26 Aralık 2015 Cumartesi
Toplumsal (sınıfsal/nesnel) şartların davet ediciliği dahilinde “faşizm”i bir yana korsak, “faşist şiddet”e yatkınlık, bir tür -ileri düzeyli- damar hastalığı olarak mütalaa edilmelidir, derim. Öyle ki, ruhsal bedenin en temel, en hayati damarlarından olan “ar” damarı çatlıyor, giderek, “kansızlaşan” beden sahibi “utanma/arlanma” duygusunu yitirmek suretiyle her türlü haltı yiyebileceği bir “haletiruhiye”ye bürünüyor olmalıdır.