Birikim’i okuyarak yeni fikirleri, yeni yorumları öğreniyorum. Kimisini kabul ediyor, kimisini reddediyorum. Öğrenmek, kabul etmek değildir. Öğrenmek, haberdar olmak, farkına varmaktır. Birikim’le öğreniyorum.
Bizde devlete kalsa resmî ideoloji dışında her türlü düşünce yasaklanırdı. Böyle bir eğitim bütün devletlerin doğasında mevcut mudur; bunu bilmiyorum. Ama böyle bir yeknesaklık her zaman için beni sıkıyor. Bir pencere arıyorum.
A. France “Tasasız bir kafa beni sıkar” diyor. Tasasız kafa bir merkezden verilenleri olduğu gibi kabul eden kafadır.
Birikim bana (bize demiyorum, kendi adıma söylüyorum) tasasız bir kafa sunmuyor. Düşünmemize imkân sağlayacak bir çerçeve içerisinde yayın yapıyor. Doğaldır ki Birikim bir dünya görüşüne sahiptir, hepimiz sahibiz; ancak bunu yazı seçiminde daraltıcı bir öge olarak kullanmıyor.
Düşünmek; eski düşünceleri atmak ve yenilerine koşmaktır. Türkiye’de bu çok zor bir iştir ve Birikim buna imkân veriyor. Bu önemlidir.
Birikim’le düşünceleri değil, düşünmeyi paylaşıyorum. Birikim’in amacı bu mu; bilemem. Ama böyle bir paylaşımdan Birikim’in memnun kaldığını sanıyorum. Bu benim için yeterlidir.
Birikim’i okuyorum. Onu hep tavsiye ediyorum. Yayımlandığı 100. sayısı dolayısıyla Birikim’i kutluyorum. Başarılarının devamını diliyorum.