Kıbrıs Sorununda Yeni Yöntem Arayışı (2): Mete Hatay’la Söyleşi
30 Temmuz 2017 Pazar
En son Crans-Montana’da gerçekleştirilen ve yine hiçbir olumlu sonuca ulaşmayan görüşmelerden sonra, yöntem tartışması yeniden ve daha yoğun şekilde başlamaya meyyal görünüyor. Peace Research Institute Oslo (PRIO) Kıbrıs Merkezi’nin kıdemli araştırmacılarından Mete Hatay, bu konuya kafa yoran, “adım adım çözüm” yöntemine geçilmesini savunan ve bu tartışmada Kıbrıs’ın kuzeyinde başı çeken önemli isimlerden biri…
Kıbrıs Sorununda Yeni Yöntem Arayışı (1): “Kapsamlı Çözüm”den “Adım Adım Çözüm”e
29 Temmuz 2017 Cumartesi
Kıbrıs meselesi, mazisi ve bugünüyle Türkiye’de pek bilinmeyen, dahası akademik ilgiye de mazhar olamayan bir mesele… Arada bir, “Kıbrıs’ı satıyorlar!” diye feveran eden birkaç kişi olmasa, muhtemelen Annan Planı döneminden bu yana Kıbrıs’ta yürütülen müzakere süreçlerine dair, okur-yazar çevrelerin kahir ekseriyeti de dahil, Türkiye kamuoyunun pek fikri ve merakı da olmayacak.
Tavsiyelerin Haddi ve Hududu
28 Temmuz 2017 Cuma
İstisnasız tüm binaların yamuk ve temellerinin çürük olduğu, büyük bir deprem olursa kimi kentlerin topyekûn yıkılacağının önceden bilindiği ve kabullenildiği bir kâğıttan evdir Türkiye. Evin kâğıttan olduğunu bilir, üflemeye kalkanlara da ev yıkılacak diye değil, ama bir nefeste dağıldığı vakit kâğıttan olduğu ortaya çıkacak diye kızarız.
Gedächtnis ya da Hafıza-i Beşer
26 Temmuz 2017 Çarşamba
Kör sabitliklerin, tekdüze hesap kitapların olmadığı bu yaşamda, bugün verilen sözün yarınki koşullarda hayli hayli unutulduğu o yarı-gerçek yarı-mitik ortamda bilinçaltının kendi kendini idare edebilen güçleri hayatı devam ettirmektedir. Nietzsche için çok değerli ve önemi yitirilmiş bir kavram olan sağlık işte bu tarz bir unutkan-yaşamda alabildiğine güçlenir.
Eğitimde Dönüşümün Ekonomi-Politiği
24 Temmuz 2017 Pazartesi
İlk olarak, 1980’lerin sonu 1990’ların başlarında, görece daha iyi olan devlet okullarının eksik bıraktığı yerleri özel dersaneler doldurmaya başlamıştı. Çok farklı amaç ve misyonlara sahip küçüklü büyüklü dersaneler girdi çocukların ve gençlerin yaşamına. Zaman içinde büyükşehirlerde bir elin parmağı kadar olan özel okulların/kolejlerin/özel üniversitelerin sayısı artmaya başladı.
Beyaz Saray, Zhongnanhai ve Tükidides Tuzağı
18 Temmuz 2017 Salı
Büyük ihtimalle günümüz Amerika’sının başında bulunan çoğu yetkili Alimoslu Tükidides’i tanımıyor. Fakat Yunanlı yazar uluslararası ilişkiler teorisyenleri ve askerî tarihçiler için bir nevi peygamber niteliğinde. Litvanya asıllı Yaleli tarihçi Donald Kagan, Tükidides’in vakayinamesinin, insanoğlunun savaş, hastalık ve sivil huzursuzluğun baskısı altında nasıl davranabildiği hakkında bilgelikle dolu bir eser olduğunu söylüyor.
15 Temmuz Bayramı Kutlu Olsun!
15 Temmuz 2017 Cumartesi
27 Haziran 1909’da, Selanik ve Manastır ayaklanmalarının olduğu 23 Temmuz 1909 tarihi “Milli Bayram” ilan ettirilir. Ettirilir diyorum, çünkü 24 Temmuz olmalı diyenler az değildir. Mesela Baha Tevfik, 7 (20) Ağustos 1908’de İzmir’de çıkarmaya başladığı gazetesine “11 (24) Temmuz” adını vermiştir. “Gazetemizin Mesleği” başlığıyla kaleme aldığı çıkış yazısına şu cümleyle başlar.
Küçük Şeyler
13 Temmuz 2017 Perşembe
Rizomlarda, kendiliklere dönüşmeden, sürekli birleşip ayrışan işteliklerin duygu ya da ruh hallerini kesen, kapatan, yönlendiren ve oluş çizgilerini takip etmeye engel durumları Baker ilginç şekilde, “melodramatik” olarak niteler. Bu akışa kendini bırakmayı, oradaki özgür karşılaşmaları suç sayan bir “üçüncünün” ve özellikle de toplumun araya girmesi melodramların genel temasını oluşturur.
