Haftalık
Aksu Bora
4 Mayıs 2024 Cumartesi
Türkiye haritasının kırmızıya boyanmasına sevinmemizin bir sebebi de herhalde AKP’nin gerilemesi ile bu dip dalganın yükselmesi arasındaki bağı sezmemiz. Muhalif politikanın “konum alma” ve “duruş” eylemsizliğine sıkıştırıldığı bir zamanda feminist hareket, politikanın imkânlarını yokladı, bunları genişletmeye çalıştı. Şimdi gördüğümüz, bu çabanın sonuçları. Yersiz bir iyimserliğe kapılmaya gerek yok ama yani, sevinmeyelim mi?
Işıl Kurnaz
3 Mayıs 2024 Cuma
Yargıtay Başkanlığı seçimi 1 aydır sürüyor, seçimin 30. turunda da seçilen olmadı. Bir sonraki tur, 6 Mayıs'ta yapılacak. Yargıtay Kanunu’nun 31. maddesine Yargıtay Başkanı’nın seçilebilmesi için üye tam sayısının salt çoğunluğu olan 175 oy arandığı için seçimler bir kördüğüm haline geldi. Ama bu kördüğüm, bir hukuk kördüğümünden fazlası. Çünkü Yargıtay Başkanı’nın seçimini hukukun dışında bir yerden izliyoruz. Adaylardan biri Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanı.
Murat Belge
2 Mayıs 2024 Perşembe
Dini bir ideolojiyle hareket ettiğini söyleyen ve bunu kararları, davranışlarıyla da kanıtlayan bir siyasi partiyle düşünce ortaklığı içinde bulunamayacağımız baştan belli. Bu ortamda AKP’nin böyle davranışlarını yadırgamıyorum; ama AKP ya da herhangi bir partinin uyguladıkları arasında bazı şeyleri sindirmek kolay değil.
Tanıl Bora
1 Mayıs 2024 Çarşamba
Bugün, 1 Mayıs. 1 Mayıs onlarca yıldır memlekette öğrenci milletini, mezun cemiyetlerini, bir kısım esnafı, köy ve semt derneklerini, futbol taraftar gruplarını, nice “kimlik grubunu”, yani halkı “emekçi davası” peşinde yürüten bir gelenek kurdu. Basbayağı bir folklor kurdu. Emekle insan haysiyetini bağlayan iğne ipliğin, bir haysiyetli popülizme ilik açmasının da resmidir. İzinlerin ve yasakların silemeyeceği bir resim.
Orhan Koçak
30 Nisan 2024 Salı
Frankfurt Okulu'nun açtığı düşünce yoluna mesafeli kalmış yazarlar bile Adorno’nun “uzgörüsünü” teslim etme gereğini duymuşlardır. Mesela, Aylık Birikim’de popülizm ve yeni-otoriterlik üzerine tartışmalarda sık sık referans verilen ve yanlış hatırlamıyorsam birkaç metni de yayımlanan Cas Mudde, kitabın İngilizce edisyonunun arka kapağındak “blurb”ünde şöyle demiş: “Adorno bize mezarın ötesinden seslendiğinde hepimizin dinlemesi gerekir.”
Cuma Çiçek
29 Nisan 2024 Pazartesi
Bugün DEM Parti tarafından temsil edilen Ana-akım Kürt Partisi her ne kadar son on yılda kısmi ve sürekli bir güç kaybı yaşasa da söz konusu siyasi gelenek bugün bir fırsat penceresiyle karşı karşıya bulunuyor. Zira, Ana-akım Kürt Partisi’nin oy oranlarında düşüş olsa da birinci olduğu il sayısında artış var. DEM Parti son seçimlerde 12 şehirde seçimi ilk sırada kapattı. Bunun temel nedeni DEM Parti oy kaybederken, Kürt coğrafyasında asıl rakibi olan AK Parti daha fazla oy kaybetti.
Erdoğan Özmen
24 Nisan 2024 Çarşamba
Hastası/danışanı için en iyisini bildiğini varsayan, kendini değer yargıları oluşturma ve dayatma makamı gibi gören, tedavi/terapiyi otoriter tarzda ve zeminde işleyen bir yardım ilişkisi olarak kavrayan yaygın ve yüzeysel tavrın eleştirisi vardır burada. Çünkü ötekilerden ve kendimden müteşekkil ve buna indirgenmiş bir ikili ilişkide, ötekilerin iyiliği olarak hayal ettiğim şey mecburen kendi imgemden ibaret, kendi yansımama eşdeğer bir şey olarak kalmayacak mıdır?
