Özyaşar ve Kaygalak Edebiyatında İmge Olarak Kuyu (II)
30 Mart 2019 Cumartesi
Kuyu söz ile gözün anlatısına yerleşik bir yerde dinleyiciye veya izleyiciye uğranılan düşüşü işaret eder. Ayna Çarpması’nda öykünün gövdesini sırtlayan kuyu ile kuyulara bakmaktan gelmek üzerine; Aşk’ın Hüsn’e ulaşmaya çalışırken düştüğü kuyuya ayna tutmanın, bir bakıma kuyu ile hemhal olmuş bir phoenix’e varmaya amaçladığı da spekülatif bir soru olarak sorulabilir belki de.
Oto Tamircisi Kürt Osman’ın İkili Yaşamı: Di Navberé De
29 Mart 2019 Cuma
Çınar’ın bu minimal estetiği, Finlandiyalı yönetmen Aki Kaurismaki sinemasını andırıyor. Diğer filmleriyle (Kurte, Film, Veşarti, Genco) birlikte, ama özellikle Di Navberé De, Deleuze ve Guattari’nin Kafka’nın metinleri için kullandıkları minör edebiyat tarzına yaklaşıyor. Bu yönüyle Ali Kemal Çınar’ın sineması, hem Kürt sineması hem de Türkiye sineması içerisinde yeni ve özgün bir tarza işaret ediyor.
Belki, Mimari
27 Mart 2019 Çarşamba
Mimari, belki de içeriksiz bir biçim, hiçbir mantığın üzerinde hâkimiyet kuramadığı kaygan ama vazgeçilemez bir zemin, dolaşım ve boşluk üzerine düşünmenin eşsiz bir yöntemi olduğu için, Foucault’nun zihninde sesi derinlerden duyulan ama çıplak gözle görülemeyen çarklardan biridir. Tehlikeli oluşu da buradan gelir; çünkü mimari, gizlendiği derinliklerde düşünceye şekil verirken “stratejik nominalizm” ilkesini asla çiğnememiştir.
Utanmazlıktan Utanmak… Kolektif Utanç
25 Mart 2019 Pazartesi
Ulusların tarihleri katliamlar, baskılar, işkencelerle doludur. Mağdur olan grupların geçmişleri yok sayılır, baskılanır, hatta bazen tersine bir anlatıyla yeniden kurulur. Madunlar için, tarihten geriye nefret, korku, suçluluk ve intikam duygularından oluşan bir miras kalır çoğunlukla. Devletlerin resmî söylemleri yaşanılanların üzerini kapatmaya çalışsa da, geçmişte yaşanılanlar kuşaktan kuşağa yayılır ve güçlenerek aktarılır.
Laik Mahallenin Bir “Öteki”si Olarak Trabzon
22 Mart 2019 Cuma
Ülkemizde endüstriyel ilerlemenin sınırlı bölgelerde yoğunlaşması kentler arasında devasa nüfus farklılıklarını doğurmuş, uluslaşma sürecinin tabana etkili biçimde yayılamaması ise farklı bölgelerde birbirine benzer yurttaş kimliklerinin oluşturulması amacında başarısızlığa sebep olmuştur. Bu sebeple Türkiye’de farklı bölgelerde yaşayan insanlar yaşam tarzı ya da gelenekler bakımından da belirli derecelerde farklılaşmıştır.
Kürtlerde Nevroz (Yeni Gün)
21 Mart 2019 Perşembe
Denebilir ki, hemen her halkın inançları, tarihleri ve gelenekleriyle bağlı olarak bir “yeni günleri” vardır. Türklerin de bu bağlamda kendi nevrozlarından bahsetmeleri anormal bir şey değildir. Nevroz’u Türklere ait bir anlatı olarak görenler, bunu söyleyen, yazan çizenler vardır. Bu bağlamda “bahar bayramına”, “Ergenekon destanına” ve benzerlerine işaret edilmiştir, ediliyor.
Tasman Denizinin İki Yakasında Katliam Hesaplaşması
19 Mart 2019 Salı
Tasmanya Denizi’nin iki yakasında herkesin yanıtını aradığı soru aynı: Nasıl oldu da Avustralyalı Nazi Brenton Tarrant, elli kişiyi öldürmeden önce istihbarat veya polisin dikkatini çekmedi? Tarrant ’ın Yeni Zelanda’da Christchurch kentinde gerçekleştirdiği katliam, her iki ülkeyi de derinden sarstı. Olay, öncelikle Yeni Zelanda’yı şok etti ama Avustralyalıların da uykusu kaçtı.
Yeni Bir Evlilik: Duygusal Şiirin Şekillenmesi
18 Mart 2019 Pazartesi
Hayatında bir Metin Eloğlu şiiri okumamış, hangi şiirin Can Yücel’e, hangisinin Turgut Uyar’a ait olduğu konusunda bir tahmin dahi yürütemeyecek, şiirin yanına kahve görseli koyup bunu upload etmekten zevk duyan fetişist bir okur kitlesinden, yığınından söz ediyoruz. Bunları tespit etmek elbette güç değil. Burada şiir; değeri düşen, sıradanlaşan, diğer paylaşımlardan farkı olmayan bir şeye indirgeniyor.
Vardık! Varız! Var Olacağız!
14 Mart 2019 Perşembe
14 Mart, hekimlerin kendilerinin özel sorunları kadar memleket sorunlarını da dert ettikleri, memleketin sorunlarıyla hekimlik sorunlarının birbirinden ayrılmaz bir bütün olduklarını fark ettikleri bir tarihin de yıldönümüdür: 14 Mart 1919’da tıbbiyeli öğrenciler, tıp bayramını ilk kez kutlama vesilesiyle İstanbul’un işgaline karşı çıkmışlar ve attıkları bu adımla, memleket sorunlarına sahip çıkmanın hekimlerin temel görevi olduklarını vurgulamışlardır.
Türk Sağının Karakutusu: Mehmet Emin Alpkan
12 Mart 2019 Salı
Doktora tezimin yayımlanmasından sonra Mehmet Emin Alpkan’ın içinde bulunduğu ilişki ağını daha iyi anlamımızı sağlayan bir kitap çıktı: Oğlu Latif Ruhşat Alpkan’ın yazdığı Milli Dava Adamı Mehmet Emin Alpkan. Mehmet Emin Alpkan Konya Taşkent doğumlu. Babasız olarak büyüyor, zor koşullarda yaşıyor. Eğitimini henüz yedi yaşında yarım bırakıyor. Askere gidene kadar kunduracılık, madencilik, seyyar satıcılık yapıyor.
Ünsaldı’nın “Durum Sosyolojisi”ni Takip Etmek: Natüralist Bir Mikroloji İçin Eleştiri Taslağı
10 Mart 2019 Pazar
Geçtiğimiz haftalarda, Levent Ünsaldı’nın Burada Ne Oluyor? başlıklı kitabı yayınlandı. Kitap hem yoğun bir teorik teçhizata referans yaptığı hem de ele aldığı karmaşık sosyal konseptleri “biz” alanında sahaya sürdüğü için önemli bir ilgiyi hak ediyor. Bu ufak yazının hedeflediği de bu ilgiyi eleştirel bir dikkatle paylaşmaktan başka bir şey değil.
Azınlığın Çoğunluğa Galibiyeti?
8 Mart 2019 Cuma
Az… Çok… Galibiyet… Bu üç kelimenin yan yana gelmesiyle -insanın güç ile ilişkisinden dolayı- galibiyet genellikle çoğunluğun tarafında görülür. Çünkü yaygın kanı çoğunluğun gücü, gücün galibiyeti getireceği üzerinedir. “Azınlığın çoğunluğa galibiyeti” bu kanının aksini iddia ettiği için söz diziminin sonundaki soru işaretiyle(?) beraber aslında bizi bir dizi soru bekliyor; azınlık çoğunluğa nasıl galip gelir?
Kayırma Ekonomisi Üzerine: Eren Toprak’a Cevaben
6 Mart 2019 Çarşamba
Kendisine kitabın “bir ilk” ve “ciddi ve zahmetli” bir çalışma olduğu yönündeki düşünceleri için teşekkür ediyor, bununla birlikte (i) “kamu ihalesi denen inceleme nesnesinin ne anlama geldiğini muhataplarına anlatma”; (ii) “kayırma ilişkisinin zaman ve mekân boyutu”; (iii) “kamu ihalelerindeki pragmatik-klientelist ilişkilerin anlamı”; (iv) Kamu İhale Kanunu maddelerinden ikisinin yorumlanması ile ilgili eleştirilerini de madde madde cevaplamak istiyorum.
İnanıyorum, O Halde Varım...
4 Mart 2019 Pazartesi
Egemen bir paradigma, sorunlara çözüm getirmede yetersizliğe düşmedikçe, ilerleme hızlı ve etkin bir biçimde sürüyor. Ancak zaman içinde egemen paradigma alternatifsiz ve sorgulanamaz hale geliyor. Bütün gerçeklik bu paradigmanın sınırları içinde anlaşılmaya başlanıyor. Sorun çözme sırasında ortaya çıkan beklenmedik sonuçlar, tutarsızlık ve uyumsuzluklar, paradigmanın kendisinden kaynaklanan hatalardan çok, sorun çözme ve yöntem hatalarına atfediliyor.
İmgeler ve Sözcükler: Dünyayı Sabuklayan Film
3 Mart 2019 Pazar
Sinemanın sınırlarında gezinen ya da o sınırları genişleten İmgeler ve Sözcükler, geleneksel görme ve yorumlama biçimlerini zorlayan bir film. Diğer bir deyişle İmgeler ve Sözcükler, sinemaya dair uzlaşımsal içerikler, üsluplar, kanaatler, tarzlar içerisinde yapılandırılan izleyicinin bakışına yabancı bir yerde konumlanıyor. Benzer uzlaşımsal biçimler içerisinde şekillendiği düşünüldüğünde, yorumcunun bakışının da filmi garipseyeceği söylenebilir.
Manves City: Büyüsüz Gerçekçilik ve Görünmeyen Sınıfın Dönüşümü
3 Mart 2019 Pazar
Türk edebiyatında büyülü gerçekçilik ise Latife Tekin ve Nazlı Eray ile anılmaya başlamıştır. Annesinin ölümü üzerine yazdığı Sevgili Arsız Ölüm romanı ve ardından Berci Kristin Çöp Masalları, edebiyat dünyasına yeni atılmış Latife Tekin’i büyülü gerçekçilik ile özdeşleştirmiştir. Daha sonra bu tarzı kullanmayı bırakmış ve post-modern anlatı özelliklerini kullanmaya başlamıştır.
Oscar’lık Bir Hikâye: Latin Amerika’da Hizmetçi Olmak
28 Şubat 2019 Perşembe
Filmde yerli bir hizmetçi olan Cleo’nun yaşadıklarına tanıklık ediyoruz. Her sabah herkesten önce kalkarak işe koyuluşunu, evin çocuklarını kendi çocuklarıymış gibi şefkat ve özenle uyandırışını, herkes uyuduktan sonra kendine kalan zamanı mum ışığında diğer hizmetçiyle fısıltıyla (anadili olan Mixtec dilinde) konuşarak geçirmesini ve ne kadar çalışırsa çalışsın azar işitmekten kurtulamayışını izliyoruz.
Vietnam’dan Oymalı İki Tüfek
27 Şubat 2019 Çarşamba
Le Biraderler katıldıkları sergilerde Batılı gazetecilere ülkeleri hakkında hep hesap vermek zorundadırlar. Eğer Batılı değilseniz dünyanın neresinden olursanız olun, ülkenizde olan bitenden sorumlu tutulur ve sorulara yanıt vermek zorunda kalırsınız. Le Biraderlere de gazeteciler biraz kinayeli bir şekilde nereli olduklarını sorarlar. Akılları sıra hâlâ aralarında sosyoekonomik farklılıklar bulunan güney ve kuzey ayırımıyla ilgili polemik yaratacaklardır.
Beden, Özne, Faillik: İkinci Dalga Feminizme Post-Yapısalcı Eleştiriler
26 Şubat 2019 Salı
İkinci Dalga feminizmin cinsiyetler arası toplumsal ilişkileri açıklamak için yararlandığı patriyarka kuramına yönelik eleştirilerle birlikte düşünülmemesi imkânsız olan beden, özne ve faillik kavramları, özellikle post-yapısalcılık ve post-yapısalcılıktan ilham alan feminist düşünürler tarafından eleştirilmiş, kavramlara dair yeni perspektifler geliştirilmeye çalışılmıştır. Feministler Batı kültürünün heteroseksist, patriyarkal ve ikili karşıtlıklara dayanan, derin hiyerarşilere bağlı olarak varlığını sürdüren karakterini sorgulamış, tanımlamış ve eleştirmiştir.
Ölüm Fikrinin Öğrettikleri
25 Şubat 2019 Pazartesi
Tıpkı bir gün öleceğini bilerek yaşayan insanlar gibi, toplum olarak da uygarlığımızın sonunun er ya da geç geleceğini ve bu sondan kurtulmak için hiçbir şey yapamayacağımızı anlamamız elzem. Ancak, insanların, bir gün öleceği gerçeğini yaşamını daha nitelikli hale getirmek için kullanması gibi, uygarlık olarak da, bize tanınan süreyi daha nitelikli, insani ve yaşanabilir hale getirme gibi bir sorumluluğumuz var.
Yargıda Beka Kaygısı
22 Şubat 2019 Cuma
Osmanlı’nın güç kaybetmesiyle oluşan “vatan elden gidiyor” duygusu, son dönem Osmanlı aydınlarından bu yana etkisini hiç kaybetmemiştir. Gerek Tanzimat ve Meşrutiyet düşünürleri gerek Türkiye’nin kurulmasının ardından her görüşten birçok düşünür, devletin nasıl güçlendirileceği, devletin nasıl kurtarılacağı, bütünlüğünün nasıl korunacağı sorularına, bu soruyu düşüncelerinin merkezine yerleştirerek, cevap aramışlardır.
Psikoz Denilen ve Kimisi Halihazırda Cevaplanmış Birkaç Soru
21 Şubat 2019 Perşembe
Dünyadaki hayatın çok hızlı değiştiği bir yirmi beş yıl yaşadık, değişimin itici gücü de teknoloji oldu, hem toplumsal evrim hem de teknolojik evrim durulmuş gibi görünüyor, gerçi buradaki dinamikler havaya fırlatılan bir topun en yüksek noktasına ulaşmasına benziyor olabilir, yani top düşüşe geçebilir ve potansiyel enerjisi en yüksek seviyede demektir. Geride kalan değişim esnasında ve sonrasında gerçeklik kabullerimize, gözlük kavramlarımıza ne oldu?
AKP ve Hayvan Hakları: “Piyasayı Balans Etmek”
19 Şubat 2019 Salı
Hayvan hakları mücadelesinin iktidardan bu konuda beklenti içine girmesi çok anlamlı değil. Her şeyi “maddiyata” tahvil etmiş iktidarın bu tür “lüks”lere kendiliğinden kulak kabartma ihtimali yok. AKP’nin “bizim medeniyetimiz…”i sadece söylem düzeyinde kalıyor. Bunu zorlayacak bir dinamik ise ne parti içinde ne muhafazakâr kitlelerde mevcut.
Richard J. Bernstein ile Söyleşi: Şiddetin Düşünsel Yaşamı
18 Şubat 2019 Pazartesi
Oysaki çok daha önemli bir husus var: Tarihin bir döneminde şiddet olarak görülmeyen ama bir başka döneminde şiddet olarak değerlendirilmesi gereken davranış biçimleri. Klasik bir örnek vereyim. Çoğu insan Franz Fanon’un Yeryüzünün Lanetlileri eserini devrimci şiddetin övgüsü olarak yorumlar. Bense bunun yanıltıcı bir yorum olduğunu düşünüyorum.