Tanıl Bora
8 Mart 2023 Çarşamba
Töre'ye atfedilen o hikmet, o metafizik, son kertede devlet kurma, devlet yaşatma kabiliyetine indirgendi. “Töre konuşunca han susar,” gibi 'kadim' vecizeler de vardır gerçi ama töreyi han'ın yani hükümdarın, yani devletin sahibinin iradesine bağlayan yorumlar baskındır. Töre'yi Han'ın koyduğu varsayılır - değil mi ki Orhun Yazıtları'nda da eski hanlar hakkında "ili tutup töre düzenlemiş" deniyordur.
Cuma Çiçek
6 Mart 2023 Pazartesi
Siyaset-inşaat-rant üçgeni etrafında şekillenen kirli ittifaklar ne yazık ki ne Maraş şehriyle ne de İslamcı siyasetle sınırlı. Gerçek anlamda “siyaset-üstü” ve “kapsayıcı” bir tabloyla karşı karşıyayız. Ne Hatay’ın ne İstanbul’un ne İzmir’in ne Antalya’nın ne de Diyarbakır’ın hikayesi özünde Maraş’tan farklı değil. Siyaset-inşaat-rant üçgeni etrafında kurulan ittifaklar farklı siyasi mahallelerde, farklı ölçeklerde “sorunsuz” işliyor.
Işıl Kurnaz
4 Mart 2023 Cumartesi
Çünkü dünya kolaylıkla üzerimize yıkılıyor. Çünkü henüz 1999’da görüyorsunuz ki daha çok ev elde edebilmek için bodrum katlarını zemin katı seviyesine çeken müteahhit, zemini bozarak binayı santimetrekarelerce yükseltmiş, zemin seviyesine bitkisel toprak eklemiş, istinat duvarı yapmamış, kullandıkları deniz kumunu temizleme zahmetine bile girmedikleri için denizin tuzu, betonları aşındırmış.
Erdoğan Özmen
1 Mart 2023 Çarşamba
Psikiyatri/psikoloji aygıtının/disiplininin travma meselesini ele alışı ve travmayı kavrayışında bir tuhaflık yok mu? Bir tür münasebetsizlik ve aşırılık? Hem bir disiplin olarak psikiyatri/psikolojinin hem de tek tek psikiyatr ve psikologların felaket durumlarında sergiledikleri indirgemecilikte, ama daha çok da acelecilikte; “travma” mahalline, “travmatik” olaya dahil oluşlarındaki belirgin telaş ve acelecilikte dile gelen bir tuhaflık ve münasebetsizlik?
Derviş Aydın Akkoç
28 Şubat 2023 Salı
Kâh muteber katillere, kâh ilahlara ya da nebilere, kâh eşyaya, paraya ya da bozuk düzene karşı için için ve hızla kendi kendisini yıpratan bir öfke, ruhun semalarında bir yıldız gibi parçalanarak kayıp giden bir vicdan, şimşek çakımı parıldayıp uzayan bir protesto, derin ve muhkem bir hayal kırıklığı, vahşi ve saldırgan bir utanç seli şahsi olanın sınırlarından kolektif olanın çemberine doğru döne döne, sürüklene yuvarlana, sınır boylarından aşağılara, çoğun kafa üstü çakılmak suretiyle, dilin hiçlik bölgesine doğru sürüklenir...
Tanıl Bora
22 Şubat 2023 Çarşamba
Makam-mevki atlı karıncasına çevrilen, kurumsal uzmanlık gelenekleri tahrip edilen, kurum-kırıma uğratılan devleti onarma gereğinden canhıraş söz edenleri işitiyoruz. Ama asıl meselenin, kamuyu devletin tasallutundan kurtarmak olduğu apaçık görünmüyor mu? "Devlet kapasitesi" denilip dururken, asıl ihtiyacımız, kamusallık kapasitesini artırmak değil mi?
Murat Belge
20 Şubat 2023 Pazartesi
AKP yaşadığımız dönemin bir başka ögesi olarak bizlerin kullandığı kavramları kullanıyor; ama bütün bu kavramları “kavrama”sında bu “dost/düşman” karşıtlığı etkili. “Burjuvazi”, “iş adamı”, “girişimci” v.b.  Evet, bunlar var ve önemli; ama bu sözler asıl önemli olanı söylemiyor. “İş adamı” dediğin kim? Bizimki mi, bizden mi, onlarınki mi? “Sivil toplum” ne? Aynı durum. “Bizden” mi, “onlardan mı? Yani “dost” mu, “düşman” mı?
Kenan Erçel
19 Şubat 2023 Pazar
İleriye kaçış halinin uzantısı olan “sıfır taviz” politikasına göre Cumhur İttifakı’nın hiç ama hiçbir konuda hiç ama hiçbir ihmali, noksanı olamaz. Bir şeyler ters gidiyorsa iç ya da dış mihrakların oyunu ya da pandemi, deprem gibi felaketler sonucu öyledir. Tabii, bu işin vitrin kısmı; arka tarafta büyük fırtınalar kopuyor, müthiş kavgalar cereyan ediyor, muhakkak. Hatta son son moda olduğu üzere “görevden affını istemek” zorunda kalanlar olabiliyor...
Derviş Aydın Akkoç
19 Şubat 2023 Pazar
Allah’ın “esmâ-i hüsnâ” (en güzel isimler) listesindeki bir adı da, muktedirlerin pek haz etmedikleri halk (hlk) vezninden türemiş olan hâlik (yaratan) adıdır: “şekil verenlerin en güzeli”, “devamlı ve mükemmel biçimde yaratan” olarak halk/Allah.  Bu minvalde, toplumu tartışır ve savunurken, iktidarlara karşı siyasal söylem oluştururken Allah’ın adları arasında yer alan “halk” kavramını odağına alır Ali Şeriati
Cuma Çiçek
18 Şubat 2023 Cumartesi
Toplumsal mobilizasyonda yara umuttan daha güçlü bir rol oynar. Deprem sonrası yaşadığımız on binlerce kan kaybı, yıkılan kentler ve köyler, ekonomik, sosyal ve kültürel alandaki kayıplar Türkiye’nin dört bir yanından insanları harekete geçirdi. Bu mobilizasyon ve dayanışma hareketleri yeni toplumsal çatılar oluşturma konusunda umut verici. Deprem yarasının ortaya çıkardığı bu dayanışma hareketi siyasal kutuplaşmalarla iyice parçalanmış toplumsal ilişkilerimizi yeniden kurmamız için önemli bir potansiyel taşıyor.
Erdoğan Özmen
15 Şubat 2023 Çarşamba
Geride kalan her birimiz için, geride kalmış olmanın ağır yüküyle kalakalmış hepimiz için tek yoldur bu artık. Dağılmadan ayakta kalmanın, yıkıntıların arasında kaybettiğimiz yakınlarımıza borcumuzu ödemenin tek yolu. Birbirimize ses oldukça, yaşadıklarımıza karşılıklı şahitlik ettikçe, hiçbirimizi arkada bırakmadıkça, birbirimizi kimsesizliğin, bir başınalığın, çaresizliğin, güçsüzlüğün kuyusundan çekip çıkardıkça saracağız yaralarımızı. O vakit huzur bulacak ölülerimiz.
Işıl Kurnaz
12 Şubat 2023 Pazar
2003 yılında yine AKP tarafından çıkarılan bu yasayla vergiden elde edilen gelirlerin bir kısmını belli harcamalar için ayırıp kullanmak mümkün olmuyordu çünkü gelirler, giderlerin tamamı için düşünülüyordu. Bu sayede bu kalemdeki vergiler amacına hiç bakılmadan başka türlü harcamalar için rahatlıkla kullanıldı. Adem-i tahsis ilkesinin istisnası fonlar, katma bütçeler gibi diğer kalemlerdi. Ancak 2003’te çıkardıkları yeni yasanın bütçede birlik esasına dayanması sebebiyle bütçe dışı olup amaca özgülenebilecek fonlar tasfiye edildi.