2 Eylül 2020 Çarşamba
Tuhaf bir biçimde, günümüzün kişisel gelişim sektörü ve stratejileri de aynı mantığı paylaşmıyor mu? Aynı zamanda her birimizin konuşmalarına nüfuz etmiş ve egemen söylem/konuşma mertebesine yükselmiş bir şeyden söz ediyorum: Kusur, başarısızlık ve ıstırapları nedeniyle mütemadiyen bireyi suçlayan; kendini sevemediği ve kendine şefkatli davranamadığı, içindeki boşluğun esiri olduğu, kendini tamamlayamadığı, ruhundaki narsisistik ayartılara direnemediği, şimdiki anı yaşayamadığı, travmalarıyla yüzleşemediği, yalnızlığa katlanamadığı, bağımlı ilişkiler kurmaktan kaçamadığı, yetişkin olamadığı, içindeki çocuğu keşfedemediği, depresif hissettiği, kaygılarına yenik düştüğü, yaratıcı, üretici ve anlamlı bir hayat süremediği vb. vb. için