Orhan Kemal Sosyolog Olsa N’olurdu?
20 Şubat 2016 Cumartesi
Orhan Kemal İstanbul’dan Çizgiler kitabında kendisinin de parçası olduğu yoksul mahalleleri Ferit Öngören ile dolaşır. O anlatır, Ferit Öngören çizer. Bu kitapta beni etkileyen sınıf gözlüğüne sahip Orhan Kemal’in gerçekliğe bakma arzusu, bu arzusunu hikâye arayan bir yazar avcılığı ile değil samimi bir ezilen dayanışması ile yapması ve bunu yaparken naif, masum yoksul aramamasıydı.
İfade Özgürlüğüne Ekvador’dan Bakmak
19 Şubat 2016 Cuma
İfade özgürlüğü karnesi kırıklarla dolu bir devletin lideri şubat başında, yine ifade özgürlüğünden sınıfta kalan bir başka devlete konuk oldu. Misafir liderin konuşması sırasında ev sahibinin “haşarı” yurttaşları rahat durmayınca, konuğun korumalarının şiddetine maruz kaldılar. Üstelik bu yabancı saldırı alışık oldukları şiddetten bile hızlı gelince, ülke gündemi bir anda karmakarışık oluverdi.
Batan Güneşin Ülkesinde: "İslâmlaşma” ve “Vatansever Avrupacılık” Üzerine Düşünceler
18 Şubat 2016 Perşembe
Pegida'nın (Patriotische Europäer Gegen die Islamisierung des Abendlandes – Batı’nın İslâmlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) 2014 sonu 2015 başında tanık olduğumuz ani yükselişi ciddi bir ilgiyi hak ediyor. Genel olarak göçmenlere ve sığınmacılara özel olarak ise Müslümanlara yönelmiş ve Avrupa'nın sözde İslâmlaşması üzerinden kendini var eden korku tellallığı ile harmanlanmış nefret, Avrupa'daki aşırı sağ populizmin standart bir ikiyüzlülüğü ve hiçbir şekilde Almanya'ya özgü değil.
“Bir Gün Elbette Orhan Pamuk’u Seveceksiniz (Orhan Pamuk’u Seviniz)”
16 Şubat 2016 Salı
İçinden geldiği zümrenin Orhan Pamuk’u sevmemesinde de anlaşılmayan bir şey yok. Kar romanında Atatürk’ü oynamak isteyen oyuncu tasviri, kitabın yayımlandığı dönemde de rahatsızlık uyandırmış, bu kişinin kim olduğu tartışılmıştı.
Gitmeye Mecbur Suriyeliler
15 Şubat 2016 Pazartesi
“İnsan düşmeye görsün,” denir Anadolu’da refah içinde bir yaşam sürerken varını yoğunu bir anda kaybetmiş insan için. Başına bir felaket gelmiştir mutlaka. Her şey bir anda olmuştur. Bu yüzden hazırlıksız yakalanmıştır. Asıl serüven bundan sonra başlayacaktır, yaşamın çirkin yüzüne bundan sonra şahit olunacaktır. Yaşanan hakiki manada bir “düşüştür”.
Öğütülmeyi Beklemek: Hukuksuz Bir Rejimle İşbirliğinin Artıları ve Eksileri
10 Şubat 2016 Çarşamba
Başta barış hareketi olmak üzere muhalif kesimlerin dertlerini ülke içinde ve dışında anlatmakta zorlanması, mevcut rejimin ‘melez’ niteliğinden kaynaklanıyor. Seçim günü büyük ölçüde adil geçen bir oy verme işlemi var; bu yönüyle demokratik sanılabilecek bir rejimden söz ediyoruz.
Nükleer Anlaşmanın Ardından: İran Muhalefeti İçin Yol Ayrımı
12 Şubat 2016 Cuma
İran ve P5+1 ülkeleri arasındaki nükleer anlaşma somut sonuçlarını vermeye başlıyor. Ambargoların kalkmasıyla eşzamanlı olarak Cumhurbaşkanı Ruhani, bu satırların yazıldığı sırada halen devam eden Avrupa turuna çıkmış durumda. Aslında Lozan görüşmelerinden beri anlaşmanın sonuçlarına dair tartışmalar hem İran içinde hem diasporada hem de uluslararası çapta sürüyor.
Kuzey Avrupa’nın Cömert Sosyal Devletleri
9 Şubat 2016 Salı
Avrupa son zamanlarda mültecilere yönelik tuhaf bir uygulamanın, daha da tuhaf biçimde hızla yayılmasına sahne oluyor. Nazi Almanya’sını anımsatan çağrışımlar içerdiği yönündeki eleştirilere rağmen, giderek daha fazla gelişmiş devlet, ülkeye giren sığınmacıların üzerindeki nakit para ve değerleri eşyaya el koyuyor.
