Ömer Laçiner
25 Mayıs 2021 Salı
Öncelikle belirtmeliyiz ki; mafyalarla bu şekilde adeta göstere göstere kurulan, siyasi yönü özellikle öne çıkarılan aleni ilişki –şimdilik– tamamen “bize özgü”. Türkiye’deki rejimle aynı kategoriye konulan Hindistan, Polonya, Macaristan ve Rusya’daki rejimlerde böylesi bir teşhiri henüz görmüyoruz. Bu ülkelerdeki rejimlerin “organize suç örgütleri” ile diğer rejimlere göre çok daha yakın ve yoğun işbirliği içinde oldukları herhalde kesindir ama “eski/modern dönem”in mafya ile ilişki kural ve sınırlarının geçerli olduğu görüntüsünü vermeye de devam ediyorlar. Ve herhalde oralarda bu ilişki “eskisi gibi” iktidar-parti aygıtının özel bir biriminin denetiminde, olabildiğince örtülü biçimde yürütülüyor.
Murat Belge
24 Mayıs 2021 Pazartesi
Yeni olaylar eklenmeden ve yeni kanıtlar ortaya çıkmadan da durum yeterince vahim. İş bu noktaya gelmeden önce iktidarın Sedat Peker gibi bir elemanla ilişkisi yeterince ilginç. Bu ilişkinin aldığı yeni biçimde Süleyman Soylu cephesinin Peker hakkında neler söyleyeceğini, söyleyebileceğini aşağı yukarı tahmin edebiliyorum. İyi, bu söyledikleriniz doğruysa, geçerliyse, şimdiye kadar ne yapıyordunuz? O mitingler neydi? O “koruma” olayları neyin nesiydi? Bu son konuda ele geçmiş bir şeyler var. Yalnız onlar, hiç değilse bazı istifaları gerekli kılar diye düşünüyorum.
Mete Çubukçu
21 Mayıs 2021 Cuma
Dünyanın Filistin sorunuyla meşgul olmayı uzun süredir bıraktığı bir zeminde, Ortadoğu’daki manzarada, Arap ve Müslüman dünyasının kendi derdine düştüğü bir süreçte İsrail’e yönelik ciddi bir baskının oluşması zor görünüyor. Arap rejimleri Filistin meselesini araçsallaştırıp yıllarca iç politikada bir kaldıraç olarak kullanmıştı. İşe yaramadı. Bu çizgide devam edenlerin de işine yaramayacak. Retorikten ileriye geçmeyen çıkışların dünyada etki yaratmayacağını çok önceleri öğrendik.
Tanıl Bora
20 Mayıs 2021 Perşembe
Tahminen 400 kişi civarında bir kadrodan söz ediyoruz. Merkezî bir yapı yok, liderlik yok. Ademi merkezi bile denemeyecek kadar dağınık bir ağ. Birkaçı dışında örgütlenme tecrübesi olmayan insanlar, el yordamıyla, herkesin sadece ortak iş-eylem yaptığı arkadaşlarını tanıdığı, ötesini sormadığı, merak etmediği bir ilişki ağı kurmuşlar. Zaten bu ağın en sağlam tutkalı: arkadaşlık. Arkadaş çemberleri. Arkadaşlık ilişkilerinin sıcaklığı ve mahremiyeti içinde, farklı muhitlerden, farklı siyasî mezheplerden insanlar da bir araya gelmiş.
Erdoğan Özmen
13 Mayıs 2021 Perşembe
“Sonlarına doğru bir el sanki boğazımızı sıkıyormuş” duygusuna, bir tür ümitsizlik ve karamsarlığa yol açan başka bir şey daha var sanki filmde. Filmdeki sahne ve mekanların niyet ettiği ve uyardığı kasvet, acılık ve karanlığın derinden ilişkili olduğu başka bir şey. İnsanlık durumumuza ilişkin evrensel bir unsur. Daha aşikar olan ve yüzeyde yer alan siyaset hikayesi, evrensel bir insanlık durumunu incelemek ve kavramak için vesile kılınmış sanki: Ölüm dürtüsü, iktidar/güç arzusu, ruhun tuhaf hazları, kendine yönelik yıkıcılık, mazohizm ve suçluluk....
