İran’da Devrim Sonrası Sınıf ve Siyaset: Kısa Bir Giriş
24 Mayıs 2016 Salı
Egemen 1979 İran Devrimi anlatısı yeni bir siyasi aktöre önemli bir rol verdi: Ezilmiş kitleler. Son yirmi yılda İran’da bu kitlelerin yerine eşit derecede cazip ve belirsiz bir başka öncü güç konuldu: Orta sınıf. Her ne kadar bu kategorilerin hiçbiri İran toplumu gerçeğini yansıtmasa da her iki fikir siyasi düzeni yeniden şekillendirecek bir araç olarak kullanıldı.
Elena Ferrante’nin "Napoli Romanları" ve Orta Sınıf İyilikseverliğinin Sınırları
22 Mayıs 2016 Pazar
Elane Ferrante’nin dört ciltlik “Napoli Romanları” serisi, İngilizceye çevrilmeye başladığı andan itibaren hem Amerika’da hem de İngiltere’de edebiyat çevrelerinde büyük yankı uyandırdı. Kimi okuyucu ve eleştirmenler, bu romanları iki kadın arkadaşın çocukluklarından itibaren devam eden çatışmalı, inişli çıkışlı ilişkilerinin hikâyesi olarak tanımlarken, kimisi Napoli’nin yoksul bir mahallesinde, İtalya’nın marjinlerinde, yoksulluğun içinde süregiden varoluş mücadelesinin hikâyesi olarak tanımladı.
Düğüm
20 Mayıs 2016 Cuma
Zamana düğümler atıyoruz. Belleğe yardım için parmaklarımıza düğümlediğimiz iplikler gibi. Şiddetin akla hükmettiği, kötülüğün olağanlaştığı, en beyhude ve acıtan ölümlerin günlük rutinlerimiz arasına saçma bir normallikle yerleştiği bu karanlıkta, zamana düğümler atıyoruz. Unutmamak için. Hatırlamak için.
Barış Bildirisi, ÖYP ve Sürgünler
18 Mayıs 2016 Çarşamba
Evet, aylardır yaşanan iç savaşta hayatını kaybeden, evi barkı topa tutulan, yıkılan insanların yanında akademisyenlerin başına gelenler belki önemsiz ama yine de akademisyenlerin maruz kaldıkları hukuksuz işlemler ve genç akademisyenlere kesilen sürgün cezası ile altüst edilen akademik ve özel hayatları, bireysel olduğu kadar toplumsal da olarak göz ardı edilmeyecek derecede önemli!
Buradayız!
16 Mayıs 2016 Pazartesi
Geçtiğimiz günlerde, son zamanların en anlamlı eylemine/ânına tanık olduk. Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında 1908-1915 yılları arasında mebus olan, 1915 yılında öldürülen Ermeni milletvekilleri fotoğraflarıyla, manevi varlıklarıyla TBMM’nin vekil sıralarındaydılar. Yüz yıl sonra gerçekleşen bu buluşma, tam da HDP’li vekilleri Meclis dışına atma, etkisiz bırakma girişimlerinin olduğu bir dönemde sembolik olmaktan öte bir anlam taşıyor.
Kadın Dünyasının Muktedirlere Sunduğu “Bereketli” Olanaklar
13 Mayıs 2016 Cuma
İktidarların hem içinden çıktığı, hem de yeniden üretildiği bir alan olarak gündelik yaşam, bizim coğrafyamıza özgü kadın-erkek dünyasından fazlasıyla dolayımlanarak var olmakta. Öyle ki, halk-iktidar etkileşimiyle varlık bulan cinsiyet algısı, muktedirlere son derece bereketli manipülasyon olanakları sağlamakta. Politik dünyanın cinsiyet dünyasıyla ilişkilenme biçimi, “iktidarın bekası” gözetilerek oluşturulan çift taraflı stratejiyi mümkün ve gerekli kılıyor.
Makbul Vatandaşlıktan Makbul Mağdurluğa
11 Mayıs 2016 Çarşamba
Hukuk, devlet aygıtının hem soyut gücünde hem de yargı bünyesinde somutlaşarak iktidarını hissettirebildiği o çizgide durur. İktidarını devletin yaptırım gücünden alırken, gene devletin makbul vatandaşlarından ve hiyerarşisinden azade değildir. Bu yüzden hukukun iç eleştirisinin yapılması, devletlerin makbul vatandaş algısının, hukuk fikrinde nereye oturduğunun ve hangi boşluklarda kendini gösterdiğinin incelenmesi gerekir.
Bir İmtiyazın Reddi: “Bu Suça Ortak Olmayacağız”
9 Mayıs 2016 Pazartesi
Barış İçin Akademisyenler’in “Bu Suça Ortak Olmayacağız” metni, başta Türk toplumuna ve “Türklük imtiyazlarından” bilerek ya da bilmeyerek yararlanan tüm çevrelere, bu vazgeçilmeyecek kadar avantajlı olan alanın iradi reddini göstermiş oldu.
Beyoncé’nin Lemonade Albümünün Birikim’de Ne İşi Var?