Adalet Üzerine
11 Temmuz 2017 Salı
Eşitsizlik, kentin ve toplumun örgütlenmesine içkindir ve dolayısıyla eşitlik adına yapılacak protesto/isyan, dengenin, düzenin bozulması, yani adaletin yıkılmasıdır. Bu demektir ki adaletsizliği üreten eşitliktir. Bütün, parçalar üzerinde bir önceliğe sahip olduğuna ve dolayısıyla bütünün/düzenin işlemesi parçaların/sınıfların uyumuna bağlı olduğuna göre adalet, uyum ve uzlaşma demektir. Bunun karşısında düzensizlik adaletsizliktir. Dikkat
Sağ Kanattan Bağımsızlık Atağı
9 Temmuz 2017 Pazar
Saddam sonrası Celal Talabani’nin cumhurbaşkanlığındaki ve Şii lider Nuri el-Maliki'nin başbakanlığındaki ilk yılları, Güneyli Kürtlerin 1990'lar boyunca KDP (Hewler) ile KYB (Süleymaniye) arasında yaşanan anlaşmazlık ve kavgaları sonlandırmayı -hiç değilse Brakuji felaketlerinden kurtulmayı- ve bu geçiş döneminden galip çıkan taraflardan biri olmayı başardığı yıllar oldu.
Tarihe Hayret Etmek
6 Temmuz 2017 Perşembe
“Ben tümüyle yoldan çıkartıcıyım (ἄτοπος) ve yarattığım yalnızca şaşkınlıktır (ἀπορία).” Platon’un Theaitetos adlı diyaloğunda, Sokrates’ten duyarız bu sözleri. Sokrates, eleştiri etkinliğini yoldan çıkmak ve şaşkınlık olmak üzere iki uğrak bağlamında kavrıyor gibidir. Tefekkür hem mevcut düşünsel aksı sarsar hem de hayret ettirir. Sokratik girişim, tam da bu iki uğrağa çağıran filozofun girişimidir.
Şirin Tekeli’nin Ardından
4 Temmuz 2017 Salı
Şirin Tekeli’yi geçenlerde kaybettik. Son yıllardaki karşılaşmalarımız hayli seyrekleşmişti, fakat kendisiyle kırk yılı aşkın bir muhabbetimiz vardı. Beklenmedik ölümü, uzun yıllara yayılan bir sürü ortak anımızın film şeridi gibi gözümün önünden geçmesine neden oldu. Bazı izlenimlerimle beraber, bu anılarımın bir kısmını burada paylaşmak istiyorum.
Neden Kesişimsellik?
30 Haziran 2017 Cuma
Zevk, alışkanlık, öğreti gibi sebeplerle insan harici hayvanların bizim hizmetimizde var olduğunu, onları kullanmanın doğal, çıkarımıza uygun, sağlıklı, gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ama bu görüşümüzü aslında kendi üstünlüğümüze, karşımızdaki kişileri kendimizden aşağıda savunmasız bir halde görmeye, onları mal ve kaynak olarak kullanma gücünü kendimizde görmeye dayandırarak onları kullanıyoruz.
Buralar Hep Komplo Teori
28 Haziran 2017 Çarşamba
Siz, zamanınızın çoğunu okumaya, yazmaya, çizmeye, düşünmeye vermişsinizdir; antropoloji, sosyoloji, siyaset bilimi gibi sosyal bilimlere, felsefeye, sanata ömrünüzü vermişsinizdir. Sonra birisi gelir karşınıza, 7/24 üzerine çalıştığınız bir mesele üzerine anlattıklarınızı şöyle yarım kulak bir dinleyip der ki: “Yooooo! O iş senin bildiği gibi değil.”
Futbola “Siyaset Sokmak” mı Dediniz?
26 Haziran 2017 Pazartesi
En son söylenmesi gerekeni ilk başta söyleyen yazıları seviyorum. Türkiye’de futbol topunun yuvarlanmaya başladığı ilk günden bu yana, siyasi olmadığı bir zaman dilimi yaşanmadı demek isabetsiz bir tespit olmaz. Bu tespite ek olarak, 2016-2017 sezonu kadar ağırına şimdiye kadar hiç rastlamamıştık desek de yalan olmaz.
Sendikaların Değişen Rolleri ve Sosyal Hak Açığı
23 Haziran 2017 Cuma
Sendikalar tüm dünyada zor bir dönemden geçiyor. Bir yandan esnek üretim biçimi ve esnek işgücü ihtiyacı sendikaların geleneksel örgütsel kompozisyonunu erozyona uğratırken bir yandan da ülkeden ülkeye değişen içsel politik faktörler sendikaların Keynesyen refah devleti döneminden alışık olduğumuz endüstriyel alanın başat aktörü olma özelliğini ciddi bir biçimde zayıflatıyor.
