Seçimin Faturaları ve Yeni Rotalar
8 Nisan 2024 Pazartesi
Nasıl oldu sorusunun yanıtı çok karmaşık sayılmaz. AK Partili seçmen birikmiş rahatsızlıklara dayanarak vicdani ret hakkını kullandı. Yozlaşma, adaletsizlikler, ekonomik sorunlar, kayırmacılıklar, israf ve benzeri yıpratıcı faktörler harekete geçti. Peki tüm bunlar 2023’te de varken neden o zaman değil de şimdi devreye alındı? Dört ana neden sıralayacağım.
"Kaddim Yây Oldu"
8 Nisan 2024 Pazartesi
Elbette her ilin dinamiği kendi içerisinde özel ve biriciktir, ancak büyük resme baktığımızda kuru gürültünün ve boş hamasetin artık insanların karın gurultusunu bastırmaya yetmediğini görüyoruz. Seçmen, iktidar blokunun adayı karşısında en kuvvetli aday olarak kimi görmüşse onu tercih etmiş gibi duruyor. Bunun yanında belediyecilikte mega proje devrinin bir süreliğine kapandığını söylemek doğru olabilir.
Cumhuriyetçi Bir Diriliş mi Yaşıyoruz?
5 Nisan 2024 Cuma
Bir yandan nüfusun çoğunluğu için sürdürülemez bir ekonomik durumun devam etmesi, diğer yandan da iktidar bloğunun politikalarının bir iyileşme getireceğine dair umudun kaybolması, AKP’nin hegemonik gücünün daha da azalmasında önemli bir rol oynamıştır. Ki bu seçimlerde seçilecek olan, zaten -Erdoğan ne kadar sahaya inse de- AKP idi. Aynı zamanda CHP’nin İstanbul ve Ankara’daki başarılı performansının meşruiyetinin ülkenin geri kalanına daha güçlü bir şekilde yayılmasını sağladı. Bu nedenle iktidar bloku seçmenlerinin CHP’ye oy vermesi artık 2023 Mayıs’a nazaran daha kolaydı.
Mart Kapıdan Baktırır...
4 Nisan 2024 Perşembe
2024’ün kaybedeni AKP’nin oyu yaklaşık 3,5 milyon azaldı. Bu dönemde seçmen sayısı %7,5 artarken, AKP’nin oyunun %20 düşmesi kaybın ne kadar büyük olduğunu ve bunun sadece YRP’den kaynaklanmadığını gösteriyor. En çok oy kaybına uğrayan ikinci parti İP: İP’in oyu (il belediye başkanlığında) %50’yi geçiyor. MHP ve SP’nin durumu da benzer. İlçe belediye başkanı seçimlerinde kısmen oyunu artırmasına karşın TKP ile TİP de beklentilerin çok altında kaldılar.
Zafer Partisi Ümit Özdağ’a Rağmen Neden Yükselecek?
28 Mart 2024 Perşembe
Özdağ’ın, istihbaratın, güvenliğin ve devlet aparatının bu kadar içinden gelen bir siyasetçi olarak bu konulardaki akademik bilgisini, tecrübesini ve sahaya olan hakimiyetini bir üstünlük olarak sunmasına rağmen onun bu geçmişi ve duruşu tam anlamıyla anti-statükocu ve “devletin çıkarları ile kesişmeyen alanlarda” kuvvetli bir siyaset yapmasını da engelliyor. Hükümetin dış politikadaki zaaflarını göç politikasındaki zaafları kadar sert bir dille eleştirmiyor.
Sürgünler, Memleketinde Sürgün Olanlar ve Para ile İmtihanları
25 Mart 2024 Pazartesi
İspanyol yazar Juan Goytisolo, Yeryüzünde Bir Sürgün adlı kitabında İspanyol halkının para ile imtihanını farklı veçheleriyle anlatır. Goytisolo, Endülüslü iki çiftlik sahibinin sözlerini aktarır. İlki: “İspanyollar ne denli yoksullarsa, o denli eli açık insanlar olurlar.” Diğeri ise: “Ne zaman harika bir adama rastgelsem herhalde yoksuldur diye düşünürüm.”
İsrail-Filistin: Smotrich’in Filistinlilere Boyun Eğdirme Planı
22 Mart 2024 Cuma
2016'ya geri dönelim. Smotrich, Ravit Hecht'e şunları söylemişti: "Gitmeyenler Yahudi devletinin yönetimini kabul edecekler, bu durumda kalabilirler. Kabul etmeyenlere gelince, onlarla savaşıp yok edeceğiz." O dönemde Knesset'in genç üyesi Batı Şeria'ya odaklanmış ve buranın ilhakını, yerleşim yerlerinin genişletilmesini ve yerleşimcilerin sayısının arttırılmasını boyun eğdirme sürecinin ana silahı olarak sunmuştu. Bugün, yenilgi ve boyun eğdirme tüm bölgeler için geçerli paroladır.
Rembrandt’ın Kemikleri Sızlar mı? Yapay Zekâda Telif Hakkı
21 Mart 2024 Perşembe
IPA’nın ve Türkiye Yayıncılar Birliği’nin talepleri ve kaygıları haklı olmakla birlikte, halihazır duruma bakıldığında eserlerin makine öğrenmesinde veri olarak kullanımının ve bu verilerin çoğaltılması ya da işlenmesinin yasadaki şartlara esasında hiç de uymadığı ortadadır. Bu durumda da makine öğrenmesinde eserlerin veri olarak kullanılmasının gerçekten yasaya aykırılık teşkil edip etmediği kesinlikle düşünülmesi gereken bir husustur.
Z Kuşağı ve 2030'lar Türkiye’sinin Ayak Sesleri
19 Mart 2024 Salı
Kitle, yine 2010'lu yılların ikinci yarısında etkin olmuş liberalizm furyasının izlerini taşımaktadır ancak liberal ekonomiye hâkim olduğu söylenemez. Liberal ekonominin kolonları olan basın özgürlüğü, hür kamuoyu ve hukuki istikrar mesele vatan ise birer teferruattan ibaret hale gelir. Neredeyse tüm sol ekonomik görüşler alay konusudur. Siyasetin sosyal kanadında ise mevcut statükoyu sarsan her düşünce reddedilir.
DEVA ve Gelecek’in Yapamadığını Yeniden Refah Nasıl Yaptı?
18 Mart 2024 Pazartesi
Yeniden Refah sağ tabanın tartışmasız lideri Erdoğan’a mesafeli bir tavır benimseyip makro meselelerde onu destekleyen bir tavır almasına rağmen ekonomik krizi, artan yolsuzlukları ve eğitimde, yargıda yaşanan bozulmaları AK Parti üzerinden eleştirdi. Bu strateji, lider olarak hâlâ Erdoğan’ı destekleyen ancak ülkedeki kötü gidişatın sorumlusu olarak AK Parti’yi gören seçmen tabanında olumlu karşılık buldu ve Erdoğan’dan tamamen vazgeçmeden onurlu bir çıkış yolu olabilecek bir seçenek olarak Yeniden Refah’ı desteklemelerine alan açtı.
Evrim İhtilafında Yeni Bir Aşama: Biyoloji Müfredatında Yaratılış
17 Mart 2024 Pazar
Evrimi çökertmek için argüman cambazlığı yapmak, evrimcilerin araştırma sonuçlarını çarpıtarak aktarmak yerine bize doğadan yaratılışın mükemmelliğine dair delilleri sunsunlar. Bence günümüz TÜBİTAK’ı da buna destek verecektir, bence vermelidir de... Verirse karşı da çıkmamalıyız, ancak tek bir şartla; evrimcilerin araştırmalarına da aynı düzeyde destek verilmeli ki bu gerçek bir bilimsel rekabete dönüşsün.
“Açıkça İdeolojik İntikam ve Cezalandırma Tutkusu…”
17 Mart 2024 Pazar
Süreç içerisinde Barış İmzacıları ciddi bir toplumsal meşruiyet elde ettiler. Meclis’te bile bunu hissediyorsunuz. Bu mücadele çok geç de olsa lehimize sonuçlanacak büyük olasılıkla ama üniversiteler darbeci zihniyete ortak olma suçlarına bir başkasını eklemiş olacaklar. Üstelik bundan daha en başından kaçınmak ve hiç soruşturma açmayarak meslektaşlarını atmamak mümkünken…
Mimaroğlu’nun Ayak İzleri Nereye Çıkar?: Türkiye’de Devleti ve Hukuku Anlamak
15 Mart 2024 Cuma
Vurguyla söylemek isterim ki Kurt’un kitabı bir tarihsel dönemin aktif öznelerinden birisinin bireysel ve toplumsal varlığını ifşa etmesi bakımından değil sadece, bir biyografinin izlerinden yeni bir bilimsel anlama yolunu açması bakımından da özellikle önemli. Amerikan hukuki realizminin ve zaman içinde eleştirel ırk teorilerinin kıymetli hale getirdiği biyografinin siyaset ve hukuk üzerine nasıl kapsamlı bir bilimsel analiz imkânı vaat ettiğini göstermesi nedeniyle Türkiye için bundan sonra daha çok takip ve taklit edilmesi gereken eylemli bir disiplin alanı açıyor.
Asya-Pasifik’te Çin’in Yükselen Emperyalizmi
14 Mart 2024 Perşembe
İnsanların düşüncelerinin hükümet kontrolü altına alınması ve resmî değerleri desteklemeyen kitapların yasaklanmasını savunan, faşist rejimlerde uygulanandan farksız bir tür dayitong (大一統,büyük birleşme) aranıyor. Han Çin milliyetçiliğinin bu versiyonu karşısında sessiz kalmak, Han Çinlilerin -şu anda kendi yöneticileri ve parti tarafından düzenli olarak hasat edilmeyi bekleyen "Çin pırasaları"ndan biraz daha fazlası olarak görülüp alay edilen ve bir o kadar baskı altında tutulan Çinlilerin- muazzam trajedisini ve azınlıklara yönelik acımasız baskıyı unutmak demektir.
Avantajları Paylaşmak
13 Mart 2024 Çarşamba
Çekirdek Sanat Evi, darbe sonrası her alanda olduğu gibi sosyo-kültürel yaşamda da büyük bir baskının hissedildiği 80’li yıllarda, müziği odağına alan ve özgün olanın peşinden koşan bir kültürel girişimdi. 1983 yılı sonbaharında Fikret Kızılok’un, eşi Şeyda Kızılok’la birlikte, İstanbul’un Kadıköy ilçesi Çatalçeşme semtinde bir apartmanın yarı bodrum katında kurduğu bu mekân, alternatif birçok müzisyenin yanı sıra resim, fotoğraf gibi farklı disiplinlerden sanatçıların bir araya gelip alternatif sanatsal yaklaşımlarını paylaşmalarını sağladı.
Üniversite İdealinin Çöküşü ve Derin Bir Keder Hissi
11 Mart 2024 Pazartesi
Anlatma ve anlama sadece yazıp çizerek, ekranlarda ya da TBMM çatısı altında konuşarak yukarıdan aşağıya değil, her yerde ve her fırsatta ev ev, sokak sokak yapılabilse, bizlerden “barış imkânının” çalınmasının anlamı, “beka siyasetinin” anlamı, her şeyi birbiriyle ilişkilendirerek açığa çıkarılabilse bir şeyler değişir. Yurttaşın ekonomik sıkıntıları gibi büyük sıkıntılarıyla akademisyenlerin gazetecilerin susturulmaya çalışılmasının ve işlerinden edilmelerinin ilişkisi kurulsa ve bu mücadeleler de birlikte örülebilse bir şeyler değişir.
Taş ve Gölge: Taş Hafif, Gölge Ağır
10 Mart 2024 Pazar
Geçmişle ilişki kurmanın, geçmişin sönüp giden, silinen, unutulan bir hayata dönüşmemesinin simgesidir, mezar taşları. Onun için mezar taşlarına ruhunun derinliklerinden gelen en anlamlı işlemeleri nakışlar. Çünkü unutulup giden bir başkası, bir başka hayat değildir; unutulacak olan kendisinin de bir parçası olan hayattır. Kendisidir. Burhan Sönmez bu kadim toprakları bir mezara, üstünde yaşamış olan ve yaşayanları da gölgeye benzetiyor.
Bir İktidar Anatomisi: Talimattan Buyruğa Geçiş
10 Mart 2024 Pazar
Talimatlar, sisteme uygun olup olmadığı doğrultusunda, sorgulanabilir ve revize edilebilir. Ancak otorite bir şahıs olduğunda, bir sistemden değil, emirler manzumesinden söz etmek gerekir. Verilen emir sorgulanamaz, revize edilemez, birebir uygulanır. Bir değişiklik olacaksa, buna yalnızca iktidar sahibi karar verir. Bu durumda talimat yerini buyruğa bırakmıştır. Bir buyruğun geçerli olabilmesi için, o buyruğun yerine getirilmesini sağlayacak kişilerin olması, onların da buyruğa itaat etmesi gerekir.
Z Kuşağının Siyasi Teşekkülünde Celal Şengör Figürü
6 Mart 2024 Çarşamba
Celal Şengör'ün Z kuşağında gördüğü teveccühün en büyük besleyicilerinden birisi, yirmi küsur senelik iktidarın dinî ve irrasyonel yönetiminin yarattığı ıssız ve çorak arazide gayet cüretkâr ve marjinal kalan bir ses olmasıydı. Ateist olduğunu, porno izlemeyi sevdiğini, hükumetin dinî politikalarına kesinkes karşı olduğunu, 12 Eylül'ü tüm yüreğiyle sahiplendiğini korkusuzca söylemesi bu çorak arazide kendini yalnız hisseden gençlerin dikkatini çekti.
Montaigne’nin Denemeler’inde Kadınların ve Erkeklerin Eşitliği Sorunu
4 Mart 2024 Pazartesi
İşin aslı, Denemeler’de Montaigne sürekli bir şekilde erkeksi ve kadınsı kategorileri bozmaya ve muğlaklaştırmaya çalışır. Geleneksel kültürün kadınlarla özdeşleştirdiği birçok özelliği kendi üzerine alır. Ya da tam tersini yapar. Örneğin kendini yumuşak başlı ve şefkatli olarak tanımlar. En ufak bir kararın ona ağır geldiğini ve beklemeyi tercih ettiğini ifade eder.
Perihan Pulat’ı Hatırlamak
1 Mart 2024 Cuma
Kuşaklar boyu birbirini takip eden bir silsile biçiminde süren anmalar, hafıza kayıtları, önceki kuşağa duyulan borçluluk solun “hissiyat yapısı”nın birer parçası gibi görünüyor. Fikirlerin ve değerlerin nasıl algılandığı, nasıl yaşanıp nasıl hissedildiğiyle ilgili bu yapı, sosyalizm gibi kolektif hareketlerde cisimleşen ve pek çok kuşağın hissiyatını canlandıran fikirler için özellikle geçerli. Perihan Pulat’ın eylemlerde kullandığı dövizlerde eksik etmediği Behice Boran fotoğraflarından barış simgeli takılara, para harcamaktaki aşırı hassasiyetten sokağı terk etmemekteki inada varana dek pek çok imge ve davranış da bu hissiyat çerçevesinde okunabilir.
Kozmopolit Bir Dünyaya Doğru
29 Şubat 2024 Perşembe
Güneyden kuzeye yönelen göçmen işçiler, körfez ülkelerinde, Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve diğer ulaştıkları yerlerde, düşük ücretlere, emeğin ucuzlaşmasına karşı örgütlenmeye başlıyorlar. Göçmen işçi sendikaları, dernekleri ve inisiyatifleri dünyanın her tarafında filizleniyor. Emek piyasasının göçmen emeğini ucuz tutmak ve onları sömürmek için ulusal yasa ve kanunlarda sürekli değişiklikler yapması, onları vazgeçirmiyor.
İlhan Berk’in “Günaydın Yeryüzü”sündeki “Dünya Ailesi”nin Ekopoetik Anlamı
27 Şubat 2024 Salı
İşin düşünsel boyutu ve düzeyleri bir yana onun dünyaya yaklaşımı kadar o yıllarda büyükşehirlerin dışında kasaba ve köylerde yaşıyor olmasının yazdıkları üstünde çok fazla etkisi vardır. Kasaba ve köylerde yaşama insanın doğrudan yabana yakınlığı, hatta büyük ölçüde onun içinde yaşaması olarak anlanabilir. Bundan dolayı da yaban baştan beri İlhan Berk’in ilgisi dahilinde olmuştur denebilir.
Bu Bir Kamu Spotu Değildir: Tüttüren Bedenin Poetikası
25 Şubat 2024 Pazar
Bir ürünün verdiği hazzı onun potansiyel tehlikeli etkisinden sıyırma düşüncesi, tutuşmakta olan tütün söz konusu olduğunda tıkanıverir. Kafeinsiz kahve, diyet kola, alkolsüz bira, ultraviyolesiz günışığı, kolesterolsüz mayonez, korunaklı seks diye sürüp giden rezervleriyle hazcı tüketim, bu kez güvenlik endişesini, emniyet takıntısını yatıştıramaz. Faydası zaten tıraşlanmış, statü sembolleri artık tavsamış, keyfi ise büsbütün bir cefaya dönüşmüş olan tütün, çağdaş toplumsallıkta biyomedikal aklın çeperlerine teslim edilmiş gibidir.