7 Mayıs 2016 Cumartesi
Bir gece ansızın yayınlanan Beyoncé albümü tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Albüm sadece müzik yazarları tarafından değil, ciddiyetiyle tanıdığımız The New York Times, The Guardian, London Review of Books ve New Yorker gibi çeşitli yayınlar tarafından da yere göğe sığdırılamadı. Bazen bu kadar tantanayla reklamı yapılan popüler olaylardan sakınmak gerekir; bazen de tam içine dalmak gerekir.
Hayatın Siyaset Sahnesine Çağırdığı Özne: HDP
6 Mayıs 2016 Cuma
İktidarın despotluğuna karşı bir demokratik cephe partisi olarak teşekkül eden HDP, asıl olarak, bir demokratik cumhuriyet inşasının vaadiydi. Bu toprakların kanlı geçmişi hatırlandığında neredeyse bir ütopya katına çıkarılabilecek böyle bir vaat, onlarca yıldır iktidarlarca baskı altında tutulan fakirlerin ve ezilenlerin önemli bir bölümünün ilgisini ve teveccühünü kazandı.
Yüzleşmeye Dair
4 Mayıs 2016 Çarşamba
Yüzleşme yaşamış insanlar “hakikatin sırlarına ermiş” ya da “ihya olmuş” insanlar değildir. Bana öyle geliyor ki, yöntemsel kuşkuyla yeni yüzleşmelere daima açık olabilmek gerekiyor. Bazen, “Ben kendisiyle yüzleşmiş bir insanım, artık neyin yanlış neyin gerçek olduğunu bütünüyle biliyorum,” diyenlerle karşılaştığım olur ki, ben bu tür “yüzleşmeleri” pek sağlıklı bulmam.
Eleştirinin Sorumluluğu ve Toz Bezi'nden Düşmanlık Çıkarmak
2 Mayıs 2016 Pazartesi
Gündelik olanın siyasallığını sınıf, toplumsal cinsiyet ve etnisitenin kesiştiği bağlamlara doğru açarak görünür kılan Toz Bezi, İstanbul Film Festivali’nin "ulusal yarışma" bölümünde kazandığı ödüllerle de sesini duyurdu. Filme dair çeşitli eleştiri ve yorumlar yapıldı.
Toz Bezi’nin Feminist İzleri
1 Mayıs 2016 Pazar
Toz Bezi ana karakterlerinin hikâyesiyle, film örgüsüyle ve ele almaya çekinmediği meselelerle övgüleri fazlasıyla hak eden politik bir film. Kadın işçilerin hikâyeleri, görünmez emeği görünür kılmaktaki derdi, Kürt sorunu ve kadınlar arası inşa edilen ilişkilere yaklaşımıyla feminist teori ve politikaya ilişkin konuları beyaz perdede kendi izleriyle seyre sunuyor.
Yeni Başlayanlar İçin Kilis (2): Oyun Büyük - Kilis Küçük
29 Nisan 2016 Cuma
“Arap Baharı”nın ateşi Suriye’ye yaklaştığında, Türkiye’de Ortadoğu’ya dair daha farklı bir perspektif söz konusuydu. Stratejik Derinlik’te yol alınırken, barış zamanlarındaki bol diplomasili görüntüler, Suriye’de savaşın başlamasıyla fabrika ayarlarına, yani Metal Fırtına moduna geri döndü. Bunun en büyük sebebi, kuşkusuz ki, devletin kurucu ideolojisinin tarihsel Kürt korkusudur.
Devletin “Meşru” Gördüğü Kürt ve Kürtlerin “Siyasal Özne” Olma Mücadelesi
28 Nisan 2016 Perşembe
Kürtlerin bu "siyasal özne" olma mücadelesi, içinde yaşadıkları devletler özelinde yurttaşlık ve demokrasi ile de doğrudan alakalı bir durumdur. Çünkü bir demokratik ve hukuk devleti olmanın birincil şartı, tüm yurttaşların hem siyasal hem de hukuki anlamda "yurttaş" olarak kabul edilmesi gerektiğidir. Bu, klasik olarak anayasada yer alan "ırk, din, dil, cinsiyet, sınıf ayırımı olmaksızın" gibi ifadelerle olacak bir şey değil.
Yeni Başlayanlar İçin Kilis (1): Ne Oldu, Ne Oluyor, Ne Olabilir?
27 Nisan 2016 Çarşamba
Kilis, son günlerde yakın tarihte hiç olmadığı kadar gündemde. Ama bu kez, kaçakçılığı ve kaçak mallarıyla dolup taşan, 70’lerde yerli turist turlarının düzenlendiği “pasaj”larıyla, 1970’lerden itibaren belediye başkanlarına karşı silahlı saldırılarıyla, onu “vilayet” statüsüne yükselten haberleriyle, tarihiyle, Canpolatoğulları’nın önemli merkezi olmasıyla, yemeğiyle, mutfağıyla değil, her gün “düşen” roketlerle, ölümlerle gündemde.