Ömer Laçiner
22 Nisan 2024 Pazartesi
CHP’nin bu “zafer”i, ülkenin tarihinde bir “dönüm noktası” olabilir, sayılabilir mi? Eğer dönüm noktası terimine sadece çeyrek asır kesintisiz devam etmiş bir iktidarın sona erişinin güçlü işaretlerinden ibaret bir anlam yüklüyorsak; evet. Ama 31 Mart’taki sonucu Cumhuriyet’ten, hatta 20. yüzyıl başından beri yaşadığımız siyasal tarih bağlamında ele aldığımızda ise; henüz evet diyemeyeceğimizi, buna mukabil 31 Mart’ın, özellikle CHP’ye verilen destek üzerinden bu bağlamda da bir dönüm noktası olabilme potansiyelini büyük ölçüde taşıdığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Ahmet İnsel
21 Nisan 2024 Pazar
Tartışma açmaya yönelik ender girişimler ne yerel ne de ulusal planda seslerini duyurabildi. Halbuki siyaset, sorunları tespih taneleri gibi dizmekten öteye, bunları belirli bir önem sırası içinde, birbirleriyle etkileşimlerini dikkate alarak çözme önerilerinin tartışılıp, değerlendirildiği bir alandır. Türkiye’de siyaset bu niteliğini epeydir giderek kaybetmeye başlamıştı. Otokratik başkanlık sisteminin uygulanmaya başlamasıyla neredeyse bütünüyle kaybetti. Yerel seçim, büyük ölçüde, başkanı destekleme veya ona karşı çıkma seçimine dönüştü.
Polat S. Alpman
18 Nisan 2024 Perşembe
Bu yazıya vesile olan şey, AK Parti’nin TBMM’deki Grup Toplantısı’nda konuşan Erdoğan’ın “bu hareketin kökleri çok derinde ve ufku çok geniş bir hareket olduğunu kavrayamamışlar. Beyler, bayanlar, şunu herkes görsün ve bilsin. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, bitmeyecektir” demiş olması. “Biz” diye işaret ettiği, muhayyel ya da farazi bir tip değil, bizatihi kendisi olsa gerek ki, buna da hakkı var. Kelimenin gerçek anlamıyla Erdoğan “bitti” demeden hiçbir şeyin sona ermeyeceği bir ülke Türkiye.
Kenan Erçel
5 Nisan 2024 Cuma
Toplumda bu denli kötülük ve şiddet varken kolluk kuvvetlerinin, hapishanelerin asayiş açısından kaçınılmaz olduğu; suçun, onunla başetmeye yönelik kurumları gerekli kıldığı çok yaygın bir kanıdır. Sol fikriyat bu ezberi bozmaya, suç ile güvenlik aygıtları arasındaki tek yönlü nedensellik varsayımını sorgulatmaya çalışagelmistir. Zira güvenlik kurumları kendi bekaları için gereken suçu ve suçluyu üretmeye muktedirdirler. Hatta bu tespiti en uç noktasına götürürsek, suçlular olduğu için hapishaneler değil, hapishaneler olduğu için suçlular vardır denilebilir.
Güncel
Nereden Başlamalı?
3 Mayıs 2024 Cuma
Felsefinin temelinde dogmalardan uzak, doğruyu ve güzeli bulmayı amaçlayan (arayan) bir spekülasyon vardır. Platon için bilmek bir hatırlama sürecidir, bu açıdan bakarsak bildiklerimiz büyük ölçüde hatırladıklarımızdır. Hatırlama sürecinin kökeninde illa idealar dünyasının olması gerekmez, tam aksine içine doğduğumuz dünyada duyduklarımızı, okuduklarımızı, izlediklerimizi vb. hatırladığımız ölçüde bildiğimizi sanırız. Felsefi bir bakış kazanabilmek, doğruyu ve güzeli arayan bir spekülasyona girişebilmek, daha doğrusu aramaya başlayabilmek için ilk yapmamız gereken bildiklerimizi (hatırladıklarımızı) unutmaktır.
Yeni CHP: Post-siyasa ya da Siyasetsiz Siyaset
30 Nisan 2024 Salı
Bilinmezlik perdesinin gölgesi sadece kamusal alana değil, siyasetsiz alan olarak refere edilen özel alana da sirayet eder. “Herkesi kucaklayan’’ yönetici-lider, örneğin, ekonomik durumu kötü olduğu için omzunda Kürtçe ağlayan bir teyzenin ne dediğini anlamasa da üzüntüsünü hissettiğini söyler ve epistemolojik anlaşılmazlık durumunu “hislenerek’’ geçiştirir, ötekini günlük hayatta bu anlaşılmazlığın içine hapseder.
Hekimlik ve Savunuculuk
26 Nisan 2024 Cuma
Artık kabul edelim ki sağlık ortamının geldiği noktada hekimleri, kendisine yatırım yaparak girişimciliğini arttırmayı hedefleyen bir iktidar ilişkisine göre tabakalamak da gerekiyor. Bu bağlamda dünün sağlık ortamının var ettiği alturistik/hümanistik değerler değişmemiş gibi farz edip nostaljik ama gerçekçi olmayan bir analiz yapmamak hayati. Çok açık ki, sağlık kurumlarıyla, akademisiyle, basamaklandırılmamış sağlık hizmet sunumuyla, tüketime indirgenmiş sağlık algısıyla ve kontrolsüz bir hızla sağlık ortamına dahil olan dijitalizasyonla şekillenmiş Yeni Türkiye’nin yeni hekimlerini bilmeye ve onları anlamaya ihtiyacımız var.