Murat Belge
12 Mayıs 2021 Çarşamba
AKP 2002’de seçimi kazanıp iktidara geldiğinde Türkiye’de yarattığı çeşitli hoşnutsuzluklara rağmen kendine göre gelenekler, teamüller kurmuş bir devlet yapısı ve onun memurları vardı. “Şu şöyle yapılır, bu böyle yapılır” gibi deneyimleri vardı bunların. İslamcı bir sızma hareketi başlamıştı. Ama “sızma” dediğimiz olayda, “sızan”, kendini yeterince güçlü hissedinceye kadar, sızdığı yapının iklimine uymaya çalışır. Böylece bütün, özellikle önemli “mevkiler”, kendileri için her şeyin mübah olduğuna inanan kadrolarca dolduruldu. Bugün memleketin her tarafından yükselen “Böyle de olmaz ki!” feryatları bununla ilgili ve gittikçe artacak.
Ahmet İnsel
11 Mayıs 2021 Salı
Türkiye ile Çin arasında ticaret de son yirmi yılda ciddi biçimde arttı. 2019’da bu ticaret hacmi 20 milyar doları aştı ama bunun %90’ını Çin’in Türkiye’ye yaptığı ihracat oluşturuyor. Erdoğan yönetiminin Çin’le yaptığı anlaşmalar nedeniyle örneğin Uygurlar konusunda on yıl önce söylediklerini unutup, bugün kulakları sağır eden bir sessizlik içinde olması yukarıda belirtilen kredi, swap, yatırım gibi anlaşmalarda Çin’in dayattığı gizli koşullardan birinin açık sonucu.
Sezen Ünlüönen
8 Mayıs 2021 Cumartesi
Netflix’in yeni dizisi Fatma’da seri katilin evlere temizliğe giden bir kadın olması hiç şaşırtıcı değil. “Yeni Türkiye”nin vampiri ya da cadısı elbette köyden kente göçmüş, eğitimsiz, derin yoksulluk içinde debelenen, engelli bir çocuk annesi, evlere temizliğe giden, sürekli cinsel, psikolojik ya da bildiğimiz düz kaba şiddet tehdidi altında yaşayan ve süper gücü “görünmezliği” olan bir kadın olacaktı.
Aksu Bora
7 Mayıs 2021 Cuma
Yani feminizmi mümkün kılan şey, hep birlikte ezilmekte olan kadınların varlığı değil, kurtuluş iradesidir. Böyle olmasaydı, feminizm mümkün olmazdı. Bazen aksine inanma eğilimde oluyoruz; ortak bir ezilmişlik yoksa bizi bir araya getirecek ne kalıyor elimizde diye endişe edebiliyoruz. Ama bu ortaklık zemini o kadar kaygan ki! O kaygan zemini “kapsayıcılık” telaşıyla sabitlemeye çalışıyoruz. Büsbütün ele avuca sığmaz bir şeyleri, kimlikleri kapsayarak. Bu hengamede sınıf da kimliklerden biri olup çıkıyor! Sınıf, ırk, cinsel yönelim… diye giden şu meşhur diziden bahsediyorum!
Tanıl Bora
5 Mayıs 2021 Çarşamba
1879 Ocak ortasında resmen vaizliğe başlamış Van Gogh. Başında dua okuduğu, İncil dersi verdiği, hasta veya ölmeye yatırılmış maden işçilerinin mihnetli hayatı onu çok etkilemiş. Vaktinin büyük kısmını, onların hayatını resmetmeye ayırır olmuş. Nisan’da bir madene inmiş hatta, onların günlük hayatlarını yakından görebilmek için. Bir başka mektubunda, resimleriyle “bu bilinmeyen tipleri insanların gözünün önüne getirmek” istediğini yazmış ressam.
Derviş Aydın Akkoç
2 Mayıs 2021 Pazar
Satıcı ve alıcı şeklinde konum almış varlıkların birdenbire mülk sahibi ve hırsız, ya da alacaklı ve borçlu statülerine düşmeleri demektir bu. Bu yatay ya da dikey hareketlenmelerde satıcının satacağı, alıcınınsa temin edeceği arzunun ne olduğu baştan itibaren müphemdir tabii. Karşılıklı konumlar da sabit değil, bilakis değişkendir: arzulanan şeyin belirsizliği karşısında satıcı alıcı, alıcı ise satıcı rolleri içinde, hatlar arasında mekik dokurlar.
Erdoğan Özmen
28 Nisan 2021 Çarşamba
Belki de daima belli bir hayal kırıklığı eşliğinde ulaştığımız içgörü ve kavrayışlarımızdaki derinlik ve kalıcılık hiç de sebepsiz değildir. Sarsılarak, o ana değin taşıdığımız inanç, referans ve kabullerimizin altüst olmasıyla, terk edilmiş hissederek yaşadığımız aydınlanmaların gücünden söz ediyorum. Belli bir biçimde çıplak ve tek başına kalmışız da, bunu telafi etmek üzere o içgörüye/aydınlanmaya kavuşmuşuz gibi. Yaşadığımız kaybın bir armağanı olarak.