Işıl Kurnaz
23 Ağustos 2024 Cuma
AYM’ye göre hem Can Atalay’ın hem yumruk atan Alpay Özalan’ın milletvekilliği ve dokunulmazlık statüleri aynı. Ancak yaşadığımız fiili durum, Atalay’ı yıllardır tutulduğu cezaevinden çıkaramayan bir dokunulmazlık halesine, Özalan’ı ise attığı yumruklara rağmen dokunulmaz kılan bir koruma halesine sahip. Üstelik bu kınama kararlarındaki keyfilik ve oransızlık, Anayasa Mahkemesi dahil hiçbir kurumun, parlamentonun bu türden kararlarını denetleme yetkisine sahip olmamasından ötürü kendisi için de bir dokunulmazlığa sahip.
Aksu Bora
22 Ağustos 2024 Perşembe
“Bir toplumu toplum yapan şey nedir?” sorusu geçerliliğini değil ama popülerliğini yitirmiş görünüyor. Toplum olmaktan çok hayatta kalmayla uğraştığımız için belki. Bir yandan da, bu ikisini birbirinden ayrı düşünemiyorum, ne de olsa, türümüzün doğası bu: topluluk halinde yaşıyoruz. Ki, zaten toplulukların herhangi bir varlık problemi yok gibi görünüyor; hatta toplumu bir arada tutan bağlar gevşedikçe topluluklarınki pekişip güçleniyor.
Tanıl Bora
21 Ağustos 2024 Çarşamba
Anılarında “özlemini çektiği, adını ve unvanını taşıyan reçete kağıdına sahip olma”nın sevincini, bir yaralıyı tedavi ettiği ilk vak’asının ardından yaşadığı “mutlu yorgunluk duygusu”nu anlatır. Boğmacadan (“halk arasında” kuxika dîko) göz nezlesine (çavgirtin), bir dizi ‘basit’ hastalığın o devirlerde Kürtlere nasıl belâ olduğuna dair hikâyatı, başlıbaşına küçük bir tıp tarihi dokümantasyonudur. Memleketi Lice’de, arkasından Siverek’te, kıt kaynaklarla, aletsiz ilaçsız hekimlik tecrübesi, onun bir ‘toplum önderi’ formasyonu kazanmasında önemli rol oynamıştır.
Cuma Çiçek
20 Ağustos 2024 Salı
Sonuncusu ama belki de en önemlisi Kürtlerin anadillerine bağlılıklarının zayıflığı. Bu konuda Kürt aktörlerinden gelecek eleştirileri de göze alarak, Kürt sokağının anadiline bağlılığının zayıf olduğunu ileri sürmek istiyorum. İran,  Irak ve Suriye Kürtleriyle temas etmiş, dostluklar kurmuş biri olarak Türkiye’de yaşayan Kürtlerin kardeşlerinin tutumundan farklı olarak kendi anadillerine olan bağlılıklarının zayıf olduğunu belirtmek istiyorum. Kuşkusuz tarihsel ve siyasal bir inşa olan bu durumun birçok nedeni bulunuyor.
Murat Belge
19 Ağustos 2024 Pazartesi
Biden düştü kalktı, sonunda adaylıktan çekildi. Yani gene bir sağduyu gereğine uydu. Gene “koskoca Amerikan toplumu” diyeceğim, “koskoca Demokrat Parti”, acınası durumlara düşen adayını çekilme konusunda ikna etme ve yerine kazanabilir bir aday bulma işini yapamaması çok şaşırtıcı değil mi? Şimdi aday Kamala Harris. Nasıl görünüyor Kamala Harris’in seçim şansı?
Derviş Aydın Akkoç
18 Ağustos 2024 Pazar
Dünden razıyım, merdivenlerden inip tezgâha geçiyorum yeniden, masada dağınık notlar, sere serpe uzanmış kitaplar, plastik su şişesi, kimi sorular beliriyor o sıra, Gramsci ve Kürt meselesi ya da Cumhuriyet ve sosyalizm gibi şeylerle ilgisi yok: Tarık ağabeyin evine ziyarete, kitap için fotoğraf albümü yapmak üzere gitmiştim, rahmetli Nihat Tuna bir albüm güzel olur demişti, kaç yıl önceydi, nerden baksan on beş yılı var, aheste dağınık yollanmıştım, Suadiye’de miydi ev, çok zarif bir eşi vardı, adı neydi, hatırladım: Perihan Hanım.