Siyasal İslâmcılarda Arzulanan Aydın Prototipi: Entelektüelliğin Sefaleti
8 Şubat 2016 Pazartesi
Türkiye’de, AKP döneminde “yetişen aydın ve entelektüel camia”dan bahsederken, şu temel soru kendini sormayı dayatıyor: AKP’nin hükümette olduğu geçen on dört yıllık zaman zarfında, Noam Chomsky’nin imzaladığı bildiriye karşı neden kendi fikrini ortaya koyabilecek aydınlar değil de “kan banyosundan” bahseden organize suç örgütü liderleri ortaya çıkmıştır?
Sol İlahiyat’ın Güncelliği
6 Şubat 2016 Cumartesi
Kanımca Kant’ın felsefeye en önemli katkılarından biri, felsefe ile güncellik arasında kurduğu dolaysız ilişkidir. Kant, en spekülatif tufanda bile, dinginleştirici bir soru ile felsefeyi güncelin alanına çeker. Kantçı felsefenin üzerindeki kesif kuzey sisi, bu güncellik müdahalesi ile dağılır ve gökyüzü, Kant’ın mezarını aydınlatmasını arzuladığı yıldızların parlaklığıyla göz kamaştıran bir güzelliğe erişir.
Barış Bildirisi, Entelektüel ve Sorumluluk
5 Şubat 2016 Cuma
Edward Said Entelektüel: Sürgün Marjinal Yabancı isimli kitabında entelektüelin sorumluluğu, toplumsal alanla ve toplumla ilişkisi üzerine kendine has bir entelektüel tanımı sunar. Ona göre entelektüelin asli görevi hegemonya (ki buna devlet ve devletin araçları diyebiliriz) tarafından uygulanan baskılar karşısında görece bağımsızlığını koruma arayışına girmektir.
KKTC’nin “Yeni” Partisi
4 Şubat 2016 Perşembe
Kıbrıs’ın kuzeyinde, Kudret Özersay liderliğinde yeni bir partinin (Halkın Partisi) kurulacağının belli olmasıyla birlikte bir tartışma dalgası da başlamış oldu. Kuzey’de çok sınırlı sayıda olan tartışma platformlarında, henüz parti programı da açıklanmamışken, partiyi “sınıf”la sınayıp siyasi yelpazenin sağına yerleştiren yazılar da yayımlandı, partinin “üçüncü yolu” temsil ettiğini ve “ne sağ ne sol” olduğunu savunan yazılar da…
Bize Ulus Karşıtı Diyorlar: Peki Onlar Hindistan'ı Nasıl Görüyorlar?
3 Şubat 2016 Çarşamba
Kurucuları, kendilerini güçlendiren bu kültüre olan muazzam inançlarıyla birlikte en muhafazakâr Brahman kastından geldiler. 20. yüzyılın başlarından bu yana ana akım seküler özgürlük mücadelesine karşı çıktılar ve dinî çizgide örgütlenmeye başladılar. Açıkça Hitler'e hayranlıklarını belli ettiler ve Nazilerin azınlıklara olan yaklaşımını örnek almanın Hindistan'a "kazanç" sağlayacağını söylediler.
Barış Ünlü Vakası veya Akademisyenin Bir “Sanık” Olarak Portresi
2 Şubat 2016 Salı
Bugün bir kez daha, üniversitenin 1128’likler vakasıyla aynı türden bir tazyikin altında olduğunu görüyoruz. Barış Ünlü’nün bir sanık olarak çizilen portesi, bu türden tedip ve tasfiye harekâtlarının gelişim sürecindeki halkalardan birini işaret ediyor. Tarihin bir kez daha tekerrür etmemesi için, şimdi bir kez daha, “Barış için” akademisyenler olma ödeviyle karşı karşıya gelmiş bulunuyoruz.
Paris Katliamının Ardından: Kamusal Alanı Yeniden Düşünürken
1 Şubat 2016 Pazartesi
Yaygın bir sosyolojik bakış açısı güncel meseleleri düşünürken sıkça bunların özünde “Öteki’yi anlamamak”tan (meselenin güncelliğine göre bu Öteki Şarklı, Arap, Yahudi, Kızılderili, Müslüman vb. şeklinde çoğaltılabilir) doğan sorunlar olduğunu vurgulamakta, toplumsal yabancılaşmayı, iki insanın birbirlerine bu denli yakınken sözgelimi çeşitli kamusal mekânlarda, aynı zamanda nasıl bu kadar uzak olabildiklerini çağdaş toplum incelemelerinin kalbine yerleştirmektedir.
Anadoluculuk-Milletçilik-Yerlilik
28 Ocak 2016 Perşembe
“Yerli ve milli.” Tanıl Bora’nın Birikim Haftalık’ta yayımladığı yazıda “Anadolucu” ve “İslâmcı” mecraların bu kavramlarla kurduğu ilişkilerin kritiği yapılıyor. İslâmcılarla ilgili değerlendirmeleri belki başka bir yazıda ele alabiliriz. “Günümüz Anadoluculuğu” hakkında yazılanlar ise mutlaka ele alınmalı.
