“Mükemmel Günler” ya da Tuvalet Temizlemek Üzerine
13 Haziran 2024 Perşembe
Göründüğü kadarıyla, en azından bir süre daha kamusal mekânlar var olmaya, boşaltma işi de mahrem kalmaya devam edecek; dolayısıyla tuvaletlerin temizlenmesi, bunu da birilerinin yapması gerekecek. Bugün yaşadığımız kapitalist kültürde toplumsal bir işbölümü var ve bu işi toplumun en altındakiler, yani paryalar yapıyor: Varsa göçmenler, yoksa azınlık mensupları ya da bir nedenle dışlanmışlar. Çünkü bu grupların etnik aidiyetleri ile sınıfsal konumları genellikle örtüşüyor.
Avrupa Parlamentosu Seçimleri, Sonuçları ve Dahası
11 Haziran 2024 Salı
Bu seçimlerde anketlerin öngördüğünün aksine aşırı sağcı güçler genelde kazanımlar elde etse de anketlerden çıkan dip dalgası gerçekleşmedi. Fransa’da Ulusal Birlik oyların neredeyse üçte birini alarak yeni parlamentoda en güçlü grup olarak yerini sağlamlaştırdı. İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin İtalya Kardeşleri de benzer şekilde yükselişe geçti ve seçmenlerin dörtte birinden fazlasının oyunu aldı.
Teatrallik, Aşk ve Sanat Eseri: Alev Almış Genç Bir Kızın Portresi’nde Bakışın Kuruculuğu
11 Haziran 2024 Salı
Her iki eleştirmen de teatralliğin çöküşünden bahseder; Fried için bu olumludur çünkü böylelikle sanatın özerkliği sağlanır. Sennett’e göre ise bu çöküş olumsuzdur, çünkü hem sokakta hem de tiyatroda toplumsallaşmayı imkânsızlaştırır. Peki, Alev Almış Genç Bir Kızın Portresi açısından bakışa açık olma, karşılıklı bakışma, poz verme, bakış oyununu icra etme gibi anlamlara sahip olan teatrallik filmi hangi noktaya taşır?
Fransa’da Aşırı Sağın Patronlarla Uyum Arayışı, İktidara Gelişin Fragmanı mı?
10 Haziran 2024 Pazartesi
Aşırı sağ gerçekten de kıta genelinde ilerleme kaydediyor ve geleneksel sağ ile aşırı sağ arasındaki anlaşmalara dayanan hükümetlerin sayısı giderek artıyor (İtalya, İsveç, Finlandiya, Hırvatistan vb.). Çeşitli skandallar neticesinde zayıflayan Avrupa Parlamentosu’ndaki sağ grup “Avrupa Halk Partisi” (PPE)’nin üyesi ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von der Leyen, iktidarda kalabilmek için, aşırı sağcı “Avrupalı ​​Muhafazakarlar ve Reformistler” grubuyla (CRE) bir ittifaka girme fikrini dışlamıyor...
Hayat Bir Oyalanmadan Başka Ne Olabilir Ki?
6 Haziran 2024 Perşembe
Nedense yirmi küsur yıllık eğitim sürecimi düşününce hayatımın yarısına üzülmeden edemedim. Fakat bu sürecin, yani yirmi küsurluk eğitimin yarattığı külfet ve bu boşa harcanmış zamanı nasıl olur da kazanca çeviremediğimi sorgulayan bakışlar, artık oyalanmanın gelip de geçtiğini ve eğitim sürecinin borcunu (KYK) ödemenin yolunu bulmam gerektiği gerçeğini, o babacan tavırla fısıldayıp durmuştu.
Ankara’dan Birkaç Rant Hikâyesi
4 Haziran 2024 Salı
Çok geçmeden Gökçek ve onun etrafındaki rantsever kümenin bir eseri olarak Batıkent ve Eryaman arasında boş araziye bir metro istasyonunun kurulduğunu gördük. İstasyonun yakınlarında herhangi bir yerleşim bölgesi yoktu. Bu inşaattan bir süre önce Susuz Göleti yeniden düzenlenerek Göksu adıyla Ankara’nın Gençlik Parkı ve Gölbaşı’yla birlikte sayılı durgun su ortamlarından birisi olarak belirdi.
Türkiye’nin Geleceği Üzerine Tezler (II): Yeni Başkanlık Rejimi ve Parsellenmiş Devletin Krizi
3 Haziran 2024 Pazartesi
Plebisiter başkanlık sisteminin üzerine dayandığı devlet iktidarının parsellenmesi süreci en az üzerinde durulan meselelerden biri. Sorun temelde Erdoğan ve AKP’nin ittifak siyasetine bağlanarak anlaşılıyor ve liyakatin ortadan kalması temelinde eleştiriliyor. Elbette Türkiye’de kamuya yapılan üst düzey atamaların liyakate ne kadar dayandığı tartışılır, fakat asıl mesele bundan daha kapsamlı ve devlet iktidarının yürütmenin mutlak otoritesi etrafında restorasyonuyla, yani despotik düzeyde merkezileşmenin, ancak devlet iktidarının feodalleştirilmesi yoluyla başarılabilmesiyle ilgili.
"Siyasi Manipülasyon ve Yargısal Taciz..."
31 Mayıs 2024 Cuma
Mahkeme başkanın kontrolünde, istemedikleri bir şey söylendiği anda “mikrofonunu kapat”. Ama burada da şöyle bir şey var, o salon sıkıyönetim mahkemelerine benziyor teknik olarak, fizikî yapısı ve düzenleniş şekli olarak. Sesiniz gitmiyor, bağırmak zorunda kalıyorsunuz. Sizi başka bir şiddet alanına çekiyor. O mikrofonlar kapatıldığında sesler, itirazlarınız kayboluyor. Beğenmedi mi, mikrofonu kapatıyor. Sözünüz mü kesildi, bir sonraki celsede yeniden fırsat yaratıp söylüyoruz ve o sözü tutanağa geçirmeye çalışıyoruz.
İspanya İç Savaşı’ndan Gezi Parkı’na Kolektif Unutmanın Katmanları
30 Mayıs 2024 Perşembe
“Unutma Paktı” geçmişle yüzleşmeyi erteleyerek toplumu travmalarla baş başa bıraktı. Franco rejimini tartışmaktan kaçınmak ve “demokrasiye barışçıl bir geçiş sağlamak” için tasarlanan bu toplumsal anlaşma, İspanya toplumundaki birçok gencin bu olaylarla ilgili sınırlı bilgi veya farkındalıkla büyümesine neden oldu. Uzun yıllar boyunca İç Savaş ve diktatörlük, İspanyol eğitiminde ve medyasında geniş bir şekilde ele alınmadı ve bu da kolektif bir hafıza kaybının yaşanmasına katkıda bulundu.
Altmış Dört Yıl Sonra 27 Mayıs’ı Hatırlamak
27 Mayıs 2024 Pazartesi
CHP döneminde yıpratılmaya başlanan köy enstitülerinin kapanması da büyük bir kırılma noktasıydı. Her ne kadar halktan yana bir söylemle geldiyse de Demokrat Parti’nin köy enstitülerini hızla ortadan kaldırması kısmen de olsa, köylüyü toprak ağaları karşısında yalnız bırakmak içindi. Ayrıca bu enstitülerin kapatılması, oradan yetişen bölgenin öğretmenlerini de ağalar karşısında zayıf konuma itmişti. Böyle bir ortamda 27 Mayıs sürecine girildi.
“Hem yaşam alanlarına kâbus gibi çök, hem de yeni ve zararlı bir canlı türü bulmuşsun gibi ad tak, sokak hayvanı de…”
26 Mayıs 2024 Pazar
Kanun çıkaracaklarmış. Kanun, görülen işi kanuni yapar, haklı yapmaz. Katliama kanun çıkarınca katledenlere hak mı doğuyor yani? Katliamın adını kibarlaştırıp "uyutma" yapınca katliam katliam olmuyor mu? Hitler kanun çıkarsaydı meselâ, "Ama hakkıyla kanun çıkarmış adamcağız canım, altı milyon Yahudi'yi götürüp kimseciklerin görmediği bi’ yerde mis gibi uyutmuş, daha naapsın!" mı diyecektik?
Türkiye’nin Geleceği Üzerine Tezler (I):  31 Mart Seçimleri ve Geleceği “Aralamak"
24 Mayıs 2024 Cuma
Siyaset bilimcilerin işi elbette kehanette bulunmak değildir, ama durumu yorumlama çabamızın, onu dönüştürme ya da muhafaza etme gayretinden ayrı düşünülemeyeceği de ortada. Dolayısıyla, eğer Türkiye’nin demokratik toplumsal güçleri, 2028’e iyi hazırlanmak istiyorsa, seçimlerde ana muhalefetin birinci parti olarak çıkmasının, CHP’nin büyükşehir belediyelerinin çoğunluğunu almasının ve AKP’nin önemli bir oy kaybına uğramasının yarattığı siyasal, toplumsal ve psikolojik etkileri iyi tahlil etmek ve geleceğe uzun dönemli bir strateji etrafında hazırlanmak zorunda.
Yeni Müfredat: Bitmeyen “Maarif Davası”
15 Mayıs 2024 Çarşamba
Model’in felsefesini oluşturanlar, bilimsel şüphecilik içermeyen medeniyetçi önkabullerle hareket ediyorlar. Dünyayı ve tarihi, “insanın fıtri özellikleri”, “milli şahsiyet”, “medeniyetimizin manevi değerleri” gibi özcü kavramlarla okuyorlar. Geçmişin ruhunu canlandırıp, insanlığın sorunlarına çare olacak bir medeniyet kurmayı hedefliyorlar. Bunu da felsefelerini kamusal müzakereye açmadan, kapalı devre entelektüel sistemlerle gerçekleştirmeye çalışıyorlar.
“Onaylı” Sağlık Sistemi
14 Mayıs 2024 Salı
Türkiye, mevcut üç sorunundan üçüncüsü olan “pahalı” maliyeti, hastanelere çok ama çok düşük ücretler ödeyerek aşmaya çalışmaktadır. “Onaylı Randevu Sistemi” ise uzun randevu süreleri için icat ettiği, sorunu çözmeyen ancak şiddetini kısmen azaltacak bir uygulamadır. Gereksiz tetkik ve aşırı tanı sorunları ise hastane temelli bu sistemin hayati önemi haiz olup halen gündeme gelemeyen, bugün itibarıyla kısıtlı bir hekim grubunun dert etmeye çalıştığı başka bir sorunudur.
Ölüler, Ölüm Sözleri
12 Mayıs 2024 Pazar
Türklerin İslâm dinini kabul edip höyük geleneğini yavaş yavaş terk etmelerinden sonra "toprağı bol olsun" deyimi Müslüman olmayan ölüler hakkında kullanılır olmuş. Demek ki, Türkler bu çok eski deyimin İslâm öncesi hayatlarına özgü olduğunu görünce, yeni dinlerine inananlar hakkında kullanmak istememişler, ama deyimi saklayıp başka dinlere inananların ölüleri hakkında kullanarak yaşatmışlar. Bu sözün ölen kişi hakkındaki iyi dilek ifadesi olduğu açıktır.
İnkâr Edilmiş Etnisite Olan Irk Üzerine Notlar
9 Mayıs 2024 Perşembe
Irk kendini yüksek sesle “ben kültürel değilim” diye ilan eden (ki bu tarihsel ve keyfiyim anlamına gelir) bir kültürel üyelik biçimidir ve bunun etkileri gerçektir -bu etkilerden biri ırk iddiasının ayırt edici kavramda somutlaştırılması, diğeri ise tahakkümün doğallaştırıldığı ölçüde mümkün hale gelmesidir. Kısacası, ırk inkar edilmiş etnisitedir, kendisini doğa kisvesine bürüyen ve kendi tarihsel kökünü tam da bu simülasyonla ortaya koyan bir etnisite biçimidir.
The Old Oak: Hürmet, Tekrar, İhlal
8 Mayıs 2024 Çarşamba
Birçok filminde olduğu gibi The Old Oak´ta da, hakim olduğu toplumun içinden gri alanlarda yarattığı kusurlu karakterler aracılığıyla meselesini anlatıyor Ken Loach. Görüntüye abanmayan bir görüntü estetiğiyle direkt bir anlatıyı dolaşımda tutuyor. Belki de bir anlamda vasiyet filmi olduğu için onun filmlerinde pek alışık olmadığımız sembolleri ve eski filmlerinden izleri görüyoruz filmde.
Bir Olgunluk Dönemi Portresi: Kuru Otlar Üstüne
7 Mayıs 2024 Salı
Ceylan’ın geçlik emareleri ya da en başta ifade edilen o “sanatsal uyumsuzluk”; geleneksel yapıyı onaylayan genel eğilimi zaman zaman (bilinçli) ihlal etmesiyle ve(ya) mecralar arası dolaştığı bir anda filmin konvansiyonel yapısına sadık kalışıyla rahatlıkla görülüyor. İhlaller kendine kapanan bir gelenekle çakışıyor. Ceylan’ın erken dönem (ilk) filmi Koza’daki fotoğrafik öykücülüğü, olgunluk dönemi başlangıcı diyebileceğimiz Kuru Otlar Üstüne filminde maddi bir eleştiri ve ihlal edici bir unsura dönüşüyor.
Nereden Başlamalı?
3 Mayıs 2024 Cuma
Felsefinin temelinde dogmalardan uzak, doğruyu ve güzeli bulmayı amaçlayan (arayan) bir spekülasyon vardır. Platon için bilmek bir hatırlama sürecidir, bu açıdan bakarsak bildiklerimiz büyük ölçüde hatırladıklarımızdır. Hatırlama sürecinin kökeninde illa idealar dünyasının olması gerekmez, tam aksine içine doğduğumuz dünyada duyduklarımızı, okuduklarımızı, izlediklerimizi vb. hatırladığımız ölçüde bildiğimizi sanırız. Felsefi bir bakış kazanabilmek, doğruyu ve güzeli arayan bir spekülasyona girişebilmek, daha doğrusu aramaya başlayabilmek için ilk yapmamız gereken bildiklerimizi (hatırladıklarımızı) unutmaktır.
Yeni CHP: Post-siyasa ya da Siyasetsiz Siyaset
30 Nisan 2024 Salı
Bilinmezlik perdesinin gölgesi sadece kamusal alana değil, siyasetsiz alan olarak refere edilen özel alana da sirayet eder. “Herkesi kucaklayan’’ yönetici-lider, örneğin, ekonomik durumu kötü olduğu için omzunda Kürtçe ağlayan bir teyzenin ne dediğini anlamasa da üzüntüsünü hissettiğini söyler ve epistemolojik anlaşılmazlık durumunu “hislenerek’’ geçiştirir, ötekini günlük hayatta bu anlaşılmazlığın içine hapseder.
Hekimlik ve Savunuculuk
26 Nisan 2024 Cuma
Artık kabul edelim ki sağlık ortamının geldiği noktada hekimleri, kendisine yatırım yaparak girişimciliğini arttırmayı hedefleyen bir iktidar ilişkisine göre tabakalamak da gerekiyor. Bu bağlamda dünün sağlık ortamının var ettiği alturistik/hümanistik değerler değişmemiş gibi farz edip nostaljik ama gerçekçi olmayan bir analiz yapmamak hayati. Çok açık ki, sağlık kurumlarıyla, akademisiyle, basamaklandırılmamış sağlık hizmet sunumuyla, tüketime indirgenmiş sağlık algısıyla ve kontrolsüz bir hızla sağlık ortamına dahil olan dijitalizasyonla şekillenmiş Yeni Türkiye’nin yeni hekimlerini bilmeye ve onları anlamaya ihtiyacımız var.
“Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik”
24 Nisan 2024 Çarşamba
Başka herhangi bir ülkede rahatlıkla cezalandırılabilecek söylemler yargı tarafından ifade hürriyeti olarak nitelendirilirken, bahsi geçen ülkelerde bırakın bir davanın konusunu oluşturmayı hakkında soruşturma dahi açılmayacak ifadeler yargılama konusu olmaktadır. Buradan çıkarılacak sonuç kullanılan ifadelerin suç teşkil edip etmediğinden ziyade kimin tarafından edildiğine göre bir pozisyon alındığıdır ki uygulamada karşılaşılan örnekler de bu sonucu doğrular niteliktedir.
Kayıtsız Bir Varoluşa Kuvvetli Bir Alkış
23 Nisan 2024 Salı
Kuvvetli Bir Alkış’ta anlatılan bizim hikâyemiz değil. Ailelerimizin travmalarına, toplumun dertlerine kibir ve bencillikle yüz çeviren, faydasız, ergence ve şımarıkça isyanının hiçbir protest tarafının olmadığı bir tipoloji anlatılan, iradesizliğe bir övgü. Bu haliyle dizi, yer yer alaya aldığı “çağımız” sayıklamalarından bir farkı olmayan, tam da çağın o apolitik ruhunun zırhını üzerine geçirdiği bir konumda duruyor.
Orta Avrasya: Jeopolitik mi, Ekonomipolitik mi?
22 Nisan 2024 Pazartesi
İsrail-Hamas çatışması Orta Avrasya’nın farklı bölgelerine yayılıyor ve bu, Orta Avrasya’da jeopolitiğin devam eden yeniden yapılanmasında bir dönüm noktası teşkil ediyor. İsrail, İran destekli Hizbullah’la Lübnan’da ve Husilerle Yemen’de savaşıyor. Yemen’deki savaş, dünyanın konteyner ticaretinin yaklaşık %30’unu ve petrolün %12’sini oluşturan Kızıldeniz deniz ticaretine zarar veriyor.