinin altını çizecek (“Artık yasama, yürütme ve yargı arasındaki kesin bir ayrım vardır,” türünden bir cümle bile kullandı) bir metin verilmişti.
Doğruluk, Sonuçlar ve Hakikat Yolunda: Şahsi Bir Manifesto
17 Nisan 2017 Pazartesi
Trump yönetiminin kendi savlarına uyacak "alternatif gerçekler" ilan etmesi ve Başkan'ın ifadelerinin yanlışlığını ortaya koyan habercileri "yalan haber" diye damgalamaları beni normalde pek yapmaya eğilimli olmadığım bir şeye sevk etti ve genel anlamda bilimsel bir yaklaşımın kamusal tartışmalara dahlinin değerini ve bütünlüğünü bilfiil savunmaya soyundum.
Rusya’nın Bir Türlü Aşamadığı Homofobisi
14 Nisan 2017 Cuma
Rusya’daki eşcinselliğe dair en eski zor kullanma olarak, 17. yüzyılda I. Aleksey tarafından erkek ve kadın eşcinsellerin ölüm ile cezalandırılması geçmiştir kayıtlara. Ardından, I. Nikolay 1832 yılında çıkardığı “Madde 955” ile eşcinselliğin yasaklamasını yasal zemine taşımıştır. Ekim Devrimi sonrası Vladimir İlyiç Lenin ile yasağın kalkmasına rağmen, Stalin’in yönetime gelmesinin ardından yeniden illegal olarak ilan edilmiştir.
Korkuya Karşı Umut ya da “Cesaret Bulaşıcıdır”
10 Nisan 2017 Pazartesi
Bazen kaygılanırız. Öyle ya, bir yaratıcıya yakarırken buluruz kendimizi. Kaygılanırız ve bu, duygularımızı raydan çıkarır. Kaygıyla güçlenir, belki de zayıflarız ama muhakkak daha çok hissederiz. Kaygılandıkça bedenimiz sarsılır, onu daha çok fark ederiz. Daha çok insan ve daha çok hayvan oluruz. Kaygılanırız ve tenimizle tinimiz çarpışır, bir kıvılcım olur, duygularımızla aklımız tutuşur.
Coriolanus Faciası
9 Nisan 2017 Pazar
Ana akım ticari sinemanın yaptığı gibi seyirciyi uyumlu bir topluluk (tüketici) görmek tehlikelidir. Halkı homojen bir topluluk olarak algılayıp ona göre temsiller düzenlemek de öyledir kuşkusuz. Badiou izleyiciyi tiyatro-fikrin bir parçası olarak görür ve onu “bir cemaat olarak, bir kamusal töz olarak, tutarlı bir birliktelik olarak gören her türlü kavrayışa” karşı çıkmamız gerektiğini söyler.
"Belki Derdimize Çare Bir Çiçek.."
7 Nisan 2017 Cuma
Üç ya da dört ay önceydi, öylesine hayattan söz ederken “En çok kendimin hayal kırıklığıyım,” demişti bir arkadaşım. O gün bugündür düşünüyorum bu “kırıklık/kırılmak” kelimelerini. Bazı zamanlarda farklı sözlüklerde kelime kökünü ayrı türemişinin ayrı anlamlarını okurken buldum kendimi. Bir müzik listesi yapıp sözlerinde ya da hissinde “kırılmak, kırgınlık, kırmak” geçen şarkıları bir kenara ayırmaya başladım.