İsim Şehir Eşya Bitki Hayvan
27 Ocak 2016 Çarşamba
Küçükken bu oyunu herkes oynamıştır değil mi? Lakin girizgâhımızda bu masum oyundan uzun uzun bahsetmeyeceğim. Olsa olsa sadece yazının başlığı olur. Çünkü son günlerde gündeme gelen Hakkâri ve Şırnak’ın taşınma mevzusu benim aklıma daha tuhaf bir şeyi, yıllar önce arkadaşlarıma absürt espri olsun diye zaman zaman kastığım garip diyaloglar manzumesini getirdi.
Hılbıjartın: Kürdlerin Seçimle İmtihanı
26 Ocak 2016 Salı
Hayatta her gün tercihler yapıyoruz; tercihlerimiz, beraberinde doğrularımızı ve yanlışlarımızı getiriyor, anlık verdiğimiz kararlarda, yaptığımız tercihlerde “isabet” olup olmadığını zamanla anlayabiliyoruz; sorun, alınan kararların ve yapılan tercihlerin, hangi nedenlerle ve hangi ortamda verildiğini düşünmek ve anlayabilmektedir.
Siyasal İslâmcı Tahayyülde İç Düşman/Hain Figürü
25 Ocak 2016 Pazartesi
AKP’yi kuran kadrolar içinde neşet ettikleri siyasal İslâmcı partiden kopup başka bir parti altında yollarına devam ettiler belki ama taşıyageldikleri siyasal İslâmcı tahayyülü pek de sorgulamadıklarını Gezi protestolarından 17-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına verdikleri tepkilere bakarak söylemek mümkün.
Kötülük Hafızası: Cumhuriyet’in Diyarbakır’da Kimlik İnşası
23 Ocak 2016 Cumartesi
Bünyesinde farklı etnik ve dinî grupları barındıran Modern dönem öncesinin siyasal yönetim yapıları İmparatorlukların, yükselen milliyetçi ideolojik dalgaya mağlup olarak tarih sahnesinden birer birer silinmesiyle yerine bu zemin üzerine inşa ve ikame edilen ulus-devletlerin dayandığı akıl, başta özgürlükler olmak üzere, pek çok alanda bir sorun ve sorunsal olarak bize tevarüs etmiştir.
“Aydınların İhaneti”: İktidar-Entelijansiya İlişkisi
22 Ocak 2016 Cuma
Şu anda gözlemlediğimiz süreç, sadece bir imza kampanyasına milliyetçi saiklerle tepki gösterilmesi değil, akademide örgütlü olan muhaliflerin zayıflatılması amacıyla başlatılan bir cadı avı. Savcılar metinde suç unsuru bulmayı başaramadı henüz, ama soruşturmalar, uzaklaştırmalar derken imzacıların bir kısmı yerinden edilmeye başlandı bile.
Endişeye Mahal Yok
21 Ocak 2016 Perşembe
2016, Irak’ta savaşmış İngiliz askerleri için basında yer alan tedirgin edici haberlerle başladı. Zira Irak Savaşı sırasında İngiliz askerler tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen kötü muamele, işkence ve yaşam hakkı ihlallerini araştıran İngiliz Savunma Bakanlığı’na bağlı birimin başındaki Mark Warwick, askerlere yönelik yargılamaların olacağını, hatta kimi vakaların savaş suçu kapsamında ele alınabileceğini ifade etti.
Sona Doğru: Hal ve Gidiş
20 Ocak 2016 Çarşamba
Daha önce de çeşitli vesilelerle dile getirdiğim gibi, HDP’nin meşru yasal siyaset zemininin daraltılması ve marjinalize edilerek “kabul edilebilir” siyasetin dışına atılması ile başlayan mevcut süreç, 7 Haziran seçimleri ile açığa çıkan üç olasılıktan en beterinin, yani politik-karşıdevrimin bir yansıması olarak görülmeli.
Derrida ve Joyce: Yapısökümün Yapısökümü
19 Ocak 2016 Salı
Derrida, Joyce'un kültürü ve tarihi toplama/parçalara ayırma işlemini bir tür “programlama” olarak niteler. “Biz de bu 1000. nesil bilgisayar programının bir parçası oluruz; Ulysses ve Finnegan ile karşılaştırınca, günümüzün bilgisayar ve mikrobilgisayar teknolojisi, çeviri makineleri vb onun yanında 'yaptak' (bricolage) ve tarih öncesinin çocuk oyuncakları gibi kalır. Bizi belleğine yerleştiren bu Joyce yazılımının, Joyceware'in parçası oluruz.”