Kurak Günler: Merkez-Taşra İlişkisinde Kaymalar, Bütünleşmeler
17 Ocak 2023 Salı
Filmde izlediğimiz sorunsallar bugüne mahsus değil elbette. Homofobi, linç, cinsiyetçilik, tecavüz, ırkçılık geçmişte de vardı. Sağ iktidarların sürekli görmezden geldiği, ferdî suç olarak gösterdiği, politik olduğunu kabullenmediği, (kendi varlığının beslediği bir durumu kabullenmesi düşünülemez doğal olarak) tartışmaya bile açmadığı bu çürümenin, bir enfeksiyona dönüşerek bütün gövdeye yayılmasıdır gördüğümüz. Artık ne taşraya aittir bu zihniyet, ne de merkeze.
Türklük ve Türkiyelilik
14 Ocak 2023 Cumartesi
Gerçek hayatta, etnik gruplar vardır, bunların sınırları kesin değildir, pek çok aile karışıktır, aynı insan kendini hem Kürt hem de Türk hissedebilir ve yerine göre bu sözcüklerden herhangi birini, her ikisini veya Türkiyeli sözcüğünü kullanabilir. Bu gibi durumları yansıtmak üzere, sözcükler de farklı anlamlar alır. “Türk edebiyatı”, Türkçe üretilmiş tüm edebiyatı kastetmek üzere de kullanılabilir, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ürettiği edebiyatı kastetmek için de kullanılabilir; her halükarda bazı Kürt (kökenli) yazarları ve şairleri de kapsayacaktır.
Omniptikon Şeffaflığın Kötülüğü
12 Ocak 2023 Perşembe
Şeffaflık içeriği, eylemi ve olguyu bakışa bu denli fazla sunmanın, yakın tutmanın yarattığı körlüğün kadrajına yerleşiyor ve doğası gereği yapması gerektiği halde, gizli olanı aşikâr etmiyor, hız ve geçiciliğin insafına terk ediyor. Bununla birlikte yönetici erk bilinçli olarak, siyasi tartışmaları, toplumsal ilişkilerin yıkıcı şiddetinin aleni, şeffaf etkisine maruz bırakıyor.
Organ Piyasası
9 Ocak 2023 Pazartesi
Halk sağlığı temel olarak her insanın eşit bir biçimde sağlık hizmetine ulaşmasını ve bundan yararlanmasını savunur. Organ nakli ve piyasası gündelik hayat, sağlık, beden, tıp ve siyaset sosyolojisi gibi birçok alanda kapsamlı tartışma gündeminin konusu oluyor. “Böbreğimi satar yine seni okuturum” lafı artan eğitim masrafları ve ekonomik kriz durumlarında gerçek bir seçenek oluyor.
Neşenin Nostaljiyle İmtihanı
8 Ocak 2023 Pazar
Doğrusu, Yılbaşı Gecesi’nde, tıpkı Erşan Kuneri’de olduğu gibi, pek gülemedim ama hazin olan bu değildi. İlla bir Türkiye mozaiği yaratma peşinde, Avrupa Yakası’ndan beri birbirine benzeyen tiplemelerine bu kadar sadık kalmasını, hatta sürekli tekrara düşmesini, birçok yerli filmde/dizide gözlemlediğimiz, her biri iyi birer oyuncu olan kastının yeteneğine çok abanarak senaryoyu, kurguyu unutma tercihini görmezden gelmeye çalıştım.
"Kurak Günler", Obruğun Öte Tarafına
4 Ocak 2023 Çarşamba
Emre, en başından beri bozuk düzene ayak uydurmakta zorlanan, onu tasvip etmeyen biridir. Belediye başkanının davetini kabul etmek istemese de, savcı kimliği sebebiyle, statükonun geçmişten beri kurduğu düzene karşı gelemez ve davete icabet eder. Burada, statükonun Emre’yi içine alıp yok etmeye çalıştığına tanık oluruz. Savcı, çarkın bir dişlisi haline getirilmeye çalışılır. Âdeta, onun fikirlerinin, karakterinin ve eğitiminin hiçbir önemi yokmuş gibi davranılması istenir.
Türkiye’de Evrim İhtilafı: Yaratılış Kongreleri Bize Ne Söylüyor?