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik”
24 Nisan 2024 Çarşamba
Başka herhangi bir ülkede rahatlıkla cezalandırılabilecek söylemler yargı tarafından ifade hürriyeti olarak nitelendirilirken, bahsi geçen ülkelerde bırakın bir davanın konusunu oluşturmayı hakkında soruşturma dahi açılmayacak ifadeler yargılama konusu olmaktadır. Buradan çıkarılacak sonuç kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediğinden ziyade kimin tarafından edildiğine göre bir pozisyon alındığıdır ki uygulamada karşılaşılan örnekler de bu sonucu doğrular niteliktedir.
Kayıtsız Bir Varoluşa Kuvvetli Bir Alkış
23 Nisan 2024 Salı
Kuvvetli Bir Alkış’ta anlatılan bizim hikâyemiz değil. Ailelerimizin travmalarına, toplumun dertlerine kibir ve bencillikle yüz çeviren, faydasız, ergence ve şımarıkça isyanının hiçbir protest tarafının olmadığı bir tipoloji anlatılan, iradesizliğe bir övgü. Bu haliyle dizi, yer yer alaya aldığı “çağımız” sayıklamalarından bir farkı olmayan, tam da çağın o apolitik ruhunun zırhını üzerine geçirdiği bir konumda duruyor.
Orta Avrasya: Jeopolitik mi, Ekonomipolitik mi?
22 Nisan 2024 Pazartesi
İsrail-Hamas çatışması Orta Avrasya’nın farklı bölgelerine yayılıyor ve bu, Orta Avrasya’da jeopolitiğin devam eden yeniden yapılanmasında bir dönüm noktası teşkil ediyor. İsrail, İran destekli Hizbullah’la Lübnan’da ve Husilerle Yemen’de savaşıyor. Yemen’deki savaş, dünyanın konteyner ticaretinin yaklaşık %30’unu ve petrolün %12’sini oluşturan Kızıldeniz deniz ticaretine zarar veriyor.
İsrail-Filistin: İki Devlet mi, Tek Devlet mi?
17 Nisan 2024 Çarşamba
Oslo Anlaşmaları'nın temelinde yatan siyasi umut, ABD’nin hâkimiyeti altındaki küresel ekonomi içerisinde yeşermiş, Amerikan ordusunun güvencesi altında sermaye akışının ve yatırımların gerçekleştiği bir Filistin ekonomisi ve onu taçlandıran bir Filistin devleti tahayyülüne dayanıyordu. Bu aynı zamanda Batı tahakkümünün söz konusu olduğu bir evreydi; Ortadoğu coğrafyasında ABD’nin müttefiki olan İsrail ve hem NATO üyesi hem de AB üyeliği için sıraya giren Türkiye gibi ülkeler Batı ittifakında sağlam bir konumda yer alıyordu.
2024 Yerel Seçimleri: Zengin Bir Menü
9 Nisan 2024 Salı
Denge arayanlarla yoksullaşanların koalisyonu. 2024 yerel seçimlerini doğru analiz edebilmek ve bu olguyu gösterebilmek için, iki farklı görselin yardımına ihtiyacımız var. Bunlardan birisi 2017 referandumu verileri, diğeri tüketici güven endeksi. Aşağıda sırasıyla 2017 referandumu ve 2024 yerel seçim sonuçlarını gösteren haritalar yer alıyor. İki harita arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.
Seçimin Faturaları ve Yeni Rotalar
8 Nisan 2024 Pazartesi
Nasıl oldu sorusunun yanıtı çok karmaşık sayılmaz. AK Partili seçmen birikmiş rahatsızlıklara dayanarak vicdani ret hakkını kullandı. Yozlaşma, adaletsizlikler, ekonomik sorunlar, kayırmacılıklar, israf ve benzeri yıpratıcı faktörler harekete geçti. Peki tüm bunlar 2023’te de varken neden o zaman değil de şimdi devreye alındı? Dört ana neden sıralayacağım.
"Kaddim Yây Oldu"
8 Nisan 2024 Pazartesi
Elbette her ilin dinamiği kendi içerisinde özel ve biriciktir, ancak büyük resme baktığımızda kuru gürültünün ve boş hamasetin artık insanların karın gurultusunu bastırmaya yetmediğini görüyoruz. Seçmen, iktidar blokunun adayı karşısında en kuvvetli aday olarak kimi görmüşse onu tercih etmiş gibi duruyor. Bunun yanında belediyecilikte mega proje devrinin bir süreliğine kapandığını söylemek doğru olabilir.