Yürüme, Zaman ve Siyaset: Bir İmkân Olarak Demokratik Hegemonya
21 Haziran 2017 Çarşamba
Herzog içindeki bir sezginin veya usa sığmayan bir inancın motivasyonuyla arkadaşının yaşamasına vesile olacağını düşündüğü bir eyleme girişerek yola çıkar. Yürümelidir ki arkadaşı yaşasın. Bütün amaç da onu ölmeden önce görebilmektir. Üç hafta boyunca çeşitli zorluklardan geçerek kan ter içinde yürüyüşünü sürdürür. Üstelik soğuk bir mevsimde yürümek zorunda kalmıştır.
Sol Cemaatçilik, Fetişizm ve “Komünist İdea”
19 Haziran 2017 Pazartesi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, yalnızca, ADALET! belgisi ile Ankara’dan İstanbul’a doğru yola çıkışına ve -yolculuğun “temel talep dışına çıkmamak” koşuluyla herkese açık olduğunu belirterek- “sivil siyasi itiraz”ını eyleme döküşüne “sol”dan verilen “olumsuz” tepkiler, bana bir kez daha, çok geniş bir yelpaze dahilinde, irili ufaklı örnekleriyle “sol”un “cemaatçi” yapı ve işleyişini hatırlattı.
Kamp Armen'i de Hatırla
17 Haziran 2017 Cumartesi
Gezi Parkı direnişine katılmış biriyim, o direnişe el vermiş biriyim. Sevgilimle el ele o parkta direnmiş, feminist çadırda tacizsiz ve tayyipsiz hava sahasında soluk alma şansına erişmiş, feminist eyleme katılmış, arkadaşlarımla omuz omuza durmuş, lubunyanın altından geçip hepimizi davet ettiği gökkuşağının altında parkın, çimlerin, başka bir hayatın ve direnişin mümkünlüğünde huzur ve gelecek tahayyülü paylaşmış biriyim.
Rusya Günü'nde Rus Halkı Cevap Bekliyordu
14 Haziran 2017 Çarşamba
Sovyet sonrası Rusya’nın küresel kapitalizm ile entegrasyonu sonucunda ortaya çıkan ve sadece ekonomik alanda değil, aynı zamanda politika alanında da oldukça etkili olan ve olmak da isteyen bir zümre ortaya çıkmıştır. Oligarklar olarak adlandırılan ve çoğunlukla Sovyet dönemi nomenklatura ile ilişkilendirilen bu zümre ne monolitik ne de kendi içinde konsensüsü sağlamış bir yapıya sahiptir.
Kaybedenler ve Kaybedenler
13 Haziran 2017 Salı
Nihayetinde seçimin herhangi bir kazananı yok denebilir. Az kaybedenler ve çok kaybedenler var, fakat en büyük kaybedişi yaşayanın May olduğuna da şüphe yok. Parti içerisinde bile birçoğu onun istifasını bekliyor. Fakat May bu kaybedişi kabullenmek yerine iktidarını daha da otoriterleştirerek korumanın peşinde. Labour ve Corbyn içinse ortada büyük bir kazanım var.
Silahı Seçmek
9 Haziran 2017 Cuma
Diyalektik uçup giden, yakalanamazmış gibi görünen anların sürekliliğini toplar ve bütünleştirir. Tinin zamandaki uzun yürüyüşü ve deneyimlerinde kendini gerçekleştirmesi aracılığıyla tin aslında zamanda sonsuzlaşmaktadır. Özne; bir özne olarak kendisini gerçekleştirmesi durumunda zamanı durdurmakta, hatta silmekte ve ebedileşmektedir. Bu doğrultuda Jette'nin eyleminde beden bulan Katia'nın hayali; Jette'nin “şehadet”inde ise hakikate ulaşmakta, ebediyete intikal etmektedir.
Angelus Novus ve Hemderdimiz Benjamin
6 Haziran 2017 Salı
Benjamin resimle kendi arasında belki de çok önemli bir ortaklık gördüğü için bu kadar bağlanır Angelus Novus’a. Bir felaketler yığını ve ezilenlerin trajedisi olarak tarih tasvirini içinde gizleyen resim, aynı zamanda Benjamin’in kendi melankolik ve trajik tarihinin de imgelerini saklar. Dünya tarihi ve Benjamin’in kişisel öyküsünün kesiştiği noktada bu resim ve onun aurası vardır.
William Hazlitt ve Estetik Eleştiri
2 Haziran 2017 Cuma
Hazlitt’in gusto üzerine yazdıkları göz önüne alındığında sanatta değer verdiği temel unsurların “tensellik” ve “canlılıktan”tan türediği söylenebilir. Bunu tipik bir “maskülenizm” olarak görmek mümkün ancak şahsi yorumum Hazlitt’in sanatta bir nesneyi gerçeklikte olduğu halinden farklı bir şekilde tanımlama gücüne, onu muhayyilede en az “gerçekteki kadar gerçek” kılabilme yetisine değer verdiği.