Biz Olmadan Asla: Ekranda Azınlıkların Temsiliyeti
12 Temmuz 2021 Pazartesi
Kendi kimliğini ekranda görememek önemsiz, değersiz, yok hükmünde olduğunu hissettirir insana. Bu kimliklerin her daim negatif veya bir karikatür gibi tasvir edilmesiyse daha derinden acıtır. Televizyonu her açtığınızda kendinizi kötü adam rolünde gördüğünüzü düşünün. Her dizinin şerefsizi siz olsanız? Konuşmanız, davranışlarınız hep bir şaka unsuru olsa? Üstelik şakalar da komik olmasa? Peki sizi canlandıranlar sizle alakası olmayan insanlar olsa? Ne hissedersiniz?
Peker’in "Hakikat" Performansı Toplumsal Dönüşümü Tetikleyebilir mi?
10 Temmuz 2021 Cumartesi
Peker’in açıklamalarında baskın olan bu noktalar üzerinden düşünürsek, bu tür ifşaat performanslarına vereceğimiz tepkide bu tür söylemleri tersyüz etmenin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ve bence yapılacakların en başında Türkiye’de mağdur yakınlarının, insan hakları örgütlerinin ya da muhalif gazeteci veya siyasetçilerin usanmadan yıllardır dile getirdiği suçların bir failin kamusal onayına ihtiyaç duyulmadan soruşturulmasını sağlamak geliyor.
Kıbrıs’ta Kapalı Maraş Açılımı
8 Temmuz 2021 Perşembe
Olası uluslararası yaptırımlar veya benzeri tutumlar Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına ağır bir yük bindirebilir. Bu, bir anlamda 1974 yılında yaşanan ambargoları hatırlatıyor. Konuyu takip edenler bilir, 1974 yılında afyon üretimi konusunda Türkiye’nin maruz kaldığı ambargolar ile Kıbrıs’a yapılan müdahalenin tarihleri denk gelmiş, yıllarca afyon konusunda yapılan ambargolar halkın dilinde Kıbrıs çıkarmasının bir sonucu olarak anlaşılmıştı.
Dostluk ve Umut
6 Temmuz 2021 Salı
Umut, dostların varlığını geleceğe de bağlama girişimidir. Bu sayede sonsuzluğa uzanmış olurlar. Bu nedenle dostluk, daima bağ kurma, ilmik atma girişimidir. Dostlar, kötümserliğin hükümranlığına teslim olmamak için bunu yaparlar. Umuda uzanmadıklarında kötülük teslim alır dostları. Varlığın serpilip gelişmesine neden olması kadar dostlar da birbirinin gelecek veya varlık umududur.
Özgür Üniversite Mümkün mü?
3 Temmuz 2021 Cumartesi
“Özgür üniversite mümkün mü?” sorusunu, “ancak toplum özgür olduğunda” şeklinde cevaplamak, fikrimce isabetli olacaktır. Üniversitelerin özgürlükleri/özerklikleri, toplumların üzerindeki baskının şiddeti ile doğru orantılıdır. Dolayısı ile burada yanıt aranan mesele, toplumsal özgürlük mücadelelerinde, devlet ideolojisi ile güdümlü kurumsal yapıların ne derece sorgulanacağıdır.
Gerekli Görülen Bütün Kişisel Veriler...
1 Temmuz 2021 Perşembe
Sadece, temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir alanı düzenlediği için değil, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu orada duruyorken ve Anayasa’da açıkça, kanunun düzenlediği konularda CBK çıkarılamayacağı söylenmişken, “gerekli gördüğü takdirde” kapısını açmak, Anayasa’yı işlevsizleştirmektir öte yandan. Belki de artık Anayasa Hükmünde Kararname’den de öte, Anayasa-üstü yeni bir blok olarak cumhurbaşkanının gerek görmesi hattı örülüyordur.
“Aklını Yitirmiş” Bir Kuşağın Meydan Okuyuşu: Halksız Demokrasiye Doğru
30 Haziran 2021 Çarşamba
Demokrasi, büyük oranda özel çıkara dayalı otoriter, şahsileşmiş iktidarlara karşı yürütülen mücadelelerle şekillendi. Bu anlamda günümüzde halkın genel çıkarını dikkate almayan “süper çocuklar”ın seçimine indirgenmiş seçimlere katılımın halkın çoğunluğu tarafından reddedilmesi, aynı mantık gereği son derece demokratik bir jest olarak değerlendirilebilir. Çok da derin düşüncelere dalmaya gerek yok. Cumhuriyet Fransa’da artık halkın halk için halk tarafından egemenliği değildir.
Hannah Arendt’in İzinde (II): Zamanı Adlandırmak ve Kayıtsızlık Sorunu
27 Haziran 2021 Pazar
Genel olarak insanlar kendilerini ideolojik ve eylemsel olarak iktidardan ve iktidarın uzantılarından ayırdıkları ölçüde hem iktidarın kötülüklerine karşı vicdani bir rahatlık hissederler hem de değişim için kamusal alanda görünüp seslerini duyururlar. Ancak kayıtsızlık hali ile sarmalanmış gruplar ve bireyler, muhalif bile olsalar yeni yönetim aygıtının gizli ortakları olarak iş görürler. Böyle bir durumda farklı gruplar arasındaki fark, sadece duruma verilen nihilist tepkinin içeriğindedir.
Hannah Arendt’in İzinde (I): Zamanı Adlandırmak ve Kayıtsızlık Sorunu
24 Haziran 2021 Perşembe
Kayıtsızlık durumu ve tavrı, tam da yaşanılan deneyimlerin gizli ve inatçı bir ideoloji haline gelmesinin örneğidir. Onun dışardan gelen ve yine onu kuracak olan bir söyleme veya anlamlandırma çabasına ihtiyacı yoktur. Bu haliyle kayıtsızlık nesnel ve öznel dünyayı bütün görünümleri ile olumsuzlayan ve her türlü dilsel ve iletişimsel eğilimi boşa çıkaran bir ideoloji, eğilim, davranış ve tavır bütünüdür.
“Modernlikle olan uyuşmazlığı İslâmcılık yaratmadı”
20 Haziran 2021 Pazar
Görünen o ki biz modernliği hâlâ Batılaşma düzeyinde anlamayı aşamamışız. Unutmamak lazım ki modernlikle olan uyuşmazlığı İslâmcılık yaratmadı, eğer o yaratsaydı böyle düşünebilir, bu yüzden de bittiğine dair ilanlar verebilirdik. Ama bu bilindiği gibi İslâm’la modernlik arasındaki akidevi uyuşmazlıktan doğan bir meseledir; İslâmcılık bunun neticesidir. Kökendeki sebepler üzerinde esas konuşulmalıdır diye düşünüyorum.
Yankı Odaları ve Troller
17 Haziran 2021 Perşembe
Troller, kendi bildiğine bağnazca inanan, kendi sesini sürekli yankılayanla, her duyduğunu yapıbozuma bırakan sinik zihnin yarattığı hakikat-sonrası kuşku sahasına karışırlar. Hakikati kendisine hatırlatırken bir yandan da bildiğine şüpheyle yaklaşan medya alıcısının ruhsal dalgalanmalarını fırsata çevirirler. Bu karmaşa arasında kalan yeni medyanın özne/nesnesi gün içerisinde değişen mevsimler gibi kanaatlerini değiştirir; hakikat ile yalanın ayrımına dair en temel soruyu cevapsız bırakır.
Pirus Zaferi: Necip Fazıl Kısakürek, Popülizm ve Yeni Türkiye’nin İnşası
14 Haziran 2021 Pazartesi
En son nevzuhur eden şekliyle İslâmcılık, Türklüğün teşrikimesaisiyle Türkiye’deki yüz elli yıllık siyasal mücadelenin Kemalizm’in yanında yeni bir hegemonyanın kurulmasına nihayet kaynaklık etmiştir. Ancak bu inşa, 1960’lardan itibaren yükselişe geçen ve düzen karşıtı nitelikler serdeden İslâmcı siyasal akımların muhalefetten düşerek sistemle bütünleşmelerine yol açmıştır. Dolayısıyla Türkiye’deki İslâmcı geleneğin merkeze taşınması süreci, Cihan Tuğal’ın tabiriyle bir tür pasif devrimdir.
“EURO 2020, Liverpool ve İngiltere”
11 Haziran 2021 Cuma
Futbol sevgimi ve bilhassa derinlere kök salmış Liverpool (LFC) tutkumu uzun yıllar boyunca gizlemek zorunda kaldım. Doktora tezimi Kenny Dalglish'e adamak istediğimde bundan alıkonulmuştum. Son yirmi yılda futbolun dile getirilme ve yazılma biçimlerinde göze çarpan bir değişikliğin tezahür ettiğini düşünüyorum ve bu da beni bir hayli mutlu ediyor.
Tersten Bir Teknoloji Fantezisi
10 Haziran 2021 Perşembe
Modern olanın şu an için, en son, en yeni çıkmış olma duygusu yaratması kaçınılmaz ama eski olanın fonksiyonel artılarını yok saymayı gerektirmiyor. Zira bir şeyin yararlı olması ancak süreç içerisinde belirginleşiyor, en son çıkmış en popüler olmasıyla değil. Ama yine de zaman denen boyutta sabit bir konumlanmamız yoktur ifadesini çok felsefi buluyorsanız çok da haksız sayılmazsınız.
Dostluk ve Politika
8 Haziran 2021 Salı
Dostluğa dayanmayan politika eylem yapar görünürken, çoğu zaman çalışma ve iş çıkarırlar ortaya. Dostların gündemi ise daima eyleme geçme üzerinedir. Eylem, dostlar veya dostlar topluluğunun politikasıdır. Aynılığa katlanamayanlar, eyleme geçmek için kendilerine dost ararlar. Bu nedenle dostluğu iş (zorunluluklar) değil, olay çıkarır. Dostluklar olay esnasında ortaya çıkar ve eyleme geçer.
Canım Sıkılıyor, Sıkılsın!
6 Haziran 2021 Pazar
Can sıkıntısı, kaçınılması gereken, yıkıcı bir şey değildir. Akkoç’un da anlattığı gibi, “can sıkıntısı yetinmemektir, kalıplara dar gelmek, sunulmuş olana sığamamaktır”. Daha iyiye ve daha güzele ulaşılabileceğine duyulan heyecan ve inançtır. Can sıkıntısını kabullenip onun içine girmek ise, kişinin varabileceği potansiyelini daha fazla oyalamamayı seçmektir.
İmtiyaz, İlişkiler ve Kadın Dostluğu
5 Haziran 2021 Cumartesi
Nergis, içinde kimsenin kimseye sıcaklıkla yaklaşmadığı; annesinin mutsuz, babasının ilgisiz, dedesiyle anneannesinin öfkeli olduğu ve her nasılsa faturayı yine kendisine çıkardıkları bir ailede, bir tek Gülizar Hanım’dan yakınlık görerek büyüyor. Yani sıcaklık göstermeyi, yakınlık kurmayı büyük ölçüde öğrenemiyor. Kitabın ilk sahnesinde mesela, Oya Nergis’le “nasılsın canım” diye konuştuğunda bile Nergis, “Allah Allah bana niye ‘canım’ dedi” diye şaşırıyor.
Bir Diktatörün Cenazesi
3 Haziran 2021 Perşembe
Halihazırda kendine yabancılaşmış, buyruklarla kendilerini idame ettirmeyi kabullenmiş olanlardan mütevellit (kabul etmeyenleri canlı bir beden olarak o toplulukta görebilmek zaten imkânsızdı) halkın yüzünde, sorumsuzluk/huzur/yas üçlüsünün bulamacı ve biraz da yeni yürümeye başlayan bir bebeğin sevinci var sanki. “Babası” ile çatışmaktan kaçınmış hınzır çocukların, “anaları” komünizmin kanatları altında, başka bir “baba” bekleyişleri de okunuyor bu yüzlerden.
Modern Zaman Röntgenciliği: Reality Şovlar, Sosyal Medya ve Diğerleri
1 Haziran 2021 Salı
Modern röntgenciliğe aracılık eden işletmeler müşterilerinin gözetleme ihtiyacının iki boyutuna birden hitap ediyorlar: otantik (gerçek) olanı görme isteği ve ihlal etme (başkalarının mahremini görme) isteği. Bu istekleri karşılarken de ahlâki kaygıları gidermek için ara çözümler üretiyorlar: reality şovlara katılanlar yaşamlarını kendi rızalarıyla seyre açıyorlar, gecekondu turizminde gezilen mahalle ve evlerden izin alınıyor ve elbette yaşamlarını gözler önüne seren influencer’lar bunu bilip isteyerek yapıyorlar.
Doğa, Romantizm, Mistisizm ve Nihilizm
30 Mayıs 2021 Pazar
Doğanın bizim için bilinmeyenleri var ve her zaman olacak. Bunlara kişisel dehası ve yeteneği ile sonlu olan tek bir insanın tek başına vâkıf olabileceği düşüncesi, belirli özel insanların bu bilinmeyenleri âdeta o gizli dili konuşarak algılabilme yeteneğine sahip olabileceği görüşü insan odaklı ve hatalıdır. Doğanın keşfedilen gizlerin kati surette güzel, iyi ve doğru olduğunu söylemek gerçekçi değil, kurgusal bir yaklaşımdır.
Sakıncalı Yurttaşlık
27 Mayıs 2021 Perşembe
Güvenlik ve arşiv soruşturmasını sınırları, kapsamı belirsiz şekilde yasalaştırma çabaları yıllarca Anayasa Mahkemesi’nin denetimine takıldı. Ancak meselenin güvenlik soruşturmalarının yapılmasının temel hak alanlarında yarattığı tahribat üzerinden değil de yasal dayanağının olup olmaması üzerinden tartışılması yapılan kanuni düzenlemeler ile bu tartışmaların da bertaraf edilmesini kolaylaştırdı.
Omerta-Beka-Racon
25 Mayıs 2021 Salı
Omerta yasasına uyan, devlete karşı susar. Susmak sokağın efendilerine kendi raconunu, erkânını uygulayabilmeleri için bir alan açar. Unutmamak gerekiyor ki omerta yasası sessiz kalmak değil, âlemin kendi kurallarının işlemesi için susmak, biriktirmek için susmaktır; suçun üzerindeki ortaklaşa suskunluktur. Susmak, sokağın efendilerinin, “kabadayılığın”, “organize suç liderliğinin”, “reisliğin”, “baba(yiğit)lığın mütemmim cüzüdür.
Bazı Ayrılıklar, Yaslar ve Ölüm Terbiyesi
23 Mayıs 2021 Pazar
Evet pandemi ve uygulanmasının zaruri olduğu tedbirler makul aklın itiraz edemeyeceği gerçeklerken, ölüm kültürünün ve cenaze törenlerinin biz sıradan insanların ellerinden alınıp, ayrıcalıklı kişilere hak görüldüğü olaylarla toplumsal acı hatıralarımıza yeni yaralarla işleniyor. Yakınlarımızın, sadece birer rakam olarak haber değeri gören insanların yüzlerle, binlerle ifade edilen ölümlerine tanık oluyoruz.
Bizim Burada Kurulu Düzenimiz Var
22 Mayıs 2021 Cumartesi
Kabul etmek lazım ki hem Türkiye’nin yönetim biçiminden memnun olup hem de Türkiye’de yaşamanın bedelini ödemeyen ve yaşam standardı görece yüksek olan bu kitlenin milliyetçiliği epey iğreti. Fakat bu kitleyi Türkiye kamuoyunda sokak röportajları seviyesinde gündem olan karikatürleştirilmiş “Almancı” stereotipleri üzerinden değerlendirmek de çok kestirme bir bakış.