Bosna ve Hersek Seçimleri Üzerine Kısa Notlar
8 Kasım 2018 Perşembe
Kısa ve orta vadede yerel olarak kantonlarda, uzun vadede ülkenin tamamında etnik farklılıkların ötesinde bir siyaset kurulması ve ülkenin temel ihtiyaçlarının göz önüne alındığı bir sisteme doğru evrilmesi, sosyalist bir deneyim yaşamış ve sonrasında şu andaki durumdan daha sert milliyetçi çıkışların hakim olduğu bir süreci savaşla deneyimlemiş bu topraklar için çok da zor olmasa gerek.
Kötülük Mektupları
8 Kasım 2018 Perşembe
Neşe kudretimi artırırken keder kudretimi azaltır; bu yüzden neşe iyi ve keder kötüdür. Spinoza neşeyi bir direniş ve yaşam kavramına dönüştürür: kudretimizin en yüksek derecesine erişebilmek için kederden kaçınalım ve neşeye yaklaşalım; teslimiyet, vicdan azabı, pişmanlık gibi rahiplerin, yargıçların ve psikanalistlerin sömürdüğü tüm bu kederli duygulara karşı tetikte olalım.
Orta Amerika Kuzey Üçgeni ve Göçmen Konvoyu
7 Kasım 2018 Çarşamba
Öncelikle, göç ve göçmen kavramlarının sorun, problem ya da kriz olarak değil, konu veya olgu olarak ele alınmasının neden önemli olduğu ile başlayalım. Göçmen konvoyu ile ilgili yazılanlara baktığımız zaman “göç ve göçmen sorunu” söylemi de çoğunlukla birlikte geliyor. Bunun başlıca nedeni ABD Başkanı Trump’ın bu konuda yaptığı açıklamalar.
Yüz(leşme)
5 Kasım 2018 Pazartesi
Değişen yüz, yüzün sahibini de değiştirir hiç kuşkusuz. Hapishane araştırmaları, düzeltici cerrahiden yararlanan mahkûmların, serbest kaldıktan sonra toplumla daha iyi ilişkiler kurduğuna ve bu olumluluk nedeniyle yeniden tutuklanma oranlarının düştüğüne işaret etmektedir. Ne de olsa bu dünyada “özgür” olsak da hepimiz Soljenitsin’in tariflediği “Yüzsuçu”nun damgasını taşırız bir hayat boyu suretimizde...
Yas Tutabilme: Ehliyet ve Ehemmiyeti
2 Kasım 2018 Cuma
Yaşanan/yaşatılan kayıpların acısını paylaşıp yasını tutma erişkinliğini kazanamamışların cumhuriyeti. “Devlet” karşısında “yurttaş” kimliğine sarılıp “temel yaşam hakkı” savunusunu “toplum” olmanın harcına katamayanların cumhuru. “Melankoli” ile “yas” arasında kalmamanın, melankoliye savrulmamanın; yasına ve yasının içinden yol alıp hayata tutunmanın; kahpe feleği (umutsuzlukla yüklü gelecek kaygısını, müstakbel/muhtemel yitimlerin şimdisini) yerinden etmenin elzem olduğu bir memleket.
Müslümcü'nün Vefası
1 Kasım 2018 Perşembe
Müslüm Gürses’in vefatının üzerinden beş yıldan fazla bir süre geçti ve epey zamandır konuşulan Müslüm filmi de nihayet gösterime girdi. Filmi izledim, erbabınca kaleme alınan eleştiri yazılarını da okudum. Ben sadece kısaca, Müslüm’ün bir seveni/hayranı olarak filmden ne anladığımı ve bana düşündürdükleri üzerine iki kelam etmek istedim.
Brezilya’da Aşırı Sağ Nasıl Kazandı?
31 Ekim 2018 Çarşamba
Özellikle 2013’ten itibaren küresel ekonomik krizin etkisiyle birlikte Latin Amerika’daki sol popülist hükümetlere karşı gelişen kitlesel protestoların hepsinde muhafazakâr orta sınıfların aynı korkuyu paylaştığını görüyoruz: “Venezuela gibi mi olacağız?!” Aslında son birkaç yıl öncesine kadar Latin Amerika’da sağ tabanı mobilize etmek için kullanılan esas tehdit, “Küba gibi olmak”tı.
Yeni'nin Politik Estetiği: Tasnif Öncesi Bir Taslak
30 Ekim 2018 Salı
Şüphesiz Yeni olana dair arayışımız bir yönüyle içinde bulunduğumuz şimdiden olan şikâyetimiz ve rahatsızlığımızla ilgili. İçinde bulunduğumuz şimdinin bir felaket hali olarak düşünülmesi bu şimdiden bizi kurtaracak bir Yeni peşinde koşmamızı beraberinde getiriyor. Ve fakat meselenin bir başka yönü, şimdinin yeniden üretimi ve onun bütün çelişkileri ile birlikte kutsanması ile ilişkili.
