26 Aralık 2021 Pazar
Yaşar Kemal’in 1950’lerde yaptığı şey sanırım, bir tür duruş açısıydı: Hem dünyanın içine girip, onun içindeyken, o sarsılırken sözünü söylemek, tavrını bir duruşa eşitlemek, hem de binbir şekle girerek işini her türlü halleden, bir ormana baktığında inşaat ve menfaat gören o talan aklının, bir tepeden yuvarladığı kayayı, ormanın bir noktasında, bir açısını bulup durdurabilmek. Siyasal iktidarın, dünyada hiçbir sağlam zemin bırakmadığı bir çağda, belki de en büyük mücadele, duruş açını bulabilmektir. Nerede ve nasıl durduğun kadar, orada neden durduğunu da bilmek