Savaş ve Politik Bir Hareket Olarak Veganlık
26 Nisan 2016 Salı
Velev ki devletin “milli ve manevi değerleri” tehlikede, o zaman insan katliamına karşı çıkmayacak mıyız? Devletin bekası denilen şey bir devletin varlığının her şeye rağmen ve diğer her şeyden üstün tutularak kendini yaşatması demek midir?
Serhat ve Kafkasya Kürtlerine Karşı Sınır Politikaları
22 Nisan 2016 Cuma
Kürtlerin tarihî coğrafyası olan “Kürdistan”ın dahil olduğu ülkelerin temel politikaları bundan bağımsız gelişmiyor. Özellikle gelişen iletişim olanaklarıyla birlikte bir parçadaki gelişme, diğer yerlerde de yeni gelişmeleri tetikleyebiliyor. Bu anlamda Ortadoğu’da Kürtlerin yaşadığı ülkelerin son yüz yıllık politikaları irdelendiğinde, hepsinin de Kürtler üzerinden politika geliştirdikleri açıkça görülebiliyor.
Nisan Fransa’ya Gelmedi
20 Nisan 2016 Çarşamba
François Hollande’ın sosyalist hükümeti, iktidar süresinin son yılına girerken iddialı bir reform sürecini başlattı. AB’nin 28 üye ülkesinin işsizlik ortalaması %8,9 iken Fransa’da %10’un üstünde seyreden işsizlik oranını düşürmek için iş kanununun esnekleştirilmesine karar verildi. Hükümet 35 saatlik haftalık çalışma süresinin uzatılması ve işten çıkarmanın kolaylaştırılması başta olmak üzere bir dizi tedbir sayesinde, işverenlerin daha fazla kişiyi istihdam etmesinin sağlanabileceği iddiasında.
Königsberg’in Bilgesi
18 Nisan 2016 Pazartesi
Kötülük üzerine çalışmalarıyla bilinen felsefeci Susan Neiman Ahlâki Açıklık (İletişim Yayınları, 2016) adlı kitabında “Neden sorusunu, erdemli insanların acı çektiği ve kötü insanların güçlendiği bir anda sormaya başlarız,” diyor. Nagehan Tokdoğan'ın çevirdiği kitapta Neiman, sağın ahlâka el koymasına, solun bütün değerleri tırnak içine almasına itiraz ediyor.
Panama Belgeleri’nin Gösterdikleri: Vergilendirilmeyen Servet ve Demokrasi Açığı
15 Nisan 2016 Cuma
Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından kamuoyuna sızdırılan Panama Belgeleri, giderek birbirleriyle kesişen iki grup haline gelmekte olan süper zenginlerin ve siyasetçilerin vergi kaçırmak amacıyla servetlerini offshore vergi cennetlerinde sakladıklarını gözler önüne seriyor. Belgelerin gösterdikleri ve açtığı tartışmalar günümüzde prosedürel demokrasinin işlediği düşünülen ülkelerde dahi demokrasi açığının ne denli büyük olduğunu göstermesi açısından öğretici.
Modern Zaman Vahiyleri İçin Prolegomena
15 Nisan 2016 Cuma
Bu belgeler, zaten hepimizin gayet iyi bildiği şeyleri detaylarla yükümlendirirler yalnızca ve bu açıdan bilhassa, neredeyse pornografik bir nitelik taşırlar. Gündelik hayatta yüksek sesle söylenemeyen huzur kaçırıcı vakaların olabildiğince detaylandırılmasıdırlar. Yeni bir imkânlılıklar dünyası tanıtmanın, düşünceyi mümkün kılan, neyin düşünülebileceği neyin düşünülemeyeceğini belirleyen koordinasyonların eşiğinde bir başkalaşım meydana gelmesinin uzağında kalır gibidirler.
İmparatorluğa Meydan Okuyan Devrimci Bir Şairin Yirmi Birinci Yüzyıla Ağıdı
13 Nisan 2016 Çarşamba
Yirmi birinci yüzyılın en önemli aktivist entelektüellerinden biri şüphesiz İkbal Ahmet’tir. Doğumundan ölümüne kadar geçen sürede belki de birçok düşünür, yazar ve şairin isteyip de sahip olamayacağı düşünsel bir pratiğin içinde yer aldı. Ahmet’in düşünsel dünyası ölene kadar, kendi tabiriyle, “seküler ve eleştirel” bir dünyanın sınırlarında gezinip durdu.
Barış için Militarizm: Birleşmiş Milletler Barış Güçleri
11 Nisan 2016 Pazartesi
Barış Gücü askerlerinin “evrensel barış”a ve “uluslararası barış ve güvenliğin korunması” amacına hizmet ettiği varsayılıyor. Bu nedenle yurttaş-orduların mensuplarının sahip olduğundan farklı bir aidiyet bağına ihtiyaçları var. Ancak küresel siyasetin karar alıcıları tarafından, dönüşen orduların ihtiyacına cevap verecek şekilde, jeokültürel olarak yeni bir aidiyet bağı henüz oluşturulabilmiş değil.