Erdoğan Özmen
14 Ağustos 2024 Çarşamba
Arzulayan bir varlık olarak ortaya çıkmak, arzulamaya başlamak aynı zamanda anlam yaratmaya, anlamlı bağlar ve ilişkiler kurmaya başlamaktır.  Arzulamak ile, anlamlandırma süreci denen şeyin özne tarafından -kendinin de belli bir anlam alanında ortaya çıktığının bilgisi/sezgisi/bilinci eşliğinde- başlatılması eşzamanlı, örtüşen, dahası özdeş süreçlerdir belki de. İnsanın gerçek yolculuğunun, kendine/kendi için başlamasının anı/yeri.
Emel Uzun
13 Ağustos 2024 Salı
Bence, kısmen Obama’nın 2008 yılında aday olduğu ilk ABD Başkanlığı seçimlerinden, ama net olarak da Trump’ın Hilary Clinton ile yarıştığı 2016 başkanlık seçimlerinden beri biz yeniden medyanın güçlü etkisi yaklaşımına geri döndük. Cambridge Analytica’nın ismini ilk kez duyduğumuz ve sosyal medya mecraları üzerinden yapılan “seçmen davranışı” manipülasyonunun kabulünden itibaren, iletişim araştırmalarının, yeniden medyanın güçlü etkisi dönemine bir biçimde geri döndüğümüzü söylemek çok abartı olmaz sanırım.
Tanıl Bora
7 Ağustos 2024 Çarşamba
Nihal Atsız’ı, Türkçülüğün ikonik ideologu olarak bilirsiniz. Atsız’ın kitapları, zaten Türkçülük literatürünün istikrarlı kaynağı olan Ötüken Neşriyat’tan yayımlanır. Ötüken Neşriyat’tan, Atsız’ın fikriyatı üzerine yeni bir inceleme daha yayımlandı: Atsız ve Irkçılık. Yazarı Mehmet Kaan Çalen, milliyetçi ve Türkçü düşünce tarihi üzerine incelemeleriyle bilinen, bu mesaiyi kendine bir uzmanlık sahası edinme saikiyle değil, tutku ve angajmanla yürüten bir akademisyendir.
Cuma Çiçek
1 Ağustos 2024 Perşembe
Muhalefetin yönetme/idare etme kapasitesini göstereceği en önemli alanlar yerel yönetimler. Türkiye’de yerel yönetimlerde çoğunluğun muhalefette olduğu, merkezî iktidarın yerel iktidarla dengelendiği bu dönemde belediyelerin stratejik ağırlığı arttı. Ekonomik kriz bu ağırlığı daha da arttırdı. Merkezî hükümetin çözüm üretme kapasitesinin daraldığı, araçlarının azaldığı ve işlevlerini önemli oranda yitirdiği bir dönemde yerel yönetimlerin vatandaşlara erişen ve sorun çözen aktörler olarak öne çıkması Türkiye’deki iktidar değişiminin zeminini oluşturabilir.
Erdoğan Özmen
31 Temmuz 2024 Çarşamba
Lacan, babayı uyandıran şeyin rüyanın içindeki başka bir gerçeklik olduğunu düşünür demek ki. Çocuğun onu kolundan yakalayarak fısıltıyla sorduğu soruda ("Baba, görmüyor musun yanıyorum?"), panik, ümitsizlik, hüsran ve teslimiyetle yüklü bu aşırı jestte çoktan var olan bir şeydir bu. Nitekim bir kez daha, “Bu mesajda, babanın yan odadaki tuhaf gerçekliği teşhis etmesini sağlayan gürültüden çok daha fazla gerçeklik var, öyle değil mi?” diye sorar.
Işıl Kurnaz
26 Temmuz 2024 Cuma
Uluslararası insan hakları örgütlerine gönderilen alternatif raporlar, devletlerle uluslararası kurumların boşluklarını tarif etmekte, onların içine kolayca düşebilecekleri belagati tersine çevirmekte oldukça önemli alternatif okumalar. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın Türkiye raporuna yönelik Alternatif Gölge Raporu, bu açıdan önemli bir soru soruyor: Evet, Türkiye’de işkence suçunun ilgili normunda soruşturma izni gerekmiyor ancak işkence vakalarıyla ilgili olarak uygulamada her zaman TCK’nın bu maddesi işletilmiyor.