"Siyasi Manipülasyon ve Yargısal Taciz..."
31 Mayıs 2024 Cuma
Mahkeme başkanın kontrolünde, istemedikleri bir şey söylendiği anda “mikrofonunu kapat”. Ama burada da şöyle bir şey var, o salon sıkıyönetim mahkemelerine benziyor teknik olarak, fizikî yapısı ve düzenleniş şekli olarak. Sesiniz gitmiyor, bağırmak zorunda kalıyorsunuz. Sizi başka bir şiddet alanına çekiyor. O mikrofonlar kapatıldığında sesler, itirazlarınız kayboluyor. Beğenmedi mi, mikrofonu kapatıyor. Sözünüz mü kesildi, bir sonraki celsede yeniden fırsat yaratıp söylüyoruz ve o sözü tutanağa geçirmeye çalışıyoruz.
İspanya İç Savaşı’ndan Gezi Parkı’na Kolektif Unutmanın Katmanları
30 Mayıs 2024 Perşembe
“Unutma Paktı” geçmişle yüzleşmeyi erteleyerek toplumu travmalarla baş başa bıraktı. Franco rejimini tartışmaktan kaçınmak ve “demokrasiye barışçıl bir geçiş sağlamak” için tasarlanan bu toplumsal anlaşma, İspanya toplumundaki birçok gencin bu olaylarla ilgili sınırlı bilgi veya farkındalıkla büyümesine neden oldu. Uzun yıllar boyunca İç Savaş ve diktatörlük, İspanyol eğitiminde ve medyasında geniş bir şekilde ele alınmadı ve bu da kolektif bir hafıza kaybının yaşanmasına katkıda bulundu.
Altmış Dört Yıl Sonra 27 Mayıs’ı Hatırlamak
27 Mayıs 2024 Pazartesi
CHP döneminde yıpratılmaya başlanan köy enstitülerinin kapanması da büyük bir kırılma noktasıydı. Her ne kadar halktan yana bir söylemle geldiyse de Demokrat Parti’nin köy enstitülerini hızla ortadan kaldırması kısmen de olsa, köylüyü toprak ağaları karşısında yalnız bırakmak içindi. Ayrıca bu enstitülerin kapatılması, oradan yetişen bölgenin öğretmenlerini de ağalar karşısında zayıf konuma itmişti. Böyle bir ortamda 27 Mayıs sürecine girildi.
“Hem yaşam alanlarına kâbus gibi çök, hem de yeni ve zararlı bir canlı türü bulmuşsun gibi ad tak, sokak hayvanı de…”
26 Mayıs 2024 Pazar
Kanun çıkaracaklarmış. Kanun, görülen işi kanuni yapar, haklı yapmaz. Katliama kanun çıkarınca katledenlere hak mı doğuyor yani? Katliamın adını kibarlaştırıp "uyutma" yapınca katliam katliam olmuyor mu? Hitler kanun çıkarsaydı meselâ, "Ama hakkıyla kanun çıkarmış adamcağız canım, altı milyon Yahudi'yi götürüp kimseciklerin görmediği bi’ yerde mis gibi uyutmuş, daha naapsın!" mı diyecektik?
Türkiye’nin Geleceği Üzerine Tezler (I):  31 Mart Seçimleri ve Geleceği “Aralamak"
24 Mayıs 2024 Cuma
Siyaset bilimcilerin işi elbette kehanette bulunmak değildir, ama durumu yorumlama çabamızın, onu dönüştürme ya da muhafaza etme gayretinden ayrı düşünülemeyeceği de ortada. Dolayısıyla, eğer Türkiye’nin demokratik toplumsal güçleri, 2028’e iyi hazırlanmak istiyorsa, seçimlerde ana muhalefetin birinci parti olarak çıkmasının, CHP’nin büyükşehir belediyelerinin çoğunluğunu almasının ve AKP’nin önemli bir oy kaybına uğramasının yarattığı siyasal, toplumsal ve psikolojik etkileri iyi tahlil etmek ve geleceğe uzun dönemli bir strateji etrafında hazırlanmak zorunda.
Yeni Müfredat: Bitmeyen “Maarif Davası”
15 Mayıs 2024 Çarşamba
Model’in felsefesini oluşturanlar, bilimsel şüphecilik içermeyen medeniyetçi önkabullerle hareket ediyorlar. Dünyayı ve tarihi, “insanın fıtri özellikleri”, “milli şahsiyet”, “medeniyetimizin manevi değerleri” gibi özcü kavramlarla okuyorlar. Geçmişin ruhunu canlandırıp, insanlığın sorunlarına çare olacak bir medeniyet kurmayı hedefliyorlar. Bunu da felsefelerini kamusal müzakereye açmadan, kapalı devre entelektüel sistemlerle gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
“Onaylı” Sağlık Sistemi
14 Mayıs 2024 Salı
Türkiye, mevcut üç sorunundan üçüncüsü olan “pahalı” maliyeti, hastanelere çok ama çok düşük ücretler ödeyerek aşmaya çalışmaktadır. “Onaylı Randevu Sistemi” ise uzun randevu süreleri için icat ettiği, sorunu çözmeyen ancak şiddetini kısmen azaltacak bir uygulamadır. Gereksiz tetkik ve aşırı tanı sorunları ise hastane temelli bu sistemin hayati önemi haiz olup halen gündeme gelemeyen, bugün itibarıyla kısıtlı bir hekim grubunun dert etmeye çalıştığı başka bir sorunudur.
Ölüler, Ölüm Sözleri
12 Mayıs 2024 Pazar
Türklerin İslâm dinini kabul edip höyük geleneğini yavaş yavaş terk etmelerinden sonra "toprağı bol olsun" deyimi Müslüman olmayan ölüler hakkında kullanılır olmuş. Demek ki, Türkler bu çok eski deyimin İslâm öncesi hayatlarına özgü olduğunu görünce, yeni dinlerine inananlar hakkında kullanmak istememişler, ama deyimi saklayıp başka dinlere inananların ölüleri hakkında kullanarak yaşatmışlar. Bu sözün ölen kişi hakkındaki iyi dilek ifadesi olduğu açıktır.
İnkâr Edilmiş Etnisite Olan Irk Üzerine Notlar
9 Mayıs 2024 Perşembe
Irk kendini yüksek sesle “ben kültürel değilim” diye ilan eden (ki bu tarihsel ve keyfiyim anlamına gelir) bir kültürel üyelik biçimidir ve bunun etkileri gerçektir -bu etkilerden biri ırk iddiasının ayırt edici kavramda somutlaştırılması, diğeri ise tahakkümün doğallaştırıldığı ölçüde mümkün hale gelmesidir. Kısacası, ırk inkar edilmiş etnisitedir, kendisini doğa kisvesine bürüyen ve kendi tarihsel kökünü tam da bu simülasyonla ortaya koyan bir etnisite biçimidir.
The Old Oak: Hürmet, Tekrar, İhlal
8 Mayıs 2024 Çarşamba
Birçok filminde olduğu gibi The Old Oak´ta da, hakim olduğu toplumun içinden gri alanlarda yarattığı kusurlu karakterler aracılığıyla meselesini anlatıyor Ken Loach. Görüntüye abanmayan bir görüntü estetiğiyle direkt bir anlatıyı dolaşımda tutuyor. Belki de bir anlamda vasiyet filmi olduğu için onun filmlerinde pek alışık olmadığımız sembolleri ve eski filmlerinden izleri görüyoruz filmde.
Bir Olgunluk Dönemi Portresi: Kuru Otlar Üstüne
7 Mayıs 2024 Salı
Ceylan’ın geçlik emareleri ya da en başta ifade edilen o “sanatsal uyumsuzluk”; geleneksel yapıyı onaylayan genel eğilimi zaman zaman (bilinçli) ihlal etmesiyle ve(ya) mecralar arası dolaştığı bir anda filmin konvansiyonel yapısına sadık kalışıyla rahatlıkla görülüyor. İhlaller kendine kapanan bir gelenekle çakışıyor. Ceylan’ın erken dönem (ilk) filmi Koza’daki fotoğrafik öykücülüğü, olgunluk dönemi başlangıcı diyebileceğimiz Kuru Otlar Üstüne filminde maddi bir eleştiri ve ihlal edici bir unsura dönüşüyor.
Nereden Başlamalı?
3 Mayıs 2024 Cuma
Felsefinin temelinde dogmalardan uzak, doğruyu ve güzeli bulmayı amaçlayan (arayan) bir spekülasyon vardır. Platon için bilmek bir hatırlama sürecidir, bu açıdan bakarsak bildiklerimiz büyük ölçüde hatırladıklarımızdır. Hatırlama sürecinin kökeninde illa idealar dünyasının olması gerekmez, tam aksine içine doğduğumuz dünyada duyduklarımızı, okuduklarımızı, izlediklerimizi vb. hatırladığımız ölçüde bildiğimizi sanırız. Felsefi bir bakış kazanabilmek, doğruyu ve güzeli arayan bir spekülasyona girişebilmek, daha doğrusu aramaya başlayabilmek için ilk yapmamız gereken bildiklerimizi (hatırladıklarımızı) unutmaktır.
Yeni CHP: Post-siyasa ya da Siyasetsiz Siyaset
30 Nisan 2024 Salı
Bilinmezlik perdesinin gölgesi sadece kamusal alana değil, siyasetsiz alan olarak refere edilen özel alana da sirayet eder. “Herkesi kucaklayan’’ yönetici-lider, örneğin, ekonomik durumu kötü olduğu için omzunda Kürtçe ağlayan bir teyzenin ne dediğini anlamasa da üzüntüsünü hissettiğini söyler ve epistemolojik anlaşılmazlık durumunu “hislenerek’’ geçiştirir, ötekini günlük hayatta bu anlaşılmazlığın içine hapseder.
Hekimlik ve Savunuculuk
26 Nisan 2024 Cuma
Artık kabul edelim ki sağlık ortamının geldiği noktada hekimleri, kendisine yatırım yaparak girişimciliğini arttırmayı hedefleyen bir iktidar ilişkisine göre tabakalamak da gerekiyor. Bu bağlamda dünün sağlık ortamının var ettiği alturistik/hümanistik değerler değişmemiş gibi farz edip nostaljik ama gerçekçi olmayan bir analiz yapmamak hayati. Çok açık ki, sağlık kurumlarıyla, akademisiyle, basamaklandırılmamış sağlık hizmet sunumuyla, tüketime indirgenmiş sağlık algısıyla ve kontrolsüz bir hızla sağlık ortamına dahil olan dijitalizasyonla şekillenmiş Yeni Türkiye’nin yeni hekimlerini bilmeye ve onları anlamaya ihtiyacımız var.
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik”
24 Nisan 2024 Çarşamba
Başka herhangi bir ülkede rahatlıkla cezalandırılabilecek söylemler yargı tarafından ifade hürriyeti olarak nitelendirilirken, bahsi geçen ülkelerde bırakın bir davanın konusunu oluşturmayı hakkında soruşturma dahi açılmayacak ifadeler yargılama konusu olmaktadır. Buradan çıkarılacak sonuç kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediğinden ziyade kimin tarafından edildiğine göre bir pozisyon alındığıdır ki uygulamada karşılaşılan örnekler de bu sonucu doğrular niteliktedir.
Kayıtsız Bir Varoluşa Kuvvetli Bir Alkış
23 Nisan 2024 Salı
Kuvvetli Bir Alkış’ta anlatılan bizim hikâyemiz değil. Ailelerimizin travmalarına, toplumun dertlerine kibir ve bencillikle yüz çeviren, faydasız, ergence ve şımarıkça isyanının hiçbir protest tarafının olmadığı bir tipoloji anlatılan, iradesizliğe bir övgü. Bu haliyle dizi, yer yer alaya aldığı “çağımız” sayıklamalarından bir farkı olmayan, tam da çağın o apolitik ruhunun zırhını üzerine geçirdiği bir konumda duruyor.
Orta Avrasya: Jeopolitik mi, Ekonomipolitik mi?
22 Nisan 2024 Pazartesi
İsrail-Hamas çatışması Orta Avrasya’nın farklı bölgelerine yayılıyor ve bu, Orta Avrasya’da jeopolitiğin devam eden yeniden yapılanmasında bir dönüm noktası teşkil ediyor. İsrail, İran destekli Hizbullah’la Lübnan’da ve Husilerle Yemen’de savaşıyor. Yemen’deki savaş, dünyanın konteyner ticaretinin yaklaşık %30’unu ve petrolün %12’sini oluşturan Kızıldeniz deniz ticaretine zarar veriyor.
İsrail-Filistin: İki Devlet mi, Tek Devlet mi?
17 Nisan 2024 Çarşamba
Oslo Anlaşmaları'nın temelinde yatan siyasi umut, ABD’nin hâkimiyeti altındaki küresel ekonomi içerisinde yeşermiş, Amerikan ordusunun güvencesi altında sermaye akışının ve yatırımların gerçekleştiği bir Filistin ekonomisi ve onu taçlandıran bir Filistin devleti tahayyülüne dayanıyordu. Bu aynı zamanda Batı tahakkümünün söz konusu olduğu bir evreydi; Ortadoğu coğrafyasında ABD’nin müttefiki olan İsrail ve hem NATO üyesi hem de AB üyeliği için sıraya giren Türkiye gibi ülkeler Batı ittifakında sağlam bir konumda yer alıyordu.
2024 Yerel Seçimleri: Zengin Bir Menü
9 Nisan 2024 Salı
Denge arayanlarla yoksullaşanların koalisyonu. 2024 yerel seçimlerini doğru analiz edebilmek ve bu olguyu gösterebilmek için, iki farklı görselin yardımına ihtiyacımız var. Bunlardan birisi 2017 referandumu verileri, diğeri tüketici güven endeksi. Aşağıda sırasıyla 2017 referandumu ve 2024 yerel seçim sonuçlarını gösteren haritalar yer alıyor. İki harita arasındaki benzerlik dikkat çekicidir.
Seçimin Faturaları ve Yeni Rotalar
8 Nisan 2024 Pazartesi
Nasıl oldu sorusunun yanıtı çok karmaşık sayılmaz. AK Partili seçmen birikmiş rahatsızlıklara dayanarak vicdani ret hakkını kullandı. Yozlaşma, adaletsizlikler, ekonomik sorunlar, kayırmacılıklar, israf ve benzeri yıpratıcı faktörler harekete geçti. Peki tüm bunlar 2023’te de varken neden o zaman değil de şimdi devreye alındı? Dört ana neden sıralayacağım.
"Kaddim Yây Oldu"
8 Nisan 2024 Pazartesi
Elbette her ilin dinamiği kendi içerisinde özel ve biriciktir, ancak büyük resme baktığımızda kuru gürültünün ve boş hamasetin artık insanların karın gurultusunu bastırmaya yetmediğini görüyoruz. Seçmen, iktidar blokunun adayı karşısında en kuvvetli aday olarak kimi görmüşse onu tercih etmiş gibi duruyor. Bunun yanında belediyecilikte mega proje devrinin bir süreliğine kapandığını söylemek doğru olabilir.
Cumhuriyetçi Bir Diriliş mi Yaşıyoruz?
5 Nisan 2024 Cuma
Bir yandan nüfusun çoğunluğu için sürdürülemez bir ekonomik durumun devam etmesi, diğer yandan da iktidar bloğunun politikalarının bir iyileşme getireceğine dair umudun kaybolması, AKP’nin hegemonik gücünün daha da azalmasında önemli bir rol oynamıştır. Ki bu seçimlerde seçilecek olan, zaten -Erdoğan ne kadar sahaya inse de- AKP idi. Aynı zamanda CHP’nin İstanbul ve Ankara’daki başarılı performansının meşruiyetinin ülkenin geri kalanına daha güçlü bir şekilde yayılmasını sağladı. Bu nedenle iktidar bloku seçmenlerinin CHP’ye oy vermesi artık 2023 Mayıs’a nazaran daha kolaydı.
Mart Kapıdan Baktırır...
4 Nisan 2024 Perşembe
2024’ün kaybedeni AKP’nin oyu yaklaşık 3,5 milyon azaldı. Bu dönemde seçmen sayısı %7,5 artarken, AKP’nin oyunun %20 düşmesi kaybın ne kadar büyük olduğunu ve bunun sadece YRP’den kaynaklanmadığını gösteriyor. En çok oy kaybına uğrayan ikinci parti İP: İP’in oyu (il belediye başkanlığında) %50’yi geçiyor. MHP ve SP’nin durumu da benzer. İlçe belediye başkanı seçimlerinde kısmen oyunu artırmasına karşın TKP ile TİP de beklentilerin çok altında kaldılar.
Zafer Partisi Ümit Özdağ’a Rağmen Neden Yükselecek?
28 Mart 2024 Perşembe
Özdağ’ın, istihbaratın, güvenliğin ve devlet aparatının bu kadar içinden gelen bir siyasetçi olarak bu konulardaki akademik bilgisini, tecrübesini ve sahaya olan hakimiyetini bir üstünlük olarak sunmasına rağmen onun bu geçmişi ve duruşu tam anlamıyla anti-statükocu ve “devletin çıkarları ile kesişmeyen alanlarda” kuvvetli bir siyaset yapmasını da engelliyor. Hükümetin dış politikadaki zaaflarını göç politikasındaki zaafları kadar sert bir dille eleştirmiyor.