27 Haziran 2021 Pazar
On beşinde evden kaçmamış olmak gibi, yirmilerinde kitaplardan sarhoş olmamış olmak da sonradan telafi edilemez herhalde. Hatırladım ki, o yoğunluğu veren, okuduğum her şeyi ete kemiğe büründürüp hayatımın bir parçası kılan, onları paylaşmaktı. Kitapları değil, anlattıklarını bile değil hatta, kitaplarla yaşadığım şeyi. Beni büyüledi mi, şaşırdım, öfkelendim, sinir mi oldum, neşelendim mi. Bunları birbirimize “bulaştırarak” başka, daha yoğun bir şeye dönüştürüyorduk. Sanki daha maddi bir şeye. Kitaplar üzerine konuşmaktan başka, kendimiz, hayatımız, hayatlarımız hakkında bir şeydi sanki yaptığımız.