30 Aralık 2022 Cuma
Son yıllarda yapılan çalışmalar her ülkenin evrim karşıtlığının kendine özgü yanları olduğunun altını çizmeye başladı. Ne var ki Türkiye’de hâlâ eski anlayışın, yani yaratılışçılığın Türkiye’ye Amerika’dan geldiği sanısının hâkim olduğunu görüyoruz. Eğer sahte-bilimsel evrim karşıtı argümanların 1970’lerde Türkiye’ye girişine bakacak olursak bu sanıda bir haklılık payı olacaktır. Ancak Türkiye’de evrim kuramının reddinin Osmanlı’ya uzanan tarihine, yani evrim ihtilafına bakarsak bu sanının açıkça yanlış olduğunu görürüz.
Altılı Masa’nın Anayasa Değişikliği Önerisinde Basın Özgürlüğünü “Özgürleştirme” Meselesi
28 Aralık 2022 Çarşamba
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin içtihatlar yolu ile özgürlükler-sınırlamalar geriliminde basın özgürlüğü lehine aldığı bir dizi karar söz konusu iken günümüz koşullarında hazırlanan bir sınırlama metninde bu içtihatlardan özgürlükler lehine ve sınırlamalar aleyhine neden yeterince beslenilmedi, neden yeni bir yaklaşım getirilmedi? Eğer, ölçüt AİHS ise en azından 12 Mart ve 12 Eylül mirası birtakım “bize özgü” kullanışlı enstrümanlardan neden vazgeçilmedi?
“Kurak Günler”: Eleştirilerin Eleştirisi
27 Aralık 2022 Salı
Bana göre Kurak Günler bir “O gece ne oldu?” filmi. Ana karakter film boyunca o gece yaşananları ve kendisinin olayların tam olarak neresinde yer aldığını sorguluyor. Bu ve birkaç başka müphemlik, hatta bir adım daha ileri atarak, genel bir Müphemlik filmde merkezî bir konumda.
İmamoğlu İkinci Erdoğan mı?
24 Aralık 2022 Cumartesi
Sonuç olarak, temsilî demokrasilerde siyasal liderleri peşinden sürüklenecek ulu kişiler değil, kendi politik amaçlarımız doğrultusunda somut çıktılar üretmesi için destekleyeceğimiz işlevsel enstrümanlar olarak görmek ve bu bakışımızı da siyasetçilerin hatırında tutmamız gerekir. Bu bağlamda sosyal adaleti, kamucu perspektifi, bilginin kılavuz olduğu şeffaf ve liyakate dayalı bir yönetim modelini savunanların İmamoğlu siyasetine rezerv koyması gereken bir durum görünmüyor açıkçası ufukta…
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (II)
22 Aralık 2022 Perşembe
AKP’nin seçim yenilgisi, Erdoğan’ın ve CBHS’nin tasfiyesiyle Türkiye’nin bir anda Norveçleşeceğini, özgürleşeceğini tahayyül etmek, Türkiye’de otoriterizmin tek kaynağının ve tek nedeninin Erdoğan’ın (ve CBHS’nin) mevcudiyeti olduğunu düşünme yanlışına bizi götürür. Yumurta-tavuk esprisine saplanmaya gerek olmasa da Türkiye’de otoriterizmin hem kültürel hem de Osmanlı’dan (Osmanlı’ya da Bizans-Pers geleneğinden) Cumhuriyet’e ve günümüze miras devlet yönetim gelenekleriyle şekillendiğini de unutmamak gerekiyor.
Reistokrasinin İktidara Mecburiyeti; Erdoğan’ın İktidara Mahkûmiyeti (I)
20 Aralık 2022 Salı
Liderlerin kendilerinin demokrasiden nefret ettiği, takipçilerinin de demokrasiden yorulduğu yeni bir ruh halinin -zamanımızın ruh hali- içinde olduğumuz iddia edilebilir, ki bu tespiti son yıllarda daha çok duymaya ve deneyimlenmeye başlamış olduğumuz da öne sürülebilir. Gelinen noktada otoriter popülist yönetimlerin hınç ve öfke dolu kalabalıklara kültürel çoğunlukçuluktan, etnik saflıktan, “Onların doları varsa bizim de Allah’ımız var” yatıştırmasından başka bir şey veremediği oldukça açık.