Özyaşar ve Kaygalak Edebiyatında İmge Olarak Kuyu
27 Ekim 2018 Cumartesi
Kar ya da tuzun bir arada ikame edildiği, karın ceza ve eza ile bir tutulduğu bir yoldan bahseder anlatıcı, anne ile hesaplaşma ve belki de yüzleşmedir beklenen, belki de uzadıkça insan denen mefhumdan uzaklaşan ve fakat yine o çemberin sınırlarına “yezidi çemberine” takılıp kalan hikâyedir asıl dert.
Rusya’da Dış Politika Popülizmi ve Muhafazakâr Direniş
25 Ekim 2018 Perşembe
Dış politika popülizminin “çok kutupluluk, özgün uygarlık” gibi tanımlamalar dışında altını dolduran öneriler ne yazık ki henüz yoktur. Örneğin Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dünyayı eleştirirken Rusya, BM Güvenlik Konseyi’nin yeni üyelerin kabul edilmesi ya da eşit şekilde Hindistan, Almanya, Japonya ve Müslüman dünyasının temsil edilmesi yönünde girişiminde bulunmadı.
Vahhabilik ve İhvancılık
24 Ekim 2018 Çarşamba
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi bir kez daha Suudi Arabistan ve Müslüman Kardeşler hareketi arasındaki ilişkileri gündeme getirdi. Yapılan analizler genellikle Suudi Arabistan’ın resmî Vahhabi-Selefi ideolojisi ile Müslüman Kardeşler ideolojisi, -adına İhvancılık diyelim-, arasındaki uyumsuzluğa vurgu yapıyor. Ancak bu uyumsuzluğun tam olarak ne üzerine olduğu pek tartışılmıyor.
İdeolojiden Arınmış Bir Marksizm Çabası
22 Ekim 2018 Pazartesi
Sorunsal, semptomatik okuma, yapısal nedensellik, ideolojik imgelem, üstbelirleme gibi kavramlara Althusser tarafından, Marx’ın metinlerini yeni bir teorik bakışla okumak üzere işlerlik kazandırılmıştır. Özellikle Marx İçin ve Kapital’i Okumak’ta ele alınan söz konusu kavramların, Marksizm’in ve tarihsel maddeciliğin yeniden okunarak bilimselliklerinin ortaya çıkarılmasında önemli işlevleri vardır.
Kayırma Ekonomisi Üzerine
18 Ekim 2018 Perşembe
Kamu ihalelerinde satın alan tarafla teklif veren taraf arasındaki ilişkinin dışsal olduğu, daha açık bir ifadeyle satın alma yetkisini kullanan kamu görevlisinin “başkasının parasıyla başkasına bir şey aldığı” ilgili yazında uzun zamandır dile getirilen bir tespittir. Belki de bu nedenle modern devlette ihale sözcüğüyle birlikte en çok kullanılan kavramlardan birisi yolsuzluktur.
İstanbul Barosu’nun “Muhalif” Avukatları
16 Ekim 2018 Salı
İstanbul Barosu seçimi hakkında bu platformda böyle bir yazıya gerek olup olmadığı düşünülebilir. Bir meslek örgütünün kendi arasında yaptığı seçim neden başkalarını ilgilendirsin ki? Ama yanıt basittir: Siyaset hukuktan, hukuk ve yargı da savunmadan bağımsız düşünülemez. Dolayısıyla bir baronun nasıl ve kim tarafından yönetildiği sadece avukatları değil, herkesi ilgilendirir.
Yerel Soykıranlar Tarihi
15 Ekim 2018 Pazartesi
Katliam, kıyım, mezalim, tehcir gibi kelimelere sığamayan, zihnin kavrayamayacağı büyüklük ve kötülükteki felaketler bazen simge isimler üzerinden basitleştirilerek tarif edilir: Yahudileri “Hitler”, toprak sahibi Rus köylüsünü “Stalin”, Kamboç entelektüelleri “Pol Pot”, Aztek ve İnkaları “Cortes-Pizarro ikilisi”, Ermenileri “Talat-Enver-Cemal üçlüsü” kesmiştir. Kişilerin yerini bazen geniş kitleler, uluslar, siyasi hareketler, gizli örgütler alır.
Aynı Gemide Olmak
12 Ekim 2018 Cuma
Son günlerde ülkedeki ekonomik bunalım sebebiyle en sık başvurulan metafor ise malumunuz “aynı gemide olmak”. Aynı ülkede yaşadığımız için bu zorlu süreçten hepimizin “aynı biçimde” etkilendiğini, birlikte hareket etmek zorunda olduğumuzu ima eden bu metafor, vatandaşlar olarak aramızdaki fikir ayrılıklarına bir süreliğine ara verip birbirimize (daha ziyade yönetenlere) destek olmamız gerektiğini öğütleyen bir parolaya dönüştü.
Kapitalizmin Kıskacında Tarım ve Ekoloji
11 Ekim 2018 Perşembe
Kapitalizmin birçok alanda yarattığı dönüşümün tarım üzerinde de etkili olduğu ve bu dönüşümün sosyoekonomik sorunlara yol açtığı sık sık yazılıyor. Ancak yaşamın kaynağının doğadan süregeldiğinden hareketle, tarımdaki dönüşümün aynı zamanda ekolojik sorunların oluşumunda da etkili olduğunun üzerinde durulması ve bu konunun sosyoekonomik problemlerden bağımsız bir ciddiyetle tartışılması gerekiyor.
Spinoza’nın 11. Tezi
8 Ekim 2018 Pazartesi
Korku iki tarafı keskin bir bıçaktır; avam için de, despotlar için de. Despotlar bu yüzden, kendilerine yönelebileceğinden korktuklarından, avamı yönetmek için korkuya gerekesinim duyarlar. Bir anlamda, despotların avam üzerinde yarattığı korkunun nedeni avamın yarattığı korkudur –özellikle hiçbir şeyden korkmadıklarında. Çünkü “avam korkmazsa korkutucu olur”.
Günah Keçisi: Uyuşturucu Suçları Kapsamında İdam Üzerine Bir Değerlendirme
5 Ekim 2018 Cuma
İran’da idam cezaları genellikle uyuşturucu, siyasi ve dinî suçlar, tecavüz suçu çerçevesinde gerçekleşir; infaz mekânı ise kendi içinde ikiye ayrılır. Birincisi genellikle her yerde olduğu gibi cezaevi içerisinde gerçekleşir. İkincisi ise “Ortaçağ’ı andıran” bir şekilde şehrin merkezî bir yerinde ve umum nezdinde vuku bulur. İkinci uygulama mekânının üzerinde kısaca durmak istiyorum zira kimi önemli sosyo-politik veçheleri olduğunu düşünüyorum.
Şimdinin Antropolojisi, Çağdaşlık ve Eleştiri
3 Ekim 2018 Çarşamba
Ötekinin zamanına ve mekânına gösterilen merak ve eleştirellik verili öznelliğin kendi zamanı ve mekânı söz konusu olduğu durumlarda gösterilmez veya bundan bilinçli veya bilinçsizce kaçınılır. Böyle bir soruşturma, en temelde işe koyulmuş öznenin kendini eleştirel sorgulamaya tabi tutacağı ve etrafında örülmüş olan kutsallık halesini dağıtacağı için pek de katlanılır görülmez.
Felaket Yaklaşırken İşçi Partisi Kongresi
1 Ekim 2018 Pazartesi
Hatırlamakta fayda var: İşçi Partisi, Avrupa’nın en yüksek üye sayısına sahip partisi. Bu üyelerin yüksek çoğunluğu da Corbyn’e destek olmak için partiye katılan genç bir kuşak. İki-üç yılın sonunda İşçi Partisi, Tony Blair’in temsil ettiğinden çok farklı bir yerde; daha solda tabii, fakat solda olmasını isteyen insanlar da çoğunlukta. Corbyn’in konuşması partinin bu yeni çehresini benimsedi.
Kubrick 90 Yaşında
28 Eylül 2018 Cuma
Kubrick filmlerinde diğer sanat türlerinden tevarüs edilen dili değil, sinemanın kendine has dilinin izini sürmüş ve 2001’le beraber sonraki her filminde de bu dilin “anlatım” kapılarını aralamıştır. Fakat buna rağmen onun filmleri aslında aynı sinema diline bağlıdır: “Çağdaşlarınız arasında kendinizi kiminle özdeşleştiriyorsunuz?” sorusuna, “Hiç kimseyle. Ben yalnızım,” diyen Kubrick’in sinema diline.
Yeni Ekonomi Programı ve Sağlık
26 Eylül 2018 Çarşamba
Hatırlanacağı üzere Albayrak’ın sunumunu yaptığı programın temel amacı “kısa vadede fiyat istikrarının ve finansal istikrarın yeniden tesis edilmesi, ekonomide dengelenmenin ve bütçe disiplininin sağlanması” olarak tanımlanmıştı. Anlaşılan o ki; birkaç ay önce istikrar için tek yol olduğu iddia edilen Cumhurbaşkanlığı (Başkanlık) Sistemi, geçen kısa sürede Türkiye’nin var olan sınırlı istikrarını da yerle yeksan etmişti.
Virilio ve Yavaşlamanın İmkânsızlığı
24 Eylül 2018 Pazartesi
Virilio’yu takip edersek, bütün devrimler, toplumsal dönüşümler, asker gibi yola çıkmış bireylerin ve kalabalıkların işi sayılmalıdır. Dromolojik düzende, bir kalabalığın veya yığının sahip olduğu hareket etme imkânları ya da kinetiği, etkili bir işgal gücü olur. Belirli bir inanca, amaca uygun şekilde hareket etmeleri, onları bir sınıf, inanç topluluğu gibi gösterir.