Kurak Günler
16 Aralık 2022 Cuma
Emre, heteroseksist dünyaya mahkûm olmayan ve aynı zamanda obruklara karşı mücadele eden bir simge. İnsanın sermayesinin saygınlık olduğunu gören ve bu yolda düşe kalka yürümeye çalışan bir simge. Bin yıllık devlet zihniyetinden farklı olarak Çingene çadırlarını kriminalize eden değil, onları korumaya çalışan bir simge. Daha önemlisi taşranın, normsuzluğun, keyfiyetin, ahalinin insani sorunlarını kendi çıkarı için kullanmanın mantığını çözmüş ve hukuku bu uğurda iğfal etmiş hâkime Zeynep gibi karanlığın yanına geçmemiş bir simge.
İşçi Sınıfının “Kayıp” Siyaseti
15 Aralık 2022 Perşembe
Demokratik yollarla iktidara gelinse bile küresel sermayenin ve sermaye dostu organizasyonların ablukasından korunarak halklara umut veren iktidar modeli/yaklaşımı neden tutmuyor? Yoksa göle maya çalmaya çalışan Nasrettin Hoca gibi “ya tutarsa” diyen bir siyaseti mi teklif ediyoruz? Kapitalizmi aşacak bir siyasi projeksiyonumuz yok mu gerçekten? Don Quijote’un, Yoldaş Pançuni’nin sonu bir yere varmayacak trajikomik maceraperestliğinden ibaret mi arzuladıklarımız?
CHP'nin Geciken İkinci Yüzyılı
13 Aralık 2022 Salı
Liberal düşünürler, AKP sonrası Türkiye’sinde yaşanmasını bekledikleri göreli refah artışının bu konuda bir çözüm penceresi sunacağını düşünüyor olabilirler. Ancak beni kaygılandıran, çok daha köklü bir Müstebit-İttihatçı siyasal metronomunun ötesine bir buçuk asırdır bir türlü geçemiyor oluşumuz. Çağrısı yapılan İkinci Yüzyıl’ı, ilki ile benzer kodlar üzerinden hayal etmiyor olmamız gerekir. Yoksa ikinci yüzyıl da kendisine ikinci bir Erdoğan bulacaktır.
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü: Kriz ve İnsan Hakları Hareketi
10 Aralık 2022 Cumartesi
Vazgeçilemez gördüğü ve ısrarda sınır tanımadığı hak ve özgürlük savunusu ile yine de insan hakları hareketi diğer toplumsal hareketlerden farklı bir konumda kaldı tabii ki. Ve bu ısrar insan hakları hareketinin gelişme, yanlışlarından kurtulma dinamiğini içinde barındırmaya devam ediyor bugün. Özetle, insan hakları hareketinin genel olarak içine düşürüldüğü durumu, demokratik mücadele ve sivil toplum hareketlerinden ayrı tanımlamak doğru olmaz diye düşünüyorum.
Pedro Castillo’nun Darbe Teşebbüsünden Sonra Peru
9 Aralık 2022 Cuma
Siyasi deneyimi ve ekip kurma becerisi olmayan Castillo, hükümet dinamiği yaratamadı. Geçtiğimiz Şubat ayında, normalleşme sağlamak amacıyla, seçim kampanyası sırasında ve hükümetinin ilk döneminde imajına damgasını vuran şapkayı terk etti. Birlikte çalıştığı pek çok kişi, onun kararlarını en son konuştuğu kişiye göre verdiğini iddia ediyor. Bu sarmal Kongre'nin feshedilmesi girişimiyle sonuçlandı.
“Popülizm” ve Sol-Sağ Ayrımının Önemi
6 Aralık 2022 Salı
Milyonlarca insanı içine alan kitlesel bir devrimden beklenebileceği gibi, Amerikan Popülizmi de pek çok kısıtlama ve tuhaflıklar barındırıyordu. Yine de düşüncemizi genişletilmiş bir analiz kategorisi olarak popülizm imgesinden arındırmak, popülizmin bıraktığı mirası anlamanın ilk adımı olacaktır. Aynı şekilde, eğer mevcut durumu da anlamak istiyorsak ihtiyacımız olan şey, sol ve sağ arasındaki siyasi ayrımın ne kadar önemli olduğunu kabul eden, işleri daha da karmaşıklaştırmaktansa daha da netleştirebilecek analiz kategorileridir.
İtalya, Gramsci ve Demokrasi
30 Kasım 2022 Çarşamba
Neo-faşizm, FdI seçmenlerinin yalnızca küçük bir bölümünün tanıdığı ideolojik bir “aroma”dır. Öte yandan zafer kazanan bu güç, demokrasiyi doğrudan Macar ve Polonya deneyiminden esinlenerek yorumlayan liberal olmayan ya da her halükarda artık liberal olmayan siyasi güçlere duyulan güvenin ifadesidir. Diğer bir ifadeyle, İtalya da 1945’ten sonra Avrupa’da kurulan ve 1950’ler ve 1960’larda güçlenen demokratik muahededen, yani hem liberal hem de toplumsal bir anayasa fikri içinde halk güçleri ile burjuvazi arasındaki uzlaşmadan çıkma eğilimindedir.
Emine Sevgi Özdamar’a Büchner Ödülü: "Sokağa Bakan Pencerelerde"
27 Kasım 2022 Pazar
Emine Sevgi Özdamar 1999’da Chamisso Ödülü’nü alırken yaptığı teşekkür konuşmasında “Tiyatro bedenler arası bir diyalogdur [...], kelimeler de beden oluyor,” demişti. Bu anlamda, onun düzyazısında da bedensel bir şey var. Kaleme alınmış gibi görünmüyor (ve tabii ki kaleme alınmış, özenle yazılmış ), daha çok sahneye konulmuş gibi. Yazma: aynı zamanda bir diyalog, kişinin kendi deneyimleri için bir alan.
Adaletsizlik Mülkiyetin Temelidir
26 Kasım 2022 Cumartesi
Son olaylarda Tayyip Erdoğan’ın, işaret fişeğini atıp, yeni katliamlara yol açmasını vurgulamak gerekiyor. Sündüre sündüre kırpılarak on yılda çıkarılan “koruma” yasası “bol gelmiş” olsa gerek ki müdahale ihtiyacı hasıl oldu. Doğanın yağması bu iktidarın alamet-i farikası, üretim ve ticaretini engellemek teklif dahi edilemez. Bu “atık”ların tüyünden, yağından yararlanmayı hâlâ akıl edememiş olmaları asıl şaşırtıcı olan; belki şirketteki yoğunluktan olsa gerek.
Myanmar’da Askerî Cuntaya Karşı Mücadele
24 Kasım 2022 Perşembe
Generaller ciddi anlamda yanlış hesap yaptılar. Halk cuntanın vahşetine cesaret ve meydan okumayla karşılık verdi. Protestolar devam ediyor ve binlerce kişi silahlandı, bazıları cuntaya uzun süredir direnen ve ülkenin büyük bölümünü kontrol eden çeşitli etnik silahlı gruplara sığındı. Şu anda ergenlik çağında olan Whitey bile ordunun insanlık dışı tutumunu anlayabilecek yaşta.
Kılıçdaroğlu Huzursuzluğu
21 Kasım 2022 Pazartesi
Her ne kadar cumhurbaşkanı adayı olarak en ideali gibi görünmese de 6’lı masanın demokratik teamüllerini yıkmak pahasına kendi adaylığını dayatacağını da düşünmüyorum Kılıçdaroğlu’nun. Sonuçta ülkenin demokratik dönüşümüne hizmet etmenin birçok seviyede imkânı ve ihtiyacı var. Ve demokratik yönetişimde ortak aklın en büyük garantisi olan denge ve denetleme mekanizması da 6’lı masanın yapısal zorunluluğu.
Rusya’nın Savaşının Neoliberal Kökenleri
22 Kasım 2022 Salı
Bugün neoliberalizm birincil düşman değil. Bugün, küresel plütokrasiye ve açgözlü yağma üzerine kurulu rantiye kapitalizm sistemine ilkeli muhalefete dayalı yeni bir radikalizmin zamanıdır. Yeni bir Rönesans’a ihtiyacımız var, şenliği, müşterekleştirmeyi, cumhuriyetçi özgürlüğü ve eşitliği canlandırmak için. Şimdiye kadar, Britanya’da ve başka yerlerde, bu dönüştürücü görü, eski sol partilerin aşırı pragmatizmi tarafından